DİYARBKIR- Diyarbakır İl Müftü Yardımcısı Sırrı Şık, Ramazan bayramına kavuşan, ihtiyaçları dışında belli bir miktar mala sahip olan Müslümanların kendileri ve velâyetleri altında bulunan kimseler için yerine getirmekle yükümlü oldukları fıtır sadakası hakkında bilgi vererek, fıtır sadakasının genel olarak vacip veya farz olarak kabul edildiğini söyledi.
Diyarbakır İl Müftü Yardımcısı Şık, fıtır sadakasının, özellikle Ramazan ayında, Ramazan ayının sonunda bayrama varırken verilmesi gereken mali bir ibadet olduğunu ifade ederek, "Fakirler en azından Ramazan Bayramında dilenmeye mahkûm edilmemelidir. Peygamber Efendimiz döneminde herkes bir paylaşım duygusu içerisindeydiler. Bu mali ibadeti yerine getirmesi notasında Peygamberimizin uygulamaları vardı" dedi.
'Fıtır sadakası mali bir ibadettir'
Sadaka ı fıtrın fıtrattan kaynaklanan bir şükür edasıyla verilmesi gereken bir mali ibadet olduğunun altını çizen Şık, bu noktada yaratılmış olan herkesin Allaha karşı bir borçluluk duygusuyla bunu yerine getirmesinin önemli bir ibadet olduğunu sözlerine ekleyerek, "Allah neyi vermişse, insan da ancak onu vermekle mükelleftir. Bizim zekât verebilmemiz için belli bir zenginliğe sahip olmamız gerekiyor. Dinen zengin sayılabilecek bir özeliğe bir mali varlığa sahip olan her bir insan bu kadın olsun, erkek olsun hatta çocuk olsun bütün bunları hepsinin sahip oldukları mallarından dolayı fitreyi vermeleri gerekiyor" açıklamasında bulundu.
'İşin özü bir fakirin maddi ihtiyacının karşılanmasıdır'
Hz. Peygamber zamanında hurma buğday gibi şeylerin verildiğini bugün ise buğday mı, arpa mı, paramı gibi bir tartışmaya girmenin gereksiz olduğunu vurgulayan Şık, daha sonra şöyle devam etti: " Bu tür tartışmalara girmektense bir fakiri, biz bugün nasıl doyurabiliriz onun derdi içerisine olmamız gerekiyor. Dolayısıyla bayram günlerinde inşallah biz kendi imkânlarımızı kullanmak suretiyle yeri gelirse peynir de verebiliriz, pirinçte verebiliriz, ekmekte verebiliriz, aynı zaman da bunları karşılayacak para cinsinden de verebiliriz. Para şeklinde verilmesinde bir sakınca yoktur. Çünkü diyelim ki bir kilo buğday, iki kilo pirinç siz bir fakirin eline verdiğiniz zaman bunu ekmek haline yani yemek haline verdiğimiz zaman bir süre emek sarf etmesi gerekiyor, emek harcaması gerekiyor. Zamanımızın değişmesinden dolayı bu insanları geçimlerini neyle daha rahat geçine biliyorsa bu noktada fitreyi o şekilde vermemiz gerekiyor. işin özü şu bir fakirin maddi ihtiyacının karşılanmasıdır."
'Herkes kendi standartlarına göre fıtır sadakasını vermelidir'
Asıl olan herkesin kendi imkân ve şartlarına göre fıtır sadakasını vermesi olduğunu dile getiren Şık, "Avrupa'da yaşayan kardeşlerimiz kendi standartlarında bizde kendi standartlarımıza göre vermekle mükellefiz. Oradaki kardeşlerimiz bir fakirin bir günlük ihtiyacını karşılamak için ne yapmak gerekiyorsa o cinsten vermesi gerekiyor. Yoksa kalkıp ta Türkiye'deki bir şahıs ilada orda uygulayacak diye bir şartta yoktur. Ama bu rakamlar değişiyor olmasıyla beraber özellikle para açısından söylüyorum ama önemli olan bir fakirin o gün ki ihtiyacını karşılanmasıdır" ifadelerine yer verdi.
'Fıtır sadakasının bedeli: 9.25 TL'
Bu sene Diyanet İşleri Başkanlığın açıklamasına göre fıtır sadakasının bedeli 9.25 Tl olduğunu hatırlatan Şık, gelir seviyesi yükseldikçe bu miktarın yükselmesi söz konusu olduğunu belirterek, "Önemli olan bir insan ben bugün ne kadar bir parayla kendi ihtiyacımı karşılıyorum. İşte bunu hesabını kendi açısından yapar ve kendisinin bir günlük yiyeceğini kendi kardeşlerine vermek suretiyle bu şekildeki fıtır sadakasını yerine getirmiş olur" dedi.
'Fıtır sadakası Ramazan'ın başlamasıyla verilebilir'
Şık, Ramazanın başlamasıyla beraber fitır sadakasının verilebileceğini ancak uygun olanın Ramazanın bitiminden sonra yani Ramazan bayramı kılınmadan önce verilmesi gerektiğini dikkat çekerek, bu zamana kadar eğer ihmalkârlıklarından dolayı eğer unutmuşlarsa, vermemiş olanlar varsa Allah'ın onları mesul tutmayacağını ama onda sonra da verilmesi gerektiğini vurguladı.
'Zengin zengine fitre veremez'
Zekât ve fitrenin zengin ile fakir arasında bir köprü olduğu için hem zekât hem de fitrenin zengin olanların, fakir olanlara vermesi gerektiğini hatırlatan Şık daha sonra şunları kaydetti: " Diyelim ki bayram günlerinde kendisine bakmakla yükümlü olduğu çocuklarını geçindirebilecek kadar bir mali imkânı varsa ve bununda üstünde biraz daha fazla malı varsa işte bu maldan fakir olan insanlara vermesi gerekiyor. Fıtır sadakası verdiğimiz insanların zengin olmaması gerekiyor. Çünkü zenginin zengine fitre vermesinin bir anlamı kalmıyor. Hiç ihtiyacı olmayan bir insana veyahut daha az ihtiyacı olan bir insana verdiğimiz zaman bu icra edilmiş bir ibadetten çıkar. Bu noktada mümkün mertebe dikkatli olalım. Sen ona ver oda sana verse bu şekildeki bir fıtır sadakası, İslam anlayışına uymaz."
Zekât ve fitrenin gönülden gönüle giden bir köprü oluşturduğunu sözlerine ekleyen Şık konuşmasının devamında, "Aynı zamanda bu köprü sayesinde temennimiz de odur ki zenginler ile fakirler arasındaki bu duygusal kırılmalar inşallah telafi edilir. Çünkü zengin olmakla beraber eğer bir insan mali görevlerini Allaha karşı topluma karşı mali görevlerini yerine getirmeyen olursa bu ister istemez fakir olan insanların kalbinde bir nefret oluşturuyor. İyilik ettiğiniz insanın kalbi size karşı bir muhabbet oluşur. Özellikle bu muhabbetin oluşabilmesi için muhtaç olan insanlara yardım elimizi uzatmamız gerekiyor. Bu sayede bu köprüler çoğaldıkça inanıyoruz ki toplumun katmanları arasında inşallah o birliktelik o ahenk kardeşlik ruhu tekrar cereyan edecektir. Dolayısıyla bizim mali imkânlarımızın vesilesi ile yapa bileceğimiz çok şey vardır. Bununla beraber belki iktidarların ve siyasilerin kat edemediği mesafeleri bu anlamdaki dini emirleri icra etmek suretiyle inşallah kat etme imkânına sahibiz" şeklinde ifadeleri kaydetti. (Osman İçli / Emrullah Araz-İLKHA )