Darbe girişiminden sonra kamu kuruluşlarında çalışan FETÖ'cülere karşı bir temizlik harekâtı başlatıldı. Bunlar ne kadar temizlense de tamamen temizlemek imkânsız. Çünkü kılcal damarlara kadar sinmiş durumdalar ve hepsini tespit etmek de zor.
Senelerdir görev yapan biri için görevden atılmak çok zor. Hele hele emekliliği yaklaşmış biri için daha da zor. Tabiri ağır olsa da bir nevi balığın sudan çıkarılıp susuz bırakılması gibi. Belki de bu durumu sadece Kur'an dersi verdikleri için görevden atılan ve akideleri sapa sağlam ehli sünnet ve Kur'an üzerine olduğu halde “akidesi bozuk” tabiri konularak görevden atılan yüzlerce mustazaf imam en iyi anlar. Bunlar, o zaman FETÖ'nün mağduru oldular. Yüzlerce memur, öğretmen, doktor ve imam FETÖ mağduru oldu. Senelerce görevinden uzaklaştırıldı. Kimi görevine dönse bile görevinde yükselme hakkını kaybetti. Yüzlercesi hala görevine dönemedi.
Binlerce kişi sırf Kur'an dersi verdiği için işkencelerden geçirildi. Hapislere atıldı. Müebbet, ağır müebbetler verildi. On bir yıl yargılandığı halde suç bulunamayanlara, tutuksuz yargılanma hakkı verildiğinde, bir gecede dosyalara ağır müebbetler verildi. Taziyeye gitmeye, pikniğe gitmelere cezalar yağdırıldı. Bu yüzden bu durumu en çok mustazaflar anlar dedim ya. Ama mustazaflar ihlaslıydı. Allah içindi. Bu yüzden sabrettiler/sabrediyorlar. Tahammül ettiler. Tahammül ediyorlar. Ama hâkimler hâkimi olan Allah kimsenin hakkını kimsenin yanında bırakmaz. Mazlumun ahını boşa çıkarmaz.
Görevden atılan kişi, daha yeni anlar açığa alınmanın, görevden atılmanın ve hatta bir daha hiç memur olamamanın ne demek olduğunu. Emin olun hiç kimsenin bu hale düşmesine sevinmiyorum. Ancak suçlular cezasını bulmazsa, ilahi adalet nasıl yerini bulacak. Haksız yere görev alma, kumpas ile birilerinin önünü tıkayıp görev kapma, görevde haksız yükselmenin önüne nasıl geçilecek. Birileri harıl harıl çalışacak, senelerce dershanelere gidecek, paralar yatıracak, bin bir zahmetle bir okul, bir görev kazanacak, bir seviyeye gelecek ki birileri gelecek ve önünü kesecek. Çaldıkları soruları öğrencilerine verip haksız yere en yüksek okulları, görev ve meslekleri kazandıracak. Öyle bir hale gelecek ki en üst, en kritik noktalara kendi adamları yerleşecek. Öyle bir hale gelecek ki darbe girişiminde bulunabilecek cüreti kendinde bulacak.
Kırk yıl, dile kolay. Kırk yıl, bu adına cemaat diyemeyeceğim örgüt sadece dış istihbarat örgütlerinden değil, başa gelen her hükümetten destek aldı. Alparslan Türkeş'ten Ecevit'e, Demirel'den Çiller'e ve hatta zamanımızın hükümetine kadar tüm destekleri aldı. Kendilerine her imkân tanındı. Kendilerine binlerce hektarlık araziler tahsis edildi. Yükselmeleri için her türlü destek sağlandı. Mustazaf insanlar bas bas bağırdığı halde, anlayan dinleyen olmadı. Ta ki gerçek yüzleri ortaya çıkıncaya kadar.
Şimdi temizlemeye çalışıyorlar. Ama bu kolay olmayacak. Burada önemli olan, nasıl ki Kürt halkı ile PKK'yi birbirinden ayırıp öyle mücadele etmek gerekiyorsa, FETÖ ile mücadele ederken de suçlu ile beraber suçsuza da zarar gelmemelidir. Suçluların iyi ayıklanması gerekir. Aksi takdirde mazlumun ahına uğrama tehlikesi doğar. Mazlumun ahından sakınmak lazım.
KPSS 2010 iptal edildi. Peki hakkıyla kazananlar ne olacak? Senelerdir görev yapan memurlar nasıl korunacak. Kurunun yanında yaşın yanmasına müsaade edilecek mi? Başbakan kurunun yanında yaşın yanmasına müsaade etmeyeceklerini belirtti. Bu önemlidir. Buna müsaade etmemek lazım.
Nasıl ki bir mahallede sıkışan terörist ile çatışırken çevredeki halkın zarar görmesi terörün işine geliyorsa ve bu hükümetin aleyhine bir durum ise, haksız yere birilerinin görevden alınması birçok kişinin tepkisine ve nefretine sebep olacaktır. Bu durumdan sakınmak lazım.
Hacca gideceğimden dolayı sizden bir süre ayrı kalacağım. Haklarınızı helal edin. Orada da darbe çığırtkanlarının, fitnecilerin hiç bir zaman muvaffak olmaması için dua edeceğiz inşallah.
Allah'a emanet olun. Vesselam.