Dolar, Euro, altın fiyatlarının yükseliş ve inişlerini takip etmekten kafamız döndü. Hani paramız olduğundan da değil. Okuyucumuza daha faydalı olmak, gündemden haberdar etmek, sermayelerini doğru yönlendirmektir gayemiz. Bu konuda okuyucumuza bir nebze faydalı olabilirsek bu bizim için sevinç kaynağı olur. Allah yaptıklarımızı ve yapacaklarımızı kendi rızası için kabul etsin, hatalarımızı örtsün ve günahlarımızı affetsin.
Gündemimiz yoğun, dolar, Euro ve Altın sürekli bir hareket içerisinde olunca ticaret ahlakı ile ilgili yazmayı neredeyse unuttuk.
Hepimiz direk veya dolaylı bir şekilde ticaret yapıyoruz ve her şey gibi ticaretin de İslam'a göre belirlenmiş kural ve kaideleri vardır. Bu kaidelere uymak trafik kurallarına uymak zorunda olan şoförün haline benzer. Kırmızı ışıkta durmadığında büyük bir faciaya yol açabilir. Bu yüzden ticaret yapan herkesin harama bulaşmayacak kadar kuralları öğrenmesi farz-ı ayndır. Dikkat ederseniz farz-ı kifaye veya sünnettir demedim.
Hz. Ömer: “Ticareti ile ilgili haram ve helâlı bilmeyen çarşımıza uğramasın” buyuruyor. Kişi helâlı haramı bilmeyince her an için harama bulaşması mümkündür.
Bir gün eve geldiğimde hanımın komşuyla yumurta alışverişinde bulunduğunu gördüm. Yumurtalarımız büyük olduğundan komşuya sekiz verirken karşılığında on yumurta almışlar. Fazla alınanları hemen geri gönderdim. Çünkü aynı cinsten alışverişte fazlasını almak faizdir. Bakın, basit bir yumurta alışverişinde bile faize bulaşabiliyoruz.
Hayali alışverişler… Ortalıkta mal yok. Para veriliyor. Mal görülmediği halde aynı mal satılıyor. Yüz lira, yüz yirmi lira oluyor. Mal nerde? Mal yok.
Kâğıt üzerinde gerçekte bir alışveriş olmadığı halde sırf kredi almak için velev ki bu katılım bankalarından da olsa doğru değildir. Gerçekte bir alım ve satım olmadığı halde sadece kâğıt üzerindeki alışverişe alışveriş denemez.
Yaptığımız alışverişin öncelikli olarak içimize sinmesi lazımdır. İçimize sinmiyorsa, gönlümüz ve kalbimiz rahat etmiyorsa, o zaman bu alışverişe bulaşmamak daha doğrudur.
Kazanmak zevklidir. Herkes kazanmak ister. Ancak kimi kazançlar vardır ki görünürde bir şeyler kazandırıyordur; ancak hakikatte kaybı çok büyüktür. Faizin direk veya dolaylı bulaştığı her alışveriş görünürde kazanç sağlıyorsa da hakikatte zarardır. Neticesi felakettir. Bu çerçevede faizin vahametini önümüze seren bazı ayetleri hatırlatmakta yarar görüyorum.
“Faiz yiyenler, ancak şeytanın çarptığı kimsenin kalktığı gibi kalkarlar. Bu, onların, “Alışveriş de faiz gibidir” demelerinden dolayıdır. Oysa Allah, alışverişi helâl, faizi haram kılmıştır. Bundan böyle kime Rabbinden bir öğüt gelir de (o öğüte uyarak) faizden vazgeçerse, artık önceden aldığı onun olur. Durumu da Allah'a kalmıştır. (Allah, onu affeder.) Kim tekrar (faize) dönerse, işte onlar cehennemliklerdir. Orada ebedî kalacaklardır. Allah, faiz malını mahveder, sadakaları ise artırır (bereketlendirir). Allah, hiçbir günahkâr nankörü sevmez.” (Bakara: 275-276)
“Ey iman edenler! Allah'a karşı gelmekten sakının ve eğer müminler iseniz faizin geriye kalanlarını bırakın. Eğer böyle yapmazsanız, Allah ve Resulüyle savaşa girdiğinizi bilin. Eğer tövbe edecek olursanız, anaparalarınız sizindir. Böylece siz ne başkalarına haksızlık etmiş olursunuz, ne de başkaları size haksızlık etmiş olur.” (Bakara: 278-279)
Allah'a emanet olun.