Herkesin kendini gösterme ve görünme derdine düştüğü, ne kadar görünürse o kadar var olduğuna inandığı şu zamanda kendini kanıtlamanın bir yolu olarak görülüyor teşhircilik. Psikolojide; anormal bir sapkınlık olarak incelenirken, kaynaklarda; gösterme, sergileme, herkese duyurma ve dile düşürme şeklinde tanımlanır. Ancak bu kelimenin çoğumuzun bilmediği ve duyduğumuzda pekte hoşlanmayacağımız bir manası da: İtibarını zedelemek, gözden düşürmek.
‘Kadın' temasını kullanarak gündemimizi sürekli meşgul eden teşhirciliğin, genellikle kendini feminist olarak addeden çevrelerce 'kadın hakları' gibi söylemler kullanılarak müdafaa edildiğine şahit oluruz. Ancak bu sözde müdafaaların; psikolojik baskı, sözlü/fiziki şiddet, cinsel taciz ve kaçınılmaz son olarak en birincil haklarından mahrum olan, teşhircilik mağduru kadınlar ortaya çıkarması, üzerinde uzun uzadıya düşünülmesi gereken bir konudur. Kadını ezmek, temel haklarından mahrum etmek ve ikinci planda bırakmakla suçlanan dinimiz ise toplumda kangren haline gelmiş teşhircilik problemini Nur Suresi 30-31. Ayetleriyle başlamadan bitiriyor.
Zikrettiğimiz ayetlere baktığımızda; erkeklerin henüz meydana gelmeyen bir teşhire karşı uyarıldığını, kadınlara ise teşhirin sınırlarının bildirilip, uyarıldığını görürüz. Ayrıca bu ayetlerde sıkça tartışılan arz- talep meselesin de ele alınıp, çift yönlü bir yasaklama getirildiğini müşahede ederiz.
Teşhircilik; altında yatan psikolojik sebepler ve beraberinde getirdiği yıkımlar çerçevesinde ele alındığında, ayetlerin toplum psikolojisini korumaya yönelik olduğunu net bir şekilde görebiliriz. Bu ayetler kadına, 'kadın hakları' adı altında sunulan sınırlı, içi boş, insan üretimi bütün hakların üstünde bir hak verir ki, o da ‘dokunulmazlık hakkı'dır. Alışverişte sıkça karşılaştığımız ‘'teşhir ürünü'' kavramı üzerinde düşünecek olursak, teşhirciliğin bir kadın için ne kadar ağır, yorucu, aşağılayıcı, bütün haklarını elinden alan ve yaratılışına ters bir durum olduğunu görebiliriz. Teşhir edilen şeyin mal, ürün haline gelmesi ve herkese üzerinde sınırsız tasarruf hakkı verilmesi, topluma sunulması, amiyane tabirle ortalık malı olması, teşhirciliğin fıtraten narin ve hassas yaratılan kadına ne kadar yakışmayan bir kavram olduğunun en net ve acı örneğidir. Bunca olumsuzluğa rağmen teşhir hakkı gibi bir söylemle, Allah'ın kullarına tanıdığı bütün hakları çiğneyen izm müptelalarının verdiği savaş, gülünçtür.