"(Ey peygamber!) Mümin erkeklere söyle; gözlerini harama bakmaktan sakınsınlar ve ırzlarını korusunlar. Bu kendileri için daha temizdir. Şüphesiz ki Allah, kulların ne yapacaklarından hakkıyla haberdardır. Mümin kadınlara da söyle; gözlerini (harama bakmaktan) sakınsınlar ve ırzlarını korusunlar.." (Nur: 30-31)
Dikkat edilirse erkeklere ve kadınlara; "Gözlerini harama bakmaktan sakınsınlar" emri, "ırzlarını korusunlar" emrinden önce zikredilmiştir. Çünkü her şey gözle başlar. Olayların gelişim ve biçimini kalbe ve beyne ulaştıran organ gözdür. Tek bir bakış kalbin kararını değiştirebilir. Cinslerin şehvetle birbirine bakmaları, kötü sonuçlara sebeb olabilir.
Gözleri harama bakmaktan korumak hususunda, kadın-erkek arasında herhangi bir fark yoktur. İslami tekliflerin, hem erkekleri, hem kadınları ilzam ettiği naslarla sabittir. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem hem erkeklere, hem de kadınlara gönderilmiştir. Kitapta ve sünnette yer alan teklifler; aynı şekilde hem erkeklere, hem kadınlara mükellefiyet getirir. Bu teklifleri, açık bir nass veya icma olmadıkça sadece erkeklere tahsis edip, kadınları dışarda bırakmak doğru değildir.
Haremlik-selamlıkta gözleri haramdan korumak, hem nefis emniyeti, hem de nesil emniyeti açısından bir zorunluluktur. Peygamberimiz sallallahu aleyhi vesellem ashaptan birisine hitaben: "Hanımından ve cariyenden başkasına gözünü yum (bakma)" emrini vermiştir. (El Hidaye C, 4. S, 84)
Yine "Kim yabancı bir kadının güzelliklerine şehvetle bakarsa, kıyamet gününde onun gözlerine erimiş kurşun dökülür„ (Fethul Kadir: C, 8. S, 98)
Annemiz Hz. Ümmü Seleme'den rivayet edilen bir hadisi şerifte ise şöyle denilmektedir: "Hicab ayeti geldikten sonra, Meymune ile birlikte Resulullah sallallahu aleyhi vesellemin yanında otururken, âmâ olan İbni ümmi Mektum yanımıza çıkageldi. Bunun üzerine Resulullah sallallahu aleyhi vesellem bize "Perde arkasına çekilin" dedi. Biz ise "Ey Allah'ın Resulü! O âmâ değil mi? Bizi ne görür, ne tanır?" dedik. Bunun üzerine Resulüllah sallallahu aleyhi vesellem: "Siz de âmâ mısınız? Onu görmüyor musunuz?" buyurdu. (Ebu davud)
Burada şöyle bir soru gündeme gelebilir; kazara farkında olunmadan gerçekleşen göz bakışlarının hükmü nedir? Böyle bir durumda ne yapılmalı? İşte bunun cevabını rasulullah sallallahu aleyhi vesellemin şu hadisi şerifleri veriyor:
Sahabeden Cerir (r a) anlatıyor: "Rasulullah sallallahu aleyhi veselleme, ani bakış hakkında sordum. Bana: "Bakışını hemen çevir!" buyurdu." (Müslim, Ebu Davud, Tirmizi)
Yine Büreyde (r.a.) anlatıyor: "Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem Hz. Ali'ye: "Ey Ali, bakışına bakış ekleme. Zira ilk bakış sanadır, ama ikinci bakış aleyhinedir" buyurdu. (Tirmizi Ebu Davud)
Bu hadisi şerifin hükmüne göre pazarda, sokakta veya hastahane ve toplu merasimler gibi toplu alanlarda insan iradesi dışında gerçekleşen bakışların birincisi mazur sayılabilir; ama (merakını gidermek gibi) ikincisi ise asla caiz değildir. Hele hele eğer şehvetle gerçekleşmiş ise kıyamet gününde gözlerine erimiş kurşun dökülmek gibi bir ceza ile tehdit söz konusudur.
Kötü bir devirde yaşıyoruz, haramların ve münkeratın aleni şekilde işlendiği, her tarafta fitne ve fesat şebekelerinin kol gezdiği bir hayat paylaşıyoruz. Bu itibarla, görevliler ve tebliğciler müstesna, mecbur olunmadıkça o tür alanlara uğramaktan, gezmekten sakınmak gerekir. Yoksa göz bir bakar iki bakar ve şehevi duygular ağır basar ve sonu nedamet olan neticelere götürür. Rabbim cümlemizi göz fitnelerinden ve şeytani ortamlardan muhafaza buyursun.