“…Ta fecrin beyaz ipliği siyah iplikten size seçilinceye kadar yiyin, için…”(Bakara:187) buyrulur. Ayette beyaz ip ile siyah ipin birbirinden net olarak ayrılmasının önemi beyan ediliyor. Esasen oruç için söz konusu olan bu durum her zaman için bir usul, bir kaide ortaya koyuyor.
Siyasette, idarede, adalette ve iktisatta bu muazzam kaideye riayet etmek gerekir. Burada anahtar kelimeler şunlardır; siyah, beyaz, ip, beyan ve fecir…
Siyah; geceyi ve belirsizliği, beyaz ise gündüzü ve açıklığı ifade ediyor. Bu ikisinin birbirinden tamamen ayrıldığı haller olduğu gibi bunların iç içe olduğu geçiş halleri de olabiliyor. Siyah ile beyaz ipin birbirinden net ve kesin olarak ayrıldığı hallerde her şey açıktır. Fakat bunların iç içe geçtiği haller vardır ki bu da gri bölgedir. Çünkü siyah ile beyazın karışması gri rengi ortaya çıkarır. Buna göre İslam'da hükümlerin aslı siyah ve beyazın kesin olarak belli olmasıdır. Ancak bu, her zaman böyle olmayabiliyor. Maalesef gri bölge ve alanlarla karşı karşıya kalınan durumlar pek çoktur.
Gri renk, siyah ile beyazın karışımı olduğu için beyana muhtaçtır. Netleşmeye muhtaçtır. Bu nedenle ayette, “size açık oluncaya kadar yiyin için” buyrulur. Beyan iki şey arasında net ve kesin bir çizgi koyup onları birbirinden ayırmaktır. Beyyine karışıklığa son veren net ve kesin delildir. Beyyine gri rengi, siyahı siyah, beyazı beyaz diye birbirinden ayrıştırır. Bu ikisi arasında bir sebil, bir meslek meydana getirir.
İp insanın sinir ve damar yapısını çağrıştırır. Buna göre insan zihnine Kuran'ı ve Furkan'ı koyarsa siyah ve beyaz ipleri birbirinden kolayca ayırır. Aksi takdirde ipin ucunu kaçırır. İp ona dolanır.
Ramazanın bir anlamı da “yakıp kavuran” demektir. İnsan Ramazanda kavrularak arınır. Küle dönüşmez külünden kurtulur. Ramazan, insanı kül renginden kurtarır. Çünkü Ramazan ve oruç insanı beyan sahibi yaparak siyah ile beyazı birbirine karıştırmaktan kurtarır. Kül rengi de gri bir renktir. Demek ki kim beyana değil de nefsine uyarsa gri renge bürünür. Gri renk de aslında onun nefs ve heva ateşiyle küle döndüğünü ortaya koyar.
Kül rengi, gri renk insanın ilkesiz ve tutarsız olmasıdır. Elbette bazen insan gri tonlara tahammül etmek zorunda kalabilir ama asla gri renk insana layık bir renk değildir.
Ramazan, bizim gri renkli bir yaşamdan, böyle bir yoldan kurtulmamızı istiyor. Kendi dışında da her zaman ve her yerde sınırları belli siyahı siyah, beyazı beyaz bir mecrada yol almamızı istiyor. Eğer Ramazan olmazsa herkes kül rengine bürünür. Her şeyde kül rengi ve gri renk hâkim olur. Nitekim bugün dünyaya hâkim olan renk kül rengi ve gri renk değil mi? Maalesef bugün dünyanın hâkim rengi gridir. Kül rengi dünyaya hâkimdir. Bugün insanların nazarında hiçbir ilke ve kural belli ve belirli değildir.. Onlar için İlkeler, had, hudut, işaretler gri rengin hâkimiyeti altında belirsiz hale gelmiştir. İnsanlar her şeye gri rengin hâkim tonuyla bakıyor. Heva ve hevesleri, çıkarları onlara dünyayı gri renkte gösteriyor.
Aynı şekilde bugün dünyada kül rengi hâkimdir. İnsanın nefs ve hevası hesabına geldiğinde beyazı siyah siyahı beyaz olarak gösterebiliyor. İnsanların nefs ateşi hayatı, güzellikleri yakıp küle çeviriyor. Dünyaya kül rengini hâkim kılıyor. İşte Ramazan bunun için önemlidir. Bunun için güzeldir. Bu nedenle rahmet ve mağfirettir.
Gri rengin adaleti, kül renginin rahmeti yoktur. Gri rengin hâkim olduğu yerde ilke yok ki adalet olsun. Kül renginin hâkim olduğu yerde her şey ateşin yakıcı insafına kalmıştır. Burada serinlik yok ki rahmet olsun. İtidal yok ki adalet olsun. Ramazan bizim için bir fırsattır. Gri renkten dolaysısıyla kül renginden ve de kül olmaktan bizi koruyor.
Ramazanın fecirde bize kazandırdığı bu vasıf yıl boyu devam etmeli, beyaz ile siyahı net ve kesin olarak ayırma sezgimiz her zaman keskin olmalıdır. Yoksa fecirlerimiz kazip olur.
Not: Firavun bozuntusu alçak sisi mafyası tarafından şehit edilen Aziz İhvanın Azizlerine selam olsun. Ümmetin başı sağ olsun.