Malum olduğu üzere büyükler, İnsan İbn-i zamandır, demişler. Bu, idrak edilen zamanın gereklilikleriyle kuşanmanın farziyetini anlatan çok önemli bir vecize.
Derinlemesine bir değerlendirmede bulunacak olursak eğer; Müslümanlar olarak geri kalmışlığımızın en önemli sebeplerinden birinin bu ilkeye uygun davranmamak olduğunu görebiliriz.
Olaya Türkiye üzerinden bakacak olursak da, Müslümanların bu iletişim çağında en önemli iletişim araçları olan Kültür ve sanat alanında hep sınıfta kaldığını görebiliriz.
Elbette Müslümanlar da başta müzik olmak üzere bu alanda bir şeyler üretiyorlar. Ama ürettikleri şeyler onca iletişim kanalı olmasına rağmen kitlelerin ilgisini çekmiyor. Hatta çoğu zaman birçok sanatçının ürettiği eserler kendi camiaları içerisinde bile bir heyecan oluşturmadan ezgi mezarlığında yerini alabiliyor.
Bunun birçok sebebi olabilir. Ama görünen o ki; en temel sebep, zamanın ruhuna hitap edememe gerçeğidir. Müzik kim ne derse desin en önemli iletişim araçlarından biridir.
Ve bu iletişim alanının sınırlarını, ruhunu yaşanılan zamandaki gençlerin ilgi ve tercihleri belirler.
Maalesef birçok dindar ailenin çocuklarının bile artık anne ve babalarının dinledikleri ilahi ve ezgi türü müziklerden uzak durduğunu görüyoruz. Hatta zaman zaman Müslüman Sanatçılarla konuştuğumuzda en çok onların bu konudan şikâyetçi olduklarına şahit oldum.
Hatta bu durumun sanatçılardaki umutsuzluk dolayısıyla İlahi dünyasında çok büyük bir durgunluğa sebep olduğunu da biliyoruz. Birçoğunun, madem dinlenmiyoruz o zaman üretmeyelim, anlayışına girdiklerine de üzülerek şahitlik ettik. Aynı durumun kurumsal olarak da cari olması, Müslüman Müzik kurumlarının da üretim konusunda durgun kalmasına sebep oluyor maalesef.
Ama olayın altında, zamanın ve gençliğin ruhuna hitap sorunu olduğu gerçeği birçok yerde dikkatlerden kaçıyor. Madem asrımız iletişim asrıdır ve bu iletişimin kalbinde de gençlik vardır, o zaman bize düşen de gençliğin mantığını yakalayarak onların ruhuna hitap etmektir.
Emin olun ki biz zamanın müzik aletlerini, müzik tarzlarını ve diğer güncellikleri yakalamak suretiyle gençliğin ruhuna hitap edemezsek şimdi olduğu gibi onların ruhuna hitap edecek birçok müfsid ezgi onların ruhlarını esir alacak ve almaya devam edecektir.
Ama şunu bilelim ki, bir şeyler yazıp çizenler, ezgi ilahi yazıp okuyanlar zamanın ve gençliğin ruhunu yakaladıklarında hem okunuyorlar, hem izleniyorlar hem de fevkalade dinleniyorlar.
Buna Kurban Bayramı günlerinde bizzat şahitlik ettim. Basel Cuma Mescidi gençleri tarafından kurulan Hemdem İlahi Grubu bizim pek de alışık olmadığımız bir tarz olan Mashup denilen stilde Kürtçe, Türkçe ve Zazaca ezgilerin olduğu bir tekli (single) yayınladı.
O kadar güzel ve anlamlıydı ki, bizim bizi dinlemiyor dediğimiz gençlik adeta bayram hediyesi olarak kabul edip sahiplendi bu parçayı.
Neden mi? Çünkü Grup Hemdem, İslami ilkelerden taviz vermeden gençliğe giden iletişim duygularını kendilerinin de genç olması hesabıyla iyi yakalamıştı.
Demek ki; gençliğin önünün daha fazla açılması ve özellikle de ajans ve kurumlar tarafından daha fazla desteklenmesi gerekmektedir.
Kalpten kalbe giden yollar varsa eğer o yolların kontrolü bizim elimizde olmalıdır. Ama Allah aşkına otobanlara giden çevre yollarını patika yollarla değersizleştirmeyelim.
Bu meyanda gençliğin ruhunu, zamanın duygusunu yakalayan Grup Hemdem’e bir yazar olarak uyandırdıkları duygular ve heyecan için teşekkür ederim.
Selam ve dua ile…