Allahu Teâlâ Adildir, adil olmayı emretmiştir. Yer ve göğün ayakta kalması, yeni doğan bebe ve yavruların büyümesi Allah'ın adil sıfatıyla gerçekleşmektedir.
Toplumların huzuru, insanın mutlu olması adaletle mümkündür. Bir toplum, bir halk; açlıkla, yoklukla, maddi sıkıntılarla zayıflar, sarsılır ama yıkılmaz, yok olmaz. Ama adaletten yoksun olunca huzursuzluk artar, kaos ve isyanlarla çalkalanır, birlik ve beraberliği bozulur. İç ve dış düşmanlar tarafından yok edilir.
Allahu Teâlâ Hz Davud'a
"Ey Dâvud! Biz seni yeryüzünde halife yaptık. O halde insanlar arasında hak ve adaletle hükmet. Hevâ ve hevesine uyma, yoksa bu seni, Allah'ın yolundan saptırır. Doğrusu, Allah'ın yolundan sapanlara, hesap gününü unutmalarına karşılık çetin bir azap vardır." (Sâd: 28)
Son Peygamber Muhammed (AS)'a hitabı şöyledir:
"Emr olunduğun gibi dosdoğru ol; onların heveslerine uyma ve şöyle de: Allah'ın indirdiği Kitâb'a* inandım ve aranızda adaletle hükmetmekle emr olundum." (Şûra: 15)
Biz mü'minlere de şöyle emretmiştir: "Ey inananlar! Allah için adaleti ayakta tutup gözeten şahidler olun. Bir topluluğa olan öfkeniz, sizi adaletsizliğe sürüklemesin, adil olun. Bu, Allah'a karşı gelmekten sakınmaya daha yakındır. Allah'tan sakının, doğrusu Allah, işlediklerinizden haberdardır. " (Mâide: 8) buyurur.
Tüm peygamberler Adil olmaya çalışmışlar ve adaletten kesinlikle taviz vermemişlerdir. Nitekim hırsızlık yapan soylu bir kadının cezalandırılmaması için kendisine ricacı olarak gelen Usame b. Zeyd'e öfkelenerek: "Allah'ın hadlerinden (ceza) birisinin terkedilmesine aracı mı oluyorsun" der ve ayağa kalkarak şöyle hitap eder:
"Sizden öncekilerin helâk olmalarının sebebi, aralarından soylu, kuvvetli kimseler çaldıklarında, onlara ceza uygulamamaları, zayıf biri çaldığında ise ona hemen haddi uygulamalarıydı. Allah'a yemin ederim ki, Muhammed'in kızı Fâtıma çalmış olsaydı elini keserdim " (Buhârî, Hudûd 12: Müslim, Hudûd, 8-9).
Yaşadığımız sistemde insanlar açlıktan, yokluktan değil, adaletsizliğin vermiş olduğu sıkıntılardan dolayı ölüyor, gençlikleri zindanlarda heba oluyor, anne-babalar evlat hasretiyle yanıp tutuşarak bu fani dünyadan göçüyorlar. İstenilen bir lütuf, bağışlanma, af değil. Sadece adaletin tecelli etmesi. Ama maalesef kulaklar duymuyor, gözler görmüyor, görmek istemiyor.
Ahmet Türk, Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı, eski milletvekili, bölgesinin eşrafından. Hadisin deyimiyle soylu ve kuvvetli. Suçlu ama suçsuz, onu değerlendirebilecek imkân ve olanaktan yoksunuz. Fakat mevcut yasa ve mahkemelere göre kuvvetli suç şüphesiyle tutuklandı. Ahmet Türk için gösterilen iyi niyet ve vicdani ses, 83 yaşında ve 24 yıldır cezaevinde olan Ahmet Turan Kılıç, kanser hastası olan ve ara ara durumu yoğun bakımlık olan Şeyhmus Alpsoy için ve diğer mahkûmlar için neden gösterilmiyor?
Ortada bariz bir ayrımcılık ve taraf tutma vardır. Bu ister ideolojik, ister güçlü ve zayıf ayrımı, isterse farklı nedenlerden olsun. Ne olursa olsun burada bir adaletsizlik vardır. Bu adaletsizliğin müsebbibi bu sistemdir, bu sistemi ve bu yargıyı ayakta tutan ve devam ettirenlerdir.