1975'te bir vaaz kaseti dinlemiştim. O dönemlerde malum pikaplarda çalınan plakların devri yavaş yavaş kapanıyor, teyplerde çalınan kasetlerin dönemi başlıyordu. Ne yalan söyleyeyim vaazı etkiliydi.
Uzun bir süre söz konusu kişinin vaazlarını dinleme imkanım olmadı. 1980'lerin sonlarıydı. Bir gün Lisede öğretmenlik yapan ve tanıdığımız olan bir kişi evimize geldi. Elinde bir video kaset vardı. Bizimde o zamanlar babamın hac'dan getirdiği bir videomuz vardı. Kaseti izlemeye başlayınca bu kişinin 1975'te dinlediğim kişi olduğunu fark ettim. Yani söz konusu kişi Fethullah Gülen'miş meğer!
Tabi o dönemde basından Fethullah Gülen'i biliyorduk. Cemaatine mensup olanlardan tanıdıklarımız olmuştu. Ancak vaazlarını dinleme imkanım olmamış, merakta etmemiştim açıkçası! Kendisi milliyetçi bir fikre sahip olduğu için pek ilgimi de çekmiyordu.
Kasetini getiren öğretmen, "şöyle alimdir, böyle bilgilidir" diyerek Gülen'i öve öve bitiremiyordu! Şunu belirteyim o öğretmen Kürd ve sol fikirli birisiydi aynı zamanda?
Ancak videodaki kişiyi izleyince hiç sarmadı diyebilirim. Adam vaaz veriyor. Sonra bakıyorsunuz ki hiç gereği yokken ağlamaya başlıyor. Konuşması, mimikleri, hareketleri bana çok yapmacık geldi. 1975'te ilk dinlediğimde kendisi mi o zamanlar samimiydi, yoksa benim mi o zamanlar fazla bilgim yoktu bilemiyorum. Gerçi aradan geçen zamanda bir çok İslami kitap okumuş en azından dünyadaki İslami cemaat ve şahsiyetler hakkında bilgi sahibi olma imkanım olmuştu. Okuduğumuz eserlerin sahipleri Seyyid Kutup, Mevdudi, Ali Şeriati gibi daha çok evrensel İslami düşünceyi savunan alimlerin kitaplarıydı.
Halbuki Gülen, Türk milliyetçiliğini esas alan ve İslam'ı bu düşüncesi için araçsallaştıran fikirler ortaya atan birisiydi. Hatta mensup olduğunu iddia ettiği Nurculuğun kurucusu Bediüzzaman hazretlerini bile Kürd olduğu için sağlığında ziyaret etmeyen, "Türklük gururum Said-i Nursi'nin ziyaretine gidip elini öpmeme engel oldu" diyebilecek kadar koyu milliyetçi bir taassuba sahip birisinin bizim için cezbedilecek bir tarafı da olamazdı.
1990'larda, özellikle 28 Şubat'tan sonra İslami kesimin üzerine laik kemalist sistemin yoğun baskısının olduğu dönemlerde Fethullah Gülen'in tavrı İslam konusunda en ufak bir bilgisi olanlar için bile aslında uyandırıcıydı. Başörtüsü gibi Allah'ın kesin bir hükmü olan bir farzı füruattır diyerek hafife alması bu kişinin aslında alimlik düzeyini de gösteriyordu.
Kendi cemaatsel çıkarı için 28 Şubatçı İslam düşmanlarına yanaşmak için binbir türlü sırnaşıklık yapan, "isterseniz bütün okullarımı size devrederim" diyen bu kişi İslami kesime karşı ise her türlü düşmanlığı ve kalleşliği sergilemekten çekinmiyordu! Hatta o dönemde Erbakan Hocanın iktidardan düşürülmesi için 28 Şubatçı dinsizlere yol gösteriyor, o dönemin insi şeytanlarının aklına gelmeyenleri de o dile getirerek akıl veriyordu!
Refah Partisi’nin kapatılma sürecinde Yalçın Doğan’la yaptığı röportajda “Parti seçimlerden önce kapatılmalı yoksa seçim sonrası %15 oy alırsa partinin kapatılması sıkıntılı olabilir” diyerek bir yerlere tüyo veriyordu…
Yine 1990'larda gözaltlarındaki dindarlara vahşi işkenceler için fetva veren ve bu Müslümanların vahşi bir şekilde işkenceler altında şehid olmalarına sebep olan bu alim müsveddesi, beri taraftan Vatikan'ın kapılarını aşındırmakta, Papanın eteğini öpmekte ve Siyonist Yahudi melunlarla her türlü samimi ilişkiler içine girmekten de bir beis görmemektedir. Diyalog adı altında ne kadar İslam düşmanı Hristiyan Yahudi ve ateist dinsiz liboş varsa dostluklar kurarken, sıra Müslümanlara gelince en büyük hoşgörüsüzlüğü göstermekte, Türkiye ve dünyadaki anti emperyalist ve Batı karşıtı İslami cemaatleri ABD ve İsrail ağzıyla terörist ilan etmekteydi.
Tel Aviv'e bir füze atılması üzerine "İsrailde,bomba tehdidi altındaki Yahudi çocukları için yüreğimin yağları eriyor,onların başında patlayan bombalar sanki içimde patlıyor." diyen bu vicdansız, Gazzede her gün Müslüman çocukları bombalarla parçalanırken her ne hikmetse bu masumlara karşı taşlaşmış yüreği bir şey hissetmiyordu?
1979’da Konya’daki Kudüs Mitingi'ni düzenleyen Müslümanlar için ünlü Kestanepazarı Vaazı'nda “kaldırın o çarşafları, altından bıyıklı erkekler çıkacak!” diyen bu kişi için Erbakan Hocanın, “Çocuklarınızı Fethullah Gülen’in okullarına gönderirseniz Yahudi’ye asker yetiştirmiş olursunuz” diyerek sonraki kirli ilişkilerini göz önüne aldığımızda Hocanın ne kadar haklı olduğu ortaya çıkıyordu.
Yıllar sonra başka bir Nur cemaati olan Yeni Asya grubu lideri Mehmet Kutlular Cuma Dergisi'ne verdiği röportaj’da MİT’in kendilerine işbirliği teklif ettiğini ama kabul etmediklerini ancak Fethullah Gülen ve Mehmet Kırkıncı hocaların bu teklifi kabul ettiklerini beyan edecekti…
O dönemde MİT'in CIA ve MOSSAD'ın kontrolünde olduğu biliniyor. Önce MİT,daha sonrada terfi ederek CIA'nın adamı olan Gülen'in dünyada bu kadar ülkede okul açmasının kerametinin de nereden kaynaklandığı ortaya çıkıyor. Orta Asya'daki Türki cumhuriyetlerde ki okullarında görev yapan bazı öğretmenlerin, CIA adına casusluk yaptıkları için hapis cezalarına çarptırıldıkları biliniyor.
Tabi Mehmet Kutlular'ın iflah olmaz bir Demirel ve ABD dostu olduğunu da not etmek lazım.
Fethullah Gülen, 11 Eylül saldırıları sonrası dünyada en çok nefret ettiği insanın George Bush, Ariel Sharon vb. kişiler değil, Ûsâme b. Ladîn olduğunu söylemiş, Guantanamo’da birçok Müslüman akla hayale gelmeyen işkencelere maruz bırakılırken, Pensilvanya’da vize için kendisini sorgulayan FBI ajanlarının ne kadar adil ve merhametli olduklarını anlata anlata bitirememişti…
Fethullah Gülen, Şeyh Ahmed Yasin’in katledildiği gün Zaman gazetesine verdiği röportajda, “Filistin-İsrail barışını Filistin tarafının silâh kaçakçılığı yaptığı için istemediğini” iddia ediyordu. Aynı röportajın hemen karşı sayfasında ise Gülen'in şakirdi Kerim Balcı, Şeyh Ahmed Yasin’in terörü destekleyen ve teşvik eden biri olduğunu yazma alçaklığında bulunuyordu!
Mavi Marmara Gemisi olayında 10 Müslümanı şehid eden Siyonist İsrail’den izin alması gerektiğini yoksa hâkim otoriteye isyan etmiş(!) olacağını söyleyende yine bu sözde alim müsveddesi idi!
İsrail ve ABD gibi terörist devletlerin kontrolünde olan birisinin darbe girişiminde uçaklarla tanklarla sivil insanların üzerine bomba ve kurşun yağdırması için fetva vermesi aslında hiçte şaşılacak bir tarafı yoktur. dün dindarlara işkence edilmesi için fetva veren birisinin her türlü vahşeti yaptırabilme istidatında olduğu bilinmeliydi. "Daha yeni uyandık, bunları böyle bilmiyorduk" diyenlerinde dürüst olmadıklarını düşünüyorum.
"Amaçlar araçları meşru kılar" diyen Makyavelistler gibi, sözde cemaati için İslami farzları bile göz ardı edebilecek derecede yoldan çıkmış Gülen'in ortaya koyduğu GÜLENİZM ideolojisi, İslam'dan ziyade diğer beşeri ideolojilerden ancak bir ideoloji olabilir... Üstelik renksiz, kaypak ve takiyyeye dayalı bir ideoloji... Tek farkı İslami bazı temaları içinde barındırması ve tabanının "İslami cemaat" diye sanmasıdır...
Zaten Gülen'in kendisi de demiyor muydu, "biz İslami bir cemaat değiliz" diye...?!