Kuvvetin, kudretin ve dinamizmin kaynağı… Savaşın, barışın, yarışın teminatı. İlim, irfan yuvasının fidanları, filizleri. Güzelliğin, estetiğin, aşkın can damarı. Asaletin, şecaatin, hamasetin gül bahçesi. İsyanın asi çocuğu… Adaletin, azametin tecelli kılıcı. Hayat döngüsünün yegâne aktörü. Hayat dersinin en önemli sorusu ve cevabı. Yaşlı tecrübesinin nevş-u nema bulduğu, canlı yaşamının cuş-u huruşu orman. Bazen de ağacın baltası, hızarı ya da ormanı yakan ateş. Bazen zindanı medrese yapan Yusuf; bazen de dünya zindanının zındisi, zanlısı. Gâh eşrefe çıkaran burak, gâh esfele inen urgandır. Gâh celladın öldüren eli, gâh ölen yürektir. Dirayetli devletin direği, despot Dehhak'ın değirmeni, suyu, döngüsü.
Evet, iki ucu sivri kılıçtır gençlik. İki zıddın zuhuru; hayy ve mevt'ın mabeynidir gençlik.
Toplumlar, bu büyük silahı nasıl idame ettiklerine bağlı olarak geleceklerini ve gençliği inşa ederler. Bilime, spora, eğlenceye dayalı bir gençliğe yatırım yapan Batı, bunun karşılığını fazlasıyla almıştır. Ahiret ve uhuvvet mektebinde yetişen bir kısım “Nakşibendi” doğu toplumlarının gençliği oldukça “münzevi” bir konum seçmişlerdir. Sataşma ve savaşma kültürü, bazı “komünal hedefli” yapıların savaşçı ihtiyacını karşılamıştır. Cihadı cehtten ayıran, irfanı ilimden koparan, Kur'an'ı hikmetsiz anlayan bir kısım doğulu “vazifedarlar” ise çokça ölecek mücahit üretebilmişlerdir maalesef. Ya da Kur'an'ı rafa kaldıran laik kâmiller! yeteri oranda efendi kılıklı köleler teşekkül ettiler.
Gençliğin en büyük hazinesi enerjisidir. Yerinde durmaz, kabına sığmaz bir enerjidir adeta. Ama aynı zamanda kanalize edilebilir, ivmede ve dengede tutulabilir bir enerjidir gençlik enerjisi. Gençlik mutlaka bir idol arar kendine. Çoğu zaman acelecidir ve “ilk fırsatçı”dır idolünü bulmada. Yani hiç seçici değildir. Zira toprağa akıtılan ve henüz yatak oluşturmamış su gibidir gençlik. En kolay yolu seçer yatak bulmada çoğu zaman. Ona yatak olabilmektir marifet olan, onu yokuş yukarı akmaya zorlamaktan ziyade.
Gençlik, enerjisinin çokluğundan olsa gerek çok düşünmeden, çok hesaplamadan, sonuca hiç odaklanmadan karar verir ve uygular. Düşüncenin renk yelpazesi çok gelişmemiştir onda. O nedenle “siyah beyazcıdır” biraz. Doğru rengi herkesten önce önüne koyabilmektir esas olan. Gökkuşağına kavuşturabilmektir hayalini. Üzüntüsü de sevinci de öfkesi de sevgisi de pervasızdır, doruktadır gençliğin. Aslında bütün bu duygularına yaşam alanları hazırlamak deşarj imkânı sunmaktır gençliği tanımak.
Hepsine “Ali” olma misyonu yüklemek değildir gençliği tanımak. Hüseyin olmak için değil, belki Hüseyni olmak için bilmeli Kerbela'yı ve sevmeli Ali'yi.
Sazı da sözü de topu da popu da yazı da hazzı da olmalı gençliğin. Topu, popu, sazı, sözü, yüzü, gözü, yazı hazzı, ruhu, özü daha ehven bir yatakta akıtamadığımızdan ya da yok saydığımızdandır gençliğimiz en rijit örneklere figür oldu, en çukur mecralara meze oldu akıp gitti, namlulara hedef oldu. Aynı zamanda en hain namluları doğrultan oldu bize.
Gençliği iyi anlamak, doğru analiz etmek, dünyasına hitap etmek lazımdır. Yerine göre “kavga” olabilmektir gençliğin mücahit dünyasına. Aynı zamanda “havza” olmaktır ilim irfan haznesine gençliğin. Sazına söz, sözüne saz olmalı ezgi ikliminde ruh âlemine. Topu doksana takma hayaline zemin olmalı bağımız, bahçemiz, yerimiz, yurdumuz. Gülistanına gül olmalı, gül bulmalı duygu dünyasının coşkusuna, savurganlığına, zarafetine gençliğin. Yeniye, yeniliğe açık olmalı bütün kapılarımız. Farklılığına, sıra dışılığına, deliliğine, doluluğuna, taşkınlığına, çalışkanlığına, çılgınca raksına yer bulmalı kızımız kızanımız; evimizde, mektebimizde, düğünümüzde, derneğimizde, bayramımızda, panayırımızda, mescidimizde, meclisimizde, çayırımızda, bayırımızda.
Evet, kısacası gençliğe dair bütün ezberlerimizi bozmalı, bütün bildiklerimizi gözden geçirmeli, bütün pratiklerimizi revize etmeliyiz. Hem insanın yaradılış gerçeklerine hem de bu dünyanın realitesine behemehâl geri dönmeli ve henüz son fırsat kaçmamışken gençliğe dair ciddi, pratize edilebilir, gerçek hayatta karşılığı olan projeler geliştirilmelidir. Aksi halde daha kaç hazan yaşarız hüznümüze dair kim bilir.