BATMAN - Amerika'da Siyonistlerin sponsorluğunda bir Kıpti tarafından çekilen, Peygamber Efendimize ve İslam'a hakaret içeren filme tepkiler gelmeye devam ediyor.
Çekilen filmin ve çizilen karikatürün perde arkasını ve Müslümanların bu tür eylemler karşısında yapmaları gerekenleri Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi öğretim görevlilerinden Doç. Dr. Abdulcelil Candan Hoca ile konuştuk.
Hakaret filminin Siyonistlerin Müslümanlara yönelik oyunlarının son halkası olduğunu vurgulayan Candan, "İslam'ı bilen kimsenin Hıristiyan veya Yahudi olmayacağının bilincinde olan misyoner ve Siyonistler, belirledikleri şahısları İslâm'dan uzaklaştırmayı hedef edinirler. Misyonerlerin ilk hedefleri, muhataplarını Hıristiyanlaştırmaktır; bu mümkün olmadığı takdirde onları helâl-haram tanımayan unsurlar haline getirmektir" şeklinde konuştu.
İslam Ümmetinin Güç Kaynağına Saldırıyorlar
İslam muhaliflerinin özellikle de Siyonizm'in, İslâm ümmetinin güç kaynaklarıyla arasını açmaya çalıştıklarını ifade eden Candan, "Biliyorlar ki; Müslümanlar, Kur'an-ı düstur, Resul-i Ekrem'i rehber edindikleri müddetçe mağlûp olmazlar. Bu nedenle, Kur'an ve Hz. Peygamberle hakkında şüpheler yayarlar. Bundan dolayı da sürekli bu tür filimler karikatürlerle şüphe oluşturmaya çalışıyorlar" ifadelerini kullandı.
Bu tür oyunlar karşısında Müslümanlara düşen görevlere değinen Candan, "bu tür çirkin eylemleri protesto etmek Hz. Peygambere vefa borcumuzdur. Biz Müslümanlar, hatta tüm insanlık derilerini yüzüp Hz. Peygamberin geçtiği yola koysak da yine de Resul-i Ekrem'e olan vefa hakkımızı ifa etmiş sayılmayız. Zira Hz. Peygamberin insanlığa sunduğu mesaj can taşıyan herkesi ilgilendirmektedir. O, renk, ırk ve bölgesine bakmaksızın insanlığa saygınlık getirmiştir" dedi.
İslam'ın Protestolara Bakışı
İslam'ın protestoya nasıl baktığı ile ilgili bilgi veren Candan Hoca, protestonun iki kategoride değerlendirebileceğini, bunların birincisinin meşru olan protesto olduğunu, 2.sinin ise yasak ve haram olan protesto olduğunu söyledi.
Protestonun temel bir hak olduğu gibi, Kur'an'ın da davet etmiş olduğu meşru bir eylem olduğunu dile getiren Candan, "Nisa Suresi: 148.Ayet 'Allah, zulme uğrayanın dile getirmesi dışında, çirkin sözün açıklanmasını sevmez. Şüphesiz Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir' buyurmaktadır. Burada mazluma, zalimi ifşa etme ve protesto hakkını vermektedir. Bu tür, meşru protesto kapsamındadır; hatta ibadet ve cihad kapsamındadır. Bunun dışında kalanlar yasal olmayan protestoyu teşkil etmektedir. Basına da intikal ettiği gibi, geçen hafta bazı çevreler, okullara Kur'an ve siyeri derslerinin seçmeli ders olarak konulmasını protesto ettiler. Bu tür protestolar İslam nazarında yasal ve meşru olmayan eylemlerdir" ifadelerine yer verdi.
İnsanlığa Üç Miras Bıraktı
Efendimizin insanlığa sunduğu kazanımlardan söz eden Candan Hoca, "İnsanlar, ateşle neticelenecek ameller işlerler. Günahlara hücum ederler. Peygamber(ler) de ellerinden tutup onları kurtarmaya çalışır(lar). Ne var ki, aralarında bir fark var; kelebeğin yanması geçicidir. İnsanın atılacağı ateş ise ebedî ve yakıcıdır. Efendimiz insanlığa her biri bir diğerinden önemli üç şey bırakmıştır. Bunlar Kur'an-ı Kerim, Nezih yaşantısı ve Resûl-i Ekrem'in bıraktığı mirası yaşayan mümtaz bir nesil. Peygamberler tabipleri andırırlar. Mal isteyenlere mal verirler, mucize isteyenlere de mucize gösterirler. Ebu Talip ve Ebu Lehep örneklerinde olduğu gibi, kimileri de irade ve tercihlerini cehenneme girmekten yana kullanırlar" şeklinde konuştu.
Tüm İnsanlık Ona Borçlu
Resûl-i Ekrem'in sadece Müslümanlar üzerinde değil, tüm insanlık üzerinde hakkı bulunduğunu vurgulayan Candan, "İnsaf ehli batılı bazı düşünürlerin de dediği gibi, insanlar derilerini soyup Hz. Muhammed'in geçtiği yola serseler bile yine de hakkını ödemiş sayılmazlar. 'Yüz Ünlü' kitabının yazarı Michael Hört şöyle der: 'Bazı çevreler Muhammed'i ilk sıraya koymamdan hoşnutsuz olabilirler. Ne var ki, başka seçeneğim yoktu. İnsanlar kabul etsinler ya da etmesinler; O Zât, ünlülerin ünlüsü ve büyüklerin büyüğüdür.' O insanlığa ne olduklarını nereden gelip nereye gideceklerini öğretti, kendilerini iki dünyada mutlu kılacak inanç, ahlâk ve hukuk sistemlerini sundu. Peygamberler üstünlüğün ırk, soy ve bölgeye bağlı olmadığını, bilakis insanlığa hizmet ve erdemli eylemlerde olduğunu söylerler. Etnik ve bölgesel sürtüşme ve çekişmelerine son verirler. Söz gelimi, Resûl-i Ekrem, her namazdan sonra, 'Allah'ım tüm kullarının kardeş olduğuna şahitlik ederim' demek suretiyle, kavga ve çekişmelere mahal olmadığını hatırlatırdı" dedi.
Bu Film Düşünce Özgürlüğü Değil
Peygamber Efendimize hakaret eden çirkin film gibi faaliyetleri din ve düşünce hürriyeti kapsamında kesinlikle değerlendiremeyeceğine dikkat çeken Candan, "Her din ve düşünce sahibi ahlâkî ölçüler içerisinde dava ve misyonunu anlatma hakkına sahiptir. Ne var ki Siyonistler, faaliyetlerinde ahlâk ve insaf kurallarını tanımamaktadırlar. Davet ve propagandada İslâm davetçileriyle Siyonist ve misyonerler arasında şu fark bulunmaktadır. Müslüman davetçiler, tebliğ ve davetlerinde yalan söylemezler, iftiralara teşebbüs etmezler. Hiçbir peygamberi tenkit ve tezyif etmezler, aksine onlardan örnek verirler, insanları onların yaşam biçimine davet ederler" şeklinde konuştu.
O(sav)na Olan Sevgimizi Kanıtlayalım
Bu tür faaliyetler karşısında Müslümanların tavrının nasıl olması gerektiğine değinen Candan sözlerini şöyle sürdürdü; "Siyonist ve Misyonerlerin faaliyetlerine üzülmüyoruz. İslâm karşıtları Hz. Âdem'den beri olmuştur, olmaya da devam edecektir. Söz konusu cenahın saldırı ve faaliyetleri karşısında asla ye'se düşmemeli, bilakis çalışma azmimizi bilemeliyiz. Misyonerlerin faaliyetlerini destekleyen firmaların mallarını, basın ve yayınlarını boykot etmek, Siyonizm ve misyonerlikle mücadele yöntemleri arasındadır. Ne var ki, Peygamberimizi sevdiğimizi, milyonların onu şanlı davası için her şeylerini ortaya koymaya hazır bulunduklarını kanıtlamamız gerekir. Bu nedenle şiddete başvurmadan bulunduğumuz yerlerde Siyonist İsrail'in finanse ettiği insanlık ayıbı filmi protesto etmeliyiz. Müslüman, en olumsuz şartlarda dahi soğukkanlılığını elden bırakmaz, öfke ve hiddetini kontrol eder. Hak dava, güneş gibidir, batıl ise hakkın yokluğundan dolayı ortaya çıkan bulut gibidir. Güneş doğunca bulutlar çözülür gider. Son olarak, Hz. Peygamberin manevi huzurunda şöyle diyoruz: 'Ey Allah'ın Resulü, seni canımızdan çok seviyoruz, her şeyimiz yoluna feda olsun. Allah'ın salât ve selamı üzerine olsun." (Veysi Demir-İLKHA)