Savaşların görünen yüzü ve görünmeyen yüzü vardır. Çoğu zaman savaşların görünmeyen yüzlerinden haberimiz olmaz veya iş işten geçtikten sonra haberimiz olur. Yine savaşların bu günkü etkilerinin yanı sıra, on yıllara yayılan gelecekteki etkileri vardır. Şehirlerin harap olmasının yanı sıra; sosyal, siyasal ve ekonomik birçok sonuçlar ortaya çıkmaktadır. Bazen bu sonuçları telafi etmek için belki de onlarca yıl gerekebilir. İslam dünyası, ümmet olamayışının bedelini çok ağır bir şekilde ödemektedir. Özellikle de bu bedeli en ağır şekilde çocuklar ödemektedir. Hiç bir günahları ve tercih hakları olmadığı halde…
İslam ümmeti içerisinde baş gösteren sorunları müzakere masasında aklımız ve vicdanımızla çözmek yerine, bileğimizle çözmeye kalktığımız için, savaşlar kaçınılmaz hale geliyor. Müzakere kültürü yerine savaş kültürünü tercih eden tüm taraflar kaybetmektedir. Kazanan ise; her zamanki gibi bizi çatıştıran, kendileri için tehdit olmaktan çıkaran, bize silah satan ve bir birimizi öldürmemizi kenarda zevk ile seyreden küresel şer güçler olmaktadır. Her şeyimizi kaybediyoruz. Özellikle de çocuklarımız ve gençlerimiz kayıp bir nesil olarak yetişiyor, gurbet diyarlarında başkalarının pençelerine düşüyor. Ey kan ve savaş baronları, bu sizin vebalinizdir. Bunun sorumlusu sizsiniz.
Bir rapor çalışması, savaşlardan dolayı mülteci duruma düşmüş olan milyonlarca insanımızdan sadece bir kısmının tespit edilebilen durumunu aktarmaktadır. Varın gerçek boyutlarını siz hesap ediniz.
Avrupa'da temaslarını tamamlayan TBMM Mülteci Hakları Alt Komisyonu, bir dizi skandalı içeren sarsıcı bir rapor yazdı. Raporda Almanya İçişleri Bakanlığı Göç ve Mültecilerden Sorumlu Müsteşar Yardımcısı Norbert Seitz'in ülke genelinde 4 bin mülteci çocuğun kaybolduğuna dair açıklaması da yer aldı.
Avrupa'da yaşanan skandalları ortaya koyan raporda, Almanya'da 4 bin mülteci çocuğun kaybolduğu bilgisi yer aldı. Rapora göre; Almanya İçişleri Bakanlığı Göç ve Mültecilerden Sorumlu Müsteşar Yardımcısı, Almanya genelinde 4 bin mülteci çocuğun kayıp olduğunu açıkladı. İtiraf gibi ifadeler kullanan Seitz, “Federal Almanya İstatistik Dairesi'nin kayıp çocuklar konusunda yayınladığı son istatistiklere göre Almanya genelinde 4 bin civarında çocuğun kayıp olduğu tespit edildi, ancak tam rakam vermek mümkün değildir” dedi.
Berlin Marburger Mülteci Yurdu Müdürü ise, bir mülteci çocuğun kaçırılıp, tecavüz edildikten sonra öldürüldüğünü, “yurtta şimdiye kadar bir çocuk kaçırma teşebbüsü gerçekleşmiş; bir çocuk ise kaçırıldıktan sonra istismar edilerek, öldürüldü” sözleriyle anlattı.
Komisyon, yurtdışına yaptıkları inceleme gezilerinde elde ettikleri bilgileri de rapora yansıtırken, Danimarka hükümetinin mültecilerin takılarına el koyulmasını öngören yasa tasarısını 2016'da parlamentoda kabul ettiği bilgisi verildi. İsviçre'de, sığınmacıların bin İsviçre Frangından fazla para ve değerli eşyalarına el koymaya başladığı kaydedilen raporda, İsveç ve Danimarka ile birlikte göçmenlerin para ve değerli eşyalarına el koyma kararı alan iki Alman eyaletinin ise, sığınmacıların 350 bin Euro'suna el koyduğu belirlendi.
Almanya Federal Kriminal Dairesi'nin mültecilerin yaşam alanlarına yönelik ırkçı saldırılara ilişkin verdiği bilgilerin de yer aldığı raporda, 2015'te 700'den fazla ve 2016 yılında 600'den fazla mülteci yurduna kundaklama dahil saldırılar yapıldığı kaydedildi.
Raporda, Fransa'daki yürekleri sızlatan çocuk ölümlerine ilişkin vakalara da değinildi. Paris'te yüzlerce çocuğun soğuktan donarak öldüğü belirtilen raporda, İspanya'da mültecilerin hapislere doldurulduğu kayda geçti.
Raporda, Avrupa Polis Örgütü Europol'ün çarpıcı tespiti yer aldı. Europol, 2014'ten itibaren 10 binin üzerinde göçmen çocuğun Avrupa Birliği (AB) ülkelerine geldikten sonra kaybolduğunu açıkladı ve Europol'ün istihbarat birimi, bu çocukların çeteler tarafından seks işçiliğine ve köleliğe zorlanabileceği, organ mafyasının ağına düşebileceği uyarısını yaptı.
Evet, hazırlanan rapordan bazı bölümleri sizlerle paylaştık. İşte Müslüman kardeşlerimizi bu duruma düşürenler, adalet anlayışını yitirmiş ve siyasi ihtiraslarının kurbanı olmuş zalim ve basiretsiz yöneticilerdir. Elbette yaşanan ve itiraf edilmeyen ve kayıtlara geçmeyen çok vahim olaylar vardır. Tutulan kayıtlar, gerçeklere nisbetle, devede kulak misalidir. Akdeniz'de boğulanları ve botları kasıtlı batırılıp ölüme mahkûm edilenleri saymıyoruz bile. Hele mültecilerin yaşam şartları tam bir facia. En fazla da çocuklarımıza yanıyoruz. Bu savunmasız ve masum yavrular, her türlü kötülüğe alet edilmektedir. Çok sayıda çocuğumuza sahip çıkamadığımızdan dolayı, Batılılar tarafından Hıristiyanlaştırıldılar. Organ mafyası vb. gibi kirli işler yapanlar için en ucuz sermaye Müslüman çocuklarıdır. Ey sorumsuz idareciler, yarın Allah'ın huzurunda bunun hesabını nasıl vereceksiniz?