Bil ki, günahların kalplere zararı zehirin bedenlere zararı gibidir.
Bilinmesi gereken bir husus da mâsiyetlerin zarar verdiği, zararının da zehirlerin bedenlere zararı gibi olduğu hususudur. Dünya ve ahiretteki her türlü şer ve hastalığın sebebi günah ve mâsiyetlerden başka nedir ki?
Ebeveynimiz Adem ile Havva’yı lezzet, nimet, güzellik ve mutluluk yurdundan çıkarıp, acılar, hüzünler ve musibetler diyarına götüren ne idi?
İblisi semâ âleminden meleklerin arasından çıkarıp uzaklaştıran ve lânetli kılan, içiyle dışıyla apayrı bir canlı yapan, şeklini son derece çirkin, iç alemini daha da çirkin ve iğrenç hâle getiren ne idi? Onun yakınlığını uzaklıkla, rahmeti lanetle, güzelliği çirkinlikle, cenneti cehennemle, imanı küfürle değiştirten ne idi?
Samimi dostluğu düşmanlık ve kinle, tesbih, takdis ve tevhid nidalarını küfür, şirk, yalan, iftira ve sövme nidalarıyla, iman elbisesini fasıklık ve isyan elbiseleriyle değiştirten ne idi?
Böylece Allah katındaki değerini bitiren, gözünden düşüren, Allah’ın gazabını çekip kendini uçuruma sürükleyen, öfkesini kazanıp kendisini mahvettiren ne idi?
Onu her fasık ve mücrimin önderi yapan, ibadet ve tâatte önder iken kötülükte önder olmaya razı olmasına yol açan masiyetlerden başka ne idi?
Allah’ım!
Emirlerine aykırı hareket etmekten ve yasaklarını işlemekten sana sığınırım!
Suyun Nuh zamanında dağların üzerine çıkacak kadar yükselerek yeryüzündeki tüm insanları boğmasına sebep ne idi?
Kasırgayı, Âd kavmine musallat edip onları yere boş hurma kötülükleri gibi cansız halde atıp savuran; evlerini, tarlalarını, bahçelerini hayvanlarını helak eden ve kıyamete kadar insanlar için ibret yapan ne idi?
Semûd kavminin üzerine, kalpleri parçalanacak şiddette çığlık gönderilip son fertlerine kadar öldürülmelerine sebep ne idi?
Lut kavminin kasabalarının ta gökyüzüne kaldırılıp -ki melekler köpeklerinin seslerini işitmişlerdi- sonra ters çevrilip altüst edilmesine ve insanların helak edilmelerine, sonra gökyüzünden taş yağmasına, başka hiçbir millete verilmemiş türlü türlü azabın inmesine yol açan ne idi? Ki bu azaplar aynısını yapan başka milletlere de inecektir. Bunlar zalimlerden pek uzak değildir!
Şuayb’ın kavmine bir bulut gönderilip üzerlerine geldiğinde ondan ateş yağmuru yağdırılmasına neden olan şey ne idi?
Firavun ve kavminin denizde boğulmasına, sonra ruhların cehenneme gönderilmesine, bedenlerin boğulup ruhların yanmasına yol açan ne idi?
Karun’u, onun evini, malını ve aile efradını yerin dibine ne geçirdi?
Nuh’tan sonra nice nesilleri çeşit çeşit azaplarla helak eden, tamamen yok eden şey ne idi?
Yasin Sûresinde geçenlerin korkunç bir çığlıkla son ferdine kadar yok edilmelerine yol açan ne idi?
İsrailoğullarına güçlü kuvvetli kulların gönderilmesine, bunların evlerin aralarına girip onları araştırarak erkekleri öldürmelerine, kadınları ve çocukları esir almalarına, evleri yıkıp malları gasp etmelerine yol açan, sonra bunların üzerine ikinci kez zalimlerin gönderilmesine, onların da yok ettiklerini yok edip ele geçirdiklerini mahvetmelerine sebep olan ne idi?
İsrailoğulları üzerine türlü türlü cezalar, bazen öldürülme, esir alınma ve yurtlarının harap edilmesi, bazen krallarının zulmüne maruz kalma, bazen maymunlara ve domuzlara dönüştürülme gibi cezaların gönderilmesine, son defa Allah’ın yeminle “Elbette tâ kıyamet gününe kadar onlara azabın en kötüsünü yapacak kimseler gönderilecektir” demesine yol açan şey ne idi?
Ahmed b. Hanbel Müsned’de Ümmü Seleme’den (r.a.) şöyle rivayet etmiştir:
Rasûlullah: “Ümmetimde günahlar yaygınlaştığında Allah onların tümünü katından bir azapla azaplandırır” buyurdu.
Ben: “Ya Rasûlullah O gün, aralarında salih insanlar olmayacak mı?” dedim.
“Evet” buyurdu.
“Peki onlara ne yapılacak?” dedim.
“Diğer insanların başına gelen onların da başına gelecek, sonra Allah’ın bağışlamasına ve rızasına kavuşacaklar” buyurdu.
Hasan-ı Basrî’nin mürsel olarak rivayet ettiği hadiste Rasûlullah şöyle buyurmuştur:
“Bu ümmet, âlimleri zalim yöneticileri desteklemediği, salihleri günahkârları övüp temize çıkarmadığı sürece Allah’ın koruması altında olur. Onlar böyle yaparlarsa Allah (c.c.) desteğini onlardan çeker. Sonra onlara zorba ve zalimlerini musallat eder. Bunlar ümmete azabın en kötüsünü tattırırlar. Allah sonra onlara yoksulluk ve fakirlik damgası vurur.”
Müsned’de, Sevban’ın rivayetiyle zikredilen hadiste Rasûlullah şöyle buyurmuştur:
” Hakikaten kişi yaptığı günahtan dolayı kaderinde belirlenmiş rızıktan bile mahrum bırakılır.”
İbn Ebiddünya şöyle zikrediyor:
Enes b. Mâlik, adamın biriyle Aişe’nin yanına gitti.
Adam ona: “Bize depremden bahset” dedi.
Aişe (r.a.): “İnsanlar zinayı helâl saydıkları, içki içtikleri ve fütursuzca çalgı çaldıkları vakit Yüce Allah bundan rahatsız olur ve yeryüzüne “Onları sars” diye emreder. Tevbe edip bunları terk ederlerse ne âlâ. Yoksa yeri üzerlerine yıkar!” dedi.
Adam: “Ey mü’minlerin anası! onlara azap olarak mı?” dedi.
Aişe (r.a.): “Bilakis, mü’minler için nasihat ve rahmet, kâfirler için ceza, azap ve kızgınlık olarak” dedi.
Enes (r.a.) der ki: “Rasûlullah’ın vefatından sonra, bu kadar sevindiğim başka bir hadis işitmedim.”
İbn Ebiddünya mürsel senedle şöyle rivayet eder:
Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) zamanında yer sarsıldı. O elini yere koydu ve:
“Dur, henüz vaktin gelmedi” dedi.
Sonra sahabilere dönerek:
“Rabbiniz sizi azarlayıp uyarıyor, hissenize düşen nasihatinizi alın” dedi.
Sonra Hz. Ömer (r.a.) döneminde bir deprem daha oldu. Ömer:
“Ey insanlar! bu deprem mutlaka türettiğiniz bir takım bidatlerden dolayıdır. Canımı elinde tutan Allah’a yemin ederim ki, bir daha deprem olursa kesinlikle sizinle, birlikte oturmam” dedi.
Ömer b. Abdülaziz vilayetlere şu mektubu gönderdi:
“Bu sarsıntı Allah’ın kullarına bir uyarısıdır. Vilayetlere filan ayın filan gününde çıkmalarını ve Allah’a yakarmalarını emrettim. Yanında bir şey bulunan onu sadaka olarak versin. Zira yüce Allah “Şüphesiz arınan ve Allah’ın adını anıp namaz kılan kurtulmuştur.” (A’lâ, 14, 15) buyurmuştur.
Âdem’in dediğini deyin:
“Adem ile Havva dedi ki: Rabbimiz! Nefsimize zulmettik. Bizi bağışlamaz, bize merhamet etmezsen gerçekten zarara uğrayanlardan oluruz” (A’râf, 23)
Nuh’un söylediğini söyleyin
“Beni bağışlamaz, bana merhamet etmezsen ziyana uğrayanlardan olurum” (Hûd, 47)
Yûnus’un dediğini deyin:
“Senden başka ibadete layık ilâh yoktur. Seni tüm noksanlıklardan tenzih ederim. Ben zalimlerden oldum.” (Enbiya, 87)
“Hilye” de, İbn Abbas’tan şöyle rivayet edilmiştir:
“Ey günah işleyen!
Bir günah işledikten sonra onun kötü sonucundan ve cezasından korkmaksızın güven içinde ikinci kez yapman günah işlemenden daha büyük bir cürümdür.
Günah işlerken sağında ve solunda bulunan meleklerden utanmaman günahından daha büyük bir cürümdür.
Allah’ın günahından dolayı sana ne yapacağını bilmediğin halde gülmen, yaptığın günahtan daha büyük bir cürümdür.
Günahı işleyebilmeye güç yetirdiğinden dolayı sevincin daha büyük bir günahtır.
Günahı kaçırıp işleyemediğinde üzülmen, onu işlemenden daha büyük bir suçtur.
Günah işlerken kapının örtüsünü açan rüzgardan korkman ve Allah’ın sana bakışından kalbinin titremeyişi daha büyük bir günahtır.
Yazıklar olsun sana! Eyyûb’un günahı ne idi de Allah ona hastalık verdi ve malını elinden aldı, biliyor musun?
Bir zavallı, zalimi engellemesi için ondan yardım istemişti de, o yardım etmemiş o zalimi zulmünden men’etmemişdi. Allah da ona belâ ve musibet vermişti…”