Türkiye'de gündem her zaman olduğu gibi bugünlerde de çok yoğun. 2019 yılı için kaleme aldığımız bu ilk köşe yazımızda yoğun gündemden önemli gördüğümüz bazı başlıkları kısa kısa ele alacağız. Faydalı olması dileğiyle…
Mukaddesatımıza hakaretler
Son günlerde kimi karanlık odakların mümessilleri tarafından kaleme alınan bazı yazılarda İslam Peygamberine yönelik hakaret ve aşağılayıcı ifadeler kullanılmaktadır. Bu saldırı ve hakaretlerle toplum arasında kaotik bir ortamın oluşması hedeflenmektedir. Bu ortamın oluşmasına imkân vermemek için söz konusu hakaretlerde bulunanlar hakkında bir an evvel “Halkı kin ve düşmanlığa sevk etme” suçundan adli işlemler başlatılmalıdır. Bu konuda en önemli görev, ülkenin yöneticilerine düşmektedir. Hükümet, İslam Peygamberine hakaret eden çukur zihniyete karşı sessizliğini bozup tepki vermelidir. Bu, bir bütün olarak Türkiye Müslümanlarının beklentileri arasındadır. Hiç kimsenin düşünce ve ifade özgürlüğünü bahane ederek İslam'ın aziz Peygamberine hakaret etmeye, dil uzatmaya hakkı yoktur. Sevgili Peygamberimize ve yüce İslam'ın mukaddesatlarına yapılan saldırı ve hakaretlere karşı Müslüman toplumumuzun sessiz ve tepkisiz kalmasını hiç kimse beklememelidir. Zira İslam'ın mukaddesatı, Müslümanlar için vazgeçilmezdir. Elbette, yüreklerinde Allah ve Peygamber aşkı bulunan iman ehli müminler İslami değerlere yapılan hakaretlere karşı sessiz kalmayacak ve yasal çerçevede tepki göstermeye devam edeceklerdir.
Siyer sınavı
Peygamber Sevdalıları Vakfı her yıl sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav)'in hayatının toplum tarafından daha iyi tanınması, bilinmesi ve bilinenlerin hayatta tatbiki hedefiyle düzenlediği “Onu Oku Onu Yaşa” temalı Siyer Sınavı bu sene de 17 Şubat 2019'da yapılacak. Takip edebildiğimiz kadarıyla bu sene de katılım yoğun bir şekilde oluyor. Toplumun her kesiminden Sevgili Peygamberimizin hayatının öğrenilmesiyle ilgili olarak düzenlenen bir çalışmaya yoğun ilgi gösterilmesi önemli ve takdir edilmesi gereken bir durumdur. Bugün yaşanılan sıkıntılarımızın çözüm yolu, Sevgili Peygamberimizin hayatını layığıyla öğrenmek ve o öğrendiklerimizi hayatımızda tatbik etmektir. Eğer Sevgili Peygamberimizi hakkıyla tanımış olsaydık, nebevi mesaja hakkıyla kulak verebilseydik bugün bu kadar sıkıntıları yaşar mıydık? Eğer Âlem-i İslam sevgili Peygamberimizin yön veren düsturlarının gereğini hakkıyla yerine getirebilseydi, İslam düşmanı küresel güçler bugün bu kadar rahatça zulüm ve katliam yapabilirler miydi? Maalesef Müslüman âlemi dünyevileştikçe, mal ve makam peşinde koştukça, nebevi mesajdan uzaklaştı. İşte bugün sevgili Peygamberimizle ilgili yapılan çalışma ve sınavlar tüm Müslümanların nebevi mesajla buluşup hayatını İslami nizama göre sürdürebilmesi içindir. O yüzden yapılan bu sınavlara şuur sahibi tüm Müslümanların ciddi manada katılım göstermesi ve destek vermesi gerekmektedir.
Ekonomik sıkıntılar
Türkiye'de işsizlik oranları tek haneli rakama bir türlü düşmedi. Türkiye geneli işsizlik oranları yüzde 11'lerde iken, bu oran Doğu ve Güneydoğu'da ise biraz daha yüksek. İşsiz olanların yaş ortalamasına bakıldığında genç işsiz sayısının çok fazla olduğu görülecektir. Bu oranlar toplumun ekonomik açıdan hangi seviyede olduğunu göstermesi bakımından önemlidir. Ne yazık ki toplum artan ihtiyaçlardan dolayı ciddi ekonomik sıkıntılar yaşamaktadır. Toplumun refahı ve gelir dağılımdaki eşitsizliğin ortadan kalkması için mevcut ekonomik sorunların çözüme kavuşması elzemdir. Bunun için de atılması gereken en önemli adım inancımıza ve kültürümüze aykırı olan faize dayalı ekonomik sistemden vazgeçmektir. Küresel baronları zenginleştirirken, emekçi ve üreticileri ise fakirleştiren faize dayalı ekonomi modelinden vazgeçmeden toplumda eşitliği ve refahı sağlamak mümkün değildir. Çözüm, devlet kurumlarındaki israf, rüşvet ve yolsuzlukla etkin bir şekilde mücadele etmekle birlikte faizsiz ve inancımıza uygun üretime dayalı bir ekonomi modeline geçilmesidir.
İslam Dünyası'nın geleceği
Emperyalist güçler, İslam coğrafyası üzerinde emellerine ulaşmak için yıllardır planlar peşindedirler. Suriye, Irak, Yemen, Filistin, Afganistan, Mısır, Arakan, Doğu Türkistan başta olmak üzere birçok İslam beldesinde Müslümanlar zalimlerin zulmüne maruz kalmaktadırlar. Bir bütün olarak Âlem-i İslam'ın, yaşanılan zulüm ve katliamların sona ermesi için bir inisiyatif alması gerekmektedir. Yapılması gereken ümmetin vahdetinin sağlanabilmesidir. Bunun için de Müslümanların aralarındaki ihtilaf ve anlaşmazlıkları bir kenara bırakıp kardeş olduklarının bilincine varmaları ve emperyalizmin şeytani oyununu bozacak bir irade ortaya koymaları gerekmektedir. İslam dünyasının özüne dönüp birlik ve beraberlik içinde hareket ettiği gün, zalimlerin hükümranlığının son bulduğu günler olacaktır.