Gündemimiz hızlı değişiyor, yoğun ve karışık. Bu “hız, yoğunluk ve karışıklığı” takip etmek bile profesyonellik ister. Belki de birileri böyle olsun istiyor.
İlahlığa, ağalığa soyunan birileri; yani Batı; yani “bir kişiye on, on kişiye bir pul” diyenler! Çık çıkabilirsen.
Günlük gündemimize bakalım.
Suriye görüşmeleri; buna paralel olarak Astana, Cenevre görüşmeleri var. Cenevre'de tanıdığımız bir Esed, diğeri Muhalifler. Görüşmede sadece ağzı olduğu için konuşan tekmil 45 ülke.
Masadaki Büyükler, aslında savaşın uzamasından yana. Çünkü; hem “Kurtuluş Savaşı(!) diyebilecekleri bir savaş adında” anlaşamadılar hem de “heykelini dikebilecekleri bir Kurtarıcı(?)” bulamadılar.
Esasen; “zor şartlarda, eski bir gemiye binip, düşman gemilerini aşıp, azgın dalgalarla boğuşarak limana(!) çıkarabilecekleri bir kahramana” da henüz karar verememişler! Bunlar, dile kolay, öyle sandığımız gibi kolay(!) işler değil.
Gündem devam ediyor. 50 devlet; asker ve istihbaratıyla Ortadoğu'ya çöreklenmiş. 5+1 ülkelerinin her birinin ayrı ayrı hesabı ve oluşturmaya çalıştığı bir gündemi var.
Kimine göre terör, kimine göre müttefik olan nice örgüt. Sayı, cins, çap ve markalarını bile bilmiyoruz. Görülen lüzum üzere kurulur ve şarj olabiliyorlar. İhaleli cinayet işledikçe Batı'da masumlaşıyorlar.
“Hamas, İhvan, Cemaat-i İslami, Nahda..” gibi yerliler, Hakk'ı temsil eden cemaatler ise yargısız infaz olabiliyorlar. Yasal seçimlere girmek; bununla da kalmayarak “seçimleri kazanmak” en büyük suçları.
Beyazların G-20 Zirvesi; daha beyazların, yani bembeyaz G-7'lerin zirvesi gündemde.
Bu vesileyle, Avrupa'daki protestocu gruplar da gündemde. Dünya sermayesinin % 80'ini kontrol eden azınlık vampirleri kınıyorlar. Yani bizimkiler; “insanlığın ortak aklının ve onurunun savunucuları.” Habeşistan ve Necaşi olabilecek adreslerimiz ama zihinler karıştırılmış.
Kıbrıs Görüşmeleri ve Rumların her zamanki gibi masadan kaçışları...
Katar direnirken, Arap Birliği'nin; “söz, davranış, gündem ve kararları;” Haçlıya rahmet, tam bir rezalet!
Şeyhimler hemi sinirli, hemi de elleri çok ağır! Kodu mu oturturlar hafazanallah! Hem “Sisi gibi bir “demokrat” da yanlarında!
*Bir de “diğer” ya da “ötekilerin” oluşturduğu gündemler var. Emperyalistler, korsanlar, eli kanlılar, vicdan-sızlar ve daha nice “-sız” ve “-sizler” kusura baksalar da diyelim.
Göç, savaşlar, hastalık ve açlıktan kırılan insanlar; gündemin sıradan konuları.
Bizleri, “Ensar” bilip sığınan Suriyeli bacımız; yavrusuyla evinden kaçırılıp dağa(!) kaldırılıyor ve hayvanca muamele, tecavüz ve linçle şehid ediliyor. Ve namaz kılıyoruz, zekat veriyoruz ve “mümin kardeşleriz” diyebiliyoruz.
Ümmetin etkinlerinin israil'le eşit dozda algıladığı Kürtler de gündemde. Barzani; 25 Eylül'de referanduma gitme kararında. Ümmetin “red, inkar, ve tehditleri;” Haçlıya, “durumdan vazife çıkarma; kurtarıcı melek(!) rolüne girme şansı” veriyor.
Kürt Sorunu Gündemi; “Şu Fırat'ın Suyu gibi akar; serindir/ Oy oy!”
Darbe ve terör suçlusu olarak tutuklanan FETO yargısının; “FETO ve ayrımcılık karşıtlığıyla bilinen HÜDAPAR kadrolarına” verdiği cezalar, temcit pilavına dönderiliyor. Bu akla ziyan cezalar; özel ilgi ve izaha muhtaç gündemlerden.
israil; hinlik ve sinsiliğinin kinini, mahir bir keskin nişancı hassasiyetiyle kusuyor. Gündemi; Bal Ayıları”yla yaşadığı balayı.
Gündeme yetişmek imkânsız, belki de gereksiz.
*En iblis birileri; “neyi, nasıl, ne zaman düşünmemiz gerektiğini” belirlemek istiyor. Bunca “şeytani ok, kir ve pus” içinde hakkı bulmak zor! Dost ve düşman karışır.
Böyle bir ortamda Saideyn ve sair ulema bi-taraf ve suskun kalmadılar.
Biri şehadete yani Zülfükar'a, diğeri ikinci Dünya Savaşının haberlerine dahi fasafisso diyerek “Kur'an'ın elmas kılıcıyla iman hakikatlerine yani Asa-yı Musa'ya” sarıldı.
Hale bakın! Haçlılar; “Gündemimizi, dost ve düşmanımızı, savaş ve barışımızı..” tayin edebiliyor.
*”Bildiklerimizi yapacağız, bilmediklerimizi Rabb'imiz öğretecektir.”
“Nesimî'ye söylemişler Yar'in ile hoş musun/Hoş olayım olmayayım O Yar benim kime ne?” Rabbimizi de verdiği derdimizi de seviyoruz. Dua ile.