Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, bir haber sitesine ek ödeme, sendikalar kanunu, toplu görüşme süreci ve hizmet sendikacılığı gibi birçok konuda açıklamalarda bulundu. Gündoğdu siteye verdiği röportajda Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen’in ek ödemeler konusundaki kararlı tutum ve mücadelenin kamu görevlileri nezdinde beklentileri yükselttiğini bunun da gayet normal olduğunu; ancak, hükümetin ve Maliye bürokrasinin yanlış tutumu bu beklentileri karşılıksız bıraktığını söyledi.
Memur-Sen olarak yoğun girişimlerimiz sürdüğünü dile getiren Gündoğdu: “Hem ek ödemeyi almak hem de öğretmene bakışı değiştirmek noktasında mutlaka başarılı olacağız. Öğretmenler bu sözleri ve bakışı hak etmiyor” dedi.
Genel Başkanımız Ahmet Gündoğdu’nun röportajının tamamı şu şekilde:
Öncelikle röportaj teklifimizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz. Malumunuz Sendika yasası ile hareketlenen süreç Toplu Sözleşme süreci ile doruk noktasına ulaştı. Tam bu dönemde üye sayılarının açıklanması Memur-Sen ‘in sürekli gündemde kalmasını sağladı.
Okurlarımızın ve kamuoyunun merak ettikleri ve soru işaretleri bulunan birkaç husus hakkında görüşlerinizi ve olayların aslını sizlere soralım istedik.
Editör: Sendikalar kanununu genel olarak nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ahmet Gündoğdu: Yeni Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu ile topluca görüşmeden toplu sözleşme düzenine geçtik. Toplu görüşme düzeninde taraflar uzlaşma sağlasa bile son söz Bakanlar Kurulu’ndaydı. Toplu sözleşme düzeninde ise uzlaşılan tüm konular Resmi Gazete’de yayınlanarak kanun hükmünü alıyor, iktidar bu hükümleri uygulamak zorunda.
Yasamız Hem Dar Hem de Yasakçı
Editör: Size bu elbise bu bedene uydu mu? Yoksa ileride mutlaka değişmesi gerekecek durumlar var mıdır?
Ahmet Gündoğdu: 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu’nu yeni haliyle de kamu görevlileri ve Memur-Sen ailesi olarak yeterli bulmuyoruz. Demokratikleşme yolunda önemli adımlar atan, ileri demokrasi hedefleri bulunan Türkiye için bu kanunun dar ve yasakçı olduğunu düşünüyoruz. Yasanın hiçbir anayasal değişiklik yapılmadan demokratikleştirilmesi kapsamında değiştirilmesi gereken yönleri bulunduğu gibi anayasa değişikliğine bağlı olarak yapılması gereken önemli değişiklikler de var.
Grev ve Siyaset Hakkı İstiyoruz
Editör: Nedir bu önemli değişiklikler?
Ahmet Gündoğdu: Öncelikle anayasa değişikliğini beklemeden örgütlenmenin önündeki engeller kaldırılmalıdır. Örneğin, TBMM, Cumhurbaşkanlığı’nda çalışan memurların sendikalı olmasının önü zaman kaybeden açılmalıdır. Ayrıca silahlı kuvvetler ve emniyet hizmetlerinde ülkemize hizmet veren sivil memurların sendikalı olması sağlanmalıdır. Örgütlenmenin önündeki bu ve benzeri engellerin kaldırılması Türkiye’ye gelişmiş demokrasi liginde sınıf atlatacaktır. Diğer taraftan acilen yapılmasını beklediğimiz yeni anayasa çerçevesinde ise memura grev hakkı verilmeli, siyaset yasağı kaldırılmalıdır.
İleri Demokrasi Sendikal Hakların Verilmesinden Geçiyor
Editör: Bu hakların verilmesi Türkiye’ye ne kazandıracak?
Ahmet Gündoğdu: Söz konusu özgürlükçü düzenlemelerin yapılması durumunda ülkemizin kazanımlarından bazıları şunlar olacak: Bir; AB Türkiye İlerleme Raporu’nun Sosyal Politika ve İstihdam faslıyla ilgili eleştiriler son bulacak, AB ile müzakerelerde Sosyal Politika ve İstihdam faslı açılıp kapatılmış olacak. İki; kamu görevlilerinin hak arama yolları daha da güçlenecek, yeni haklar kazanmalarının yolu daha da demokratikleşecek. Üç; kamu görevlilerinin siyaset hakkı elde etmeleriyle birlikte Türkiye’nin en eğitimli ve nitelikli kesimi olan kamu görevlilerinin fikir, düşünce ve ülkemizle ilgili projeleri hayata geçebilecek, siyasetin kalitesi artacak. Dört; örgütlü toplum olma noktasında Türkiye bir adam daha ileri gidecek. Kısacası, Türkiye örgütlülük, kalkınma, gelişmişlik, demokrasi ve insan hakları alanlarında yeni kazanımlar elde edecek.
Talepleri Kamu Görevlileri ve Teşkilatımızla Belirliyoruz
Editör: 2012-2013 dönemi toplu sözleşmeleri konusunda ne düşünüyorsunuz? Toplu görüşme sürecinden sonra toplu sözleşme dönemi genel olarak sizce nasıl geçti?
Ahmet Gündoğdu: Öncelikle herkes Memur-Sen’in kamu görevlilerinin toplu sözleşme hakkı alması noktasındaki öncü ve lider rolünü kabul etmelidir. Hem toplu sözleşme hakkının elde edilmesi sürecinde yapılan çalıştay ve toplantılardaki aktif rolü hem de toplu sözleşme hakkını getiren anayasa değişikliğine verdiği desteği sendikal tarih yazacak.
12 Eylül 2010 referandumunda halka sunulan anayasa değişikliği paketinin içine toplu sözleşme düzenini büyük mücadeleler sonrasında ilave ettiren ve bu anayasa değişikliğinin yüzde 58 ile kanunlaşmasında en büyük pay Memur-Sen ailesinindir. Bu tespiti yaptıktan sonra gelelim toplu sözleşme dönemine.
Memur-Sen olarak, toplu sözleşme dönemine çok iyi hazırlandık, kamu görevlilerinin talep ve beklentileri doğrultusunda teklifler ortaya koyduk ve masaya taşıdık. Tekliflerimizin kamu görevlilerinin talepleriyle örtüşmesinin tek nedeni ise talepleri doğrudan teşkilatlarımız yüz yüze kamu görevlilerine iş yerlerinde sorarak almalarıdır. Memur-Sen’in yaptığı, teşkilatlarımızın doğrudan kamu görevlilerine ulaşarak aldıkları talep ve beklentileri teknik ve hukuki zeminde yoğurmak ve olgunlaştırmak olmuştur.
Memur-Sen masada da alanlarda da kıran kırana kamu görevlilerinin yeni kazanımlar elde etmesi için mücadele etmiştir. Bir yandan masada toplu pazarlığını yürütmüş, diğer yandan masayı daha güçlü hale getirmek için alanlardan iktidara ve Kamu İşveren Kurulu’na mesajını net bir şekilde göndermiştir.
Memur-Sen’i Eleştirerek İktidarın Elini Güçlendirdiler
Editör: Peki o zaman özellikle bazı kesimlerin acımasızca memuru masada yalnız bıraktığınız ve haklarını savunmadığınız iddialarına ne diyeceksiniz?
Ahmet Gündoğdu: Rakip sendika ve konfederasyonların eleştirilerine cevap vermeye gerek görmüyorum. Masada onlarla birlikteydik, Kamu Hakem Kurulu’nda onlarla yine beraberdik. Kamuoyu gün gün süreci takip etti. Rakip konfederasyon ve sendikalar fazla ya da farklı olarak şunu yaptık diyemezler. Kuzu gibi masada oturdular, toplu sözleşme sürecinde tek yaptıkları Memur-Sen’i eleştirerek iktidarın elini güçlendirmek, kamu görevlilerinin elini zayıflatmak oldu.
Buna rağmen Memur-Sen mücadelesiyle toplu sözleşmeyle kamu görevlileri için 63 tane yeni kazanım üretti, Memur-Sen’in uzlaşmasından işçilerin 2012 yılı için aldığı yüzdelik zammın iki puan üzerinde zam çıktı. İşçi konfederasyonlarının yöneticileriyle yüz yüze geldiğimizde “Biz tek bir toplu sözleşmeyle 63 tane kazanım elde etsek işçi bizi omuzlarında taşır” diyerek kazanımlarımızın önemine dikkat çekiyorlar. Tüm bunlara rağmen üyelerimizden, kamu görevlilerinden bize yönelik gelen eleştirileri ise saygıyla karşılıyoruz.
Neticede kamu görevlileri doğru yaptığımız zaman bizleri alkışlıyor. 2010 yılında yaptığımız toplu görüşme sonrasında yapılan tüm anketlerde kamu görevlilerinin yüzde 80’i Memur-Sen’in kazanımlarına alkış tutmuş, takdirlerini iletmiştir. Şimdi de özellikle öğretmenlere, akademisyenlere ek ödeme alınamamasını eleştiriyorlar. Bu eleştirilerinde haklılar.
Biz eğitim çalışanlarına ek ödeme almak için tüm imkanları kullandık, Başbakan’ın yanlış bilgilendirilmesi, Maliye Bakanlığı’nın bütçe dengelerinin bozulacağı yönündeki gereksiz hassasiyeti yüzünden ek ödeme alamadık. Ancak, toplu sözleşme süreci bitse de, hak arama süreci bitmiş değil.
Memur-Sen olarak başta eğitim çalışanları olmak üzere ek ödeme mağduriyeti yaşayan tüm kamu görevlilerinin mağduriyetini gidermek için mücadeleye devam ediyoruz. Bu alanda kazanım üretene kadar da mücadelemiz sürecek.
Memur-Sen, bir hakkı alamayınca geri çekilen bir kuruluş değildir, hakkı kazanıma dönüştürünceye kadar mücadele eden bir anlayışa sahiptir.
Hakem Kurulu’nun Yapısı Demokratik Değil
Editör: Bir de Memur-Sen’in adayı olan akademisyen üzerinde çok spekülasyonlar yaptılar. Heyette yer alan Memur-Sen adaylarının sürece katkılarını nasıl buldunuz?
Ahmet Gündoğdu: Aslında bu noktayı çok konuşmaya gerek yok. Tarih belgeler üzerinde yazılır. Memur-Sen’in üyesi akademisyenin Konfederasyonumuzun teklif ve taleplerinin dışında hiçbir önerinin altında imzası yoktur. Kamu Hakem Kurulu’nun tutanakları ortada, Resmi Gazete ortada. Bizim üyemizin yüzdelik zamla ilgili açık ve net şerhi vardır.
Rakip konfederasyonlar içerdeki pazarlık sürecindeki konuşmalardan yola çıkarak bir bardak suda fırtına koparmak istemişler, karalama kampanyası başlatmışlardır.
Ancak, sendikal mücadeleyi zirveye taşıyan Memur-Sen’i karalamak kimsenin hakkı da değildir haddi de değildir.
Biz Kamu Görevlileri Hakem Kurulu’nun yapısının demokratik olması için yoğun mücadele verdik, ancak yasa istediğimiz gibi çıkmadı. Biz Kamu Görevlileri Hakem Kurulu Başkanı’nın Bakanlar Kurulu tarafından seçilmesi yerine Kanun’da açıkça tarif edilmesini ve tanımlanmasını istedik. Bu mücadelemizi sürdüreceğiz.
Konfederasyonlar; “senin üye bunu dedi bizim üye şunu söyledi” yerine el ele verip Kamu Görevlileri Hakem Kurulu’nun yapısının demokratikleştirilmesi için mücadele vermelidir.
Sendikacılığın Ne İşe Yaradığını Gösterdik
Editör: ‘Sendikacılık ne işe yarıyor’ şeklinde sorular soruluyor ne diyeceksiniz? Memur-Sen’in Türkiye ve kamu görevlilerine katkıları nelerdir?
Ahmet Gündoğdu: Memur-Sen’in sistemin demokratikleşmesinden özgürlüklerin genişlemesine, kamu görevlilerin ekonomik, sosyal ve özlük haklarının iyileştirilmesinden kamuda hizmet kalitesinin artmasına kadar geniş bir alanda katkı var. Detayına girmeyeceğim; Memur-Sen darbe, muhtıra ve post modern darbelerin bir daha olmaması için verilen mücadelede en ön saflarda yer aldı.
Başta 12 Eylül 2010 referandumu olmak üzere ülkemizin ve milletimizin önünü açan anayasa ve yasa değişikliklerinde önemli rolü ve katkısı oldu. Toplu sözleşme hakkının anayasal hak olmasında büyük en büyük emeğe sahip. Türkiye’nin vizyonunu küresel liderliğe göre yeniden şekillendirecek sivil ve demokratik yeni anayasa çalışmalarına bilimsel destek sağladı. Üniversitelerde başörtüsü yasağının kaldırılması, adaletsiz kat sayı ayıbının son bulması, Kur’an öğretiminin önündeki yaş engellerinin tarih olmasında Konfederasyonumuzun kararlı tutumu ve mücadelesinin etkisi ve katkısı olduğu açık.
Kısacası Memur-Sen’in milletimizin ve kamu görevlilerinin geleceğinin önüne döşenen her türlü yasak mayınlarının temizlenmesinde rolü ve katkısı inkar edilemez bir gerçek. Bunun yanında kamu görevlilerinin yeni ekonomik ve sosyal haklar kazanmasında da öncü rol üstlendi. Konut Edindirme Fonu ile Zorunlu Tasarruf Fonu’nun tasfiyesi ve fondaki paraların hak sahiplerine dağıtılmasından kamu görevlilerine bankalar tarafından promosyon verilmesi, 205 bin sözleşmelinin kadroya geçirilmesinden 4-C’lilerin özlük haklarında iyileştirme yapılması bunlardan bazıları.
Bu temel kazanımlar yanında sözleşmelerine bağlı olarak sözleşmeli personelden tahsil edilen damga vergisinin kaldırılması, hastalığa dayalı izin süresinin arttırılması, bakmakla yükümlü olunan aile fertlerine hastalık halinde ücretli refakat izni imkânı getirilmesi, sözleşmeli personele de aile yardımı ödenmeye başlaması, sendika üyesi kamu görevlilerine üç ayda bir ödenmek üzere toplu sözleşme ikramiyesi verilmesi, sağlık çalışanlarına ek ödemeye ilişkin aylık mahsuplaşmanı imkanı verilmesi, engellilere ve hamilelere gece nöbeti ve gece vardiyası görevi verilmemesi, 4/B ve 4/C’li personele iş sonu tazminatı ödenmesi, darbe ürünü ve anti demokratik uyarma ve kınama cezalarına karşı yargıya başvuru yapılabilmesinin önünün açılması Konfederasyon ve sendikalarımızın birlikte ürettiği 127 kazanımdan sadece bir kaçı.
Sadece bu kazanımlar bakıldığında Memur-Sen’in ülkemize, milletimize ve kamu görevlilerine yönelik 127’nin üzerinde önemli kazanımlar ürettiği görülecektir.
Ek Ödemenin Peşini Bırakmadık
Editör: Özellikle öğretmenlere ek ödeme konusunda Eğitim-Bir-Sen’in önceki açıklamaları dolayısı ile çok eleştirildiniz. Hükümetin genelde memur zammı, özelde öğretmenlere ek ödeme konusundaki tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ahmet Gündoğdu: Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen’in ek ödemeler konusundaki kararlı tutumu ve mücadelesi kamu görevlileri nezdinde beklentileri yükseltti. Bu gayet normal. Ancak, hükümetin ve Maliye bürokrasinin yanlış tutumu bu beklentileri eleştiriye döndürdü.
Biz Memur-Sen olarak tabandan gelecek eleştiriyi saygıyla ve anlayışla karşılıyoruz. Ek ödemeyi almış olsaydık, alkışlanacaktık, taktir edilecektik. Bu ne kadar doğru ise eleştiri de o kadar hak ve doğrudur. Neticede dernekçilik ve vakıfçılık değil sendikacılık yapıyoruz.
Bu eleştirilerin yüzde 30’u ek ödemenin alınamamasından, yüzde 70’i Başbakan’ın yanlış bilgiye dayanan öğretmenlerle ilgili sarf ettiği sözler ile Maliye Bakanı’nın memurlara, Milli Eğitim Bakanı’nın da öğretmenlere yönelik olumsuz bakışından kaynaklanmaktadır.
Memur-Sen olarak yoğun girişimlerimiz sürüyor. Hem ek ödemeyi almak hem de öğretmene bakışı değiştirmek noktasında mutlaka başarılı olacağız. Öğretmenler bu sözleri ve bakışı hak etmiyor. Onlar bu ülkenin ve geleceğinin garantisidir. Çocuklarımızı gözü kapalı emanet ettiğimiz öğretmenlerimiz. Ne kadar değer versek, saygı göstersek, imkânlar sağlasak azdır.
Hedef 11’de 11 ve Yeni Kazanımlar
Editör: Son olarak 11 hizmet kolunun 10 ‘unda Memur-Sen artık yetkili sendika oldu. Bu sonuçlar bir sonra ki toplu sözleşme sürecinin daha hassas geçeceğini ve daha fazla eleştirileceğinizi şimdiden gösteriyor. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
Ahmet Gündoğdu: Malum, sendikaların üye sayıları 10 Ağustos 2012 tarihli Resmi Gazete’de yayınlandı. Yayınlanan istatistiklere göre, Memur-Sen liderliğini pekiştirdi, güçlendirdi. Sizin de soruda altını çizdiğiniz gibi 11 hizmet kolunun 10’unda yetkiyi aldık. Bu yıl üç sendikamız ilk kez yetkiyi alırken geçmiş yıllarda yetkiyi alan 7 sendikamız ise rakipleriyle aralarını açtılar, sendikacılık ve sivil toplum kulvarında adeta tek başlarına yarışıyorlar. Resmi Gazete’de yayınlanan istatistiklere göre, Memur-Sen 650 bin 328 üye sayısıyla ikinci konfederasyona 231 bin 337, üçüncü konfederasyona ise 410 bin 24 üye fark attı.
Memur-Sen’e bağlı sendikalarda yetkili sendika sayısının 7’den 10’a çıktığı da Resmi Gazete’de yayınlanan sonuçlarla tescil edilmiş oldu. Eğitim Bir-Sen, Sağlık-Sen, Diyanet-Sen, Toç-Bir-Sen, Bem-Bir-Sen, Enerji Bir-Sen ve Bayındır Memur-Sen’den sonra bu yıl da Büro Memur-Sen, Ulaştırma Memur-Sen ve Birlik Haber-Sen yetkili sendikalar oldu. Kültür Memur-Sen ise yetkili olma olma yolunda önemli bir mesafe aldı ve üye sayısını 3 bin 761’e çıkararak yetkili sendika ile arasındaki üye farkını 274’e indirdi.
MEMUR-SEN’E BAĞLI SENDİKALARIN ÜYE SAYILARI Resmi Gazete’de yayınlanan üye sayılarına göre, Memur-Sen’e bağlı sendikaların üye sayıları şu şekilde:
Eğitim Bir-Sen:………………..231 bin 472
Sağlık-Sen:………………………173 bin 718
Diyanet-Sen:…………………..60 bin 346
Bem-Bir-Sen:…………………..53 bin 171
Büro Memur-Sen:…………….45 bin 884
Toç-Bir-Sen:…………………….33 bin 645
Enerji Bir-Sen:…………………16 bin 375
Birlik Haber-Sen:…………….12 bin 231
Bayındır Memur-Sen:………10 bin 547
Ulaştırma Memur-Sen:…….9 bin 178
Kültür Memur-Sen:………….3 bin 761
TOPLAM: 650 bin 328
Elbette bu muhteşem tablo Memur-Sen genel başkanından yönetim kurulu üyelerine, sendika genel başkanlarından şube başkanlarına, il temsilciliklerimizden ilçe temsilcilerimize, işyeri temsilcilerimizden üyelerimize daha büyük sorumluluklar yüklüyor.
Memur-Sen ailesi eleştirilerden korkan, çekinen bir teşkilat değildir. Aksine yapıcı eleştirilerden, önerilerden yararlanmasını bilen güçlü bir yapıdır. Milletimizden, kamu görevlilerinden ve üyelerimizden aldığımız güç ve destekle doğru yerde durmaya, doğru zamanda hareket etmeye ve kamu görevlilerinin lehine olacak icraatlar yapmaya devam edeceğiz.
2014-2015 Dönemi İçin Yeni Kazanımlar Üreteceğiz
Editör: 2014-2015 toplu sözleşmeleri için ne düşünüyorsunuz?
Ahmet Gündoğdu: 2014-2015 toplu sözleşmeleri 2013 yılının Ağustos ayında yapılacak. İnşallah toplu sözleşme masasına 11’de 11 yaparak ve 750 binin üzerinde bir üye sayısıyla oturacağız. Tüm hazırlıklarımızı şimdiden yapıyoruz. Bu süreçte Kamu Görevlileri Hakem Kurulu’nun daha işlevsel hale gelmesi, yapısının demokratikleşmesi için hem parlamento hem de yürütme nezdinde girişimlerde bulunacağız.
Memur-Sen olarak kararlı ve mücadeleci bir anlayışla 2014-2015 toplu sözleşme dönemi için de yep yeni kazanımlar üreteceğiz.
Samsun’dan Myanmar’a Hizmet Sendikacılığı Yapıyoruz
Editör: Sendikacılığın ücret sendikacılığından kurtulması için ilerleyen dönemlerdeki hedefleriniz nelerdir?
Ahmet Gündoğdu: Büyük Memur-Sen ailesi, hiçbir zaman sendikacılığı tek başına ücret mücadelesi olarak görmedi, bundan sonra da görmeyecek. Biz Filistin halkının sesini alanlardan yükseltirken, Doğu Türkistanlı kardeşlerimizi kucaklarken, Pakistanlı sel ve depremzede kardeşlerimize el uzatırken, Somalili ve Myanmarlı ihtiyaç sahiplerinin yardımına koşarken, Van depreminde, Samsun sel felaketinde zarar görenlere imkanlar ölçüsünde yardım ederken sendikacılığın ücret sendikacılığı ile sınırlandırılamayacağını, insanlığa, milletimize, kamu görevlilerine her alanda hizmet etme aracı olduğunu gösterdik, ispatladık.
İnşallah yakın dönemde gençlerin her türlü sorunlarıyla ilgilenerek, hem nitelikli hem de medeniyet değerlerine bağlı gençler yetiştirerek sendikacılığa yeni boyut ve anlamlar kazandıracağız.
Son olarak şunu söyleyebilirim büyük Memur-Sen ailesi gerek tek tek gerekse ortak bir akılla her saniyesini, her kuruşunu ve tüm tecrübesini insanlığın ve milletimizin hizmetine sunmaya devam edecek.
Haber Kaynağı: www.kamudanhaber.com