Belirli bir yaştan sonra daha yüksek olasılıkla kadınlarda görülen kemik erimesini tetikleyen diğer faktörlerin, hareketsiz yaşam, kötü beslenme, sigara ve alkol kullanımı olarak belirtildi.
Kemik erimesi bir diğer adıyla osteoporoz, kemik dokusunun mikro mimarisindeki bozulma ve kemik kitlesinde azalma nedeniyle kemik kırılganlığında artma ile sonuçlanan bir hastalık olduğu ifade edilirken, Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Dr. Mustafa Ünal, hastalığı "Daha basit bir ifadeyle kemiklerimizin mineral yoğunluğu azaldığı için, sertliklerinin ve dayanıklılığının azalıp, kalitesinin bozulması sonucu daha zayıf ve kırılabilir bir hale gelmesidir." şeklinde tarif etti.
Osteoporozda kemiğin darbelere olan karşı direncinin azaldığını belirten Ünal, "Yani basit düşme ve çarpmalarla bile kırıklar meydana gelebilir. Önemli bir halk sağlığı problemidir. Tüm dünyada ve ülkemizde 60-70 yaşından sonra kadınların üçte biri ile üçte ikisinde osteoporoz hastalığı vardır. Dünya nüfusu giderek yaşlanmaktadır. Buna bağlı olarak da osteoproz ve kırık görülme oranı giderek artmadır." dedi.
Kırıktan önce teşhis edilebilir
Osteoporozun bir kırık oluşuncaya kadar sessiz bir hastalık olarak nitelendiren Ünal, "Hiçbir belirti veya bulgu vermez. Kırıklar, minimal travmalarla veya bazen travmasız oluşur, özellikle yaşlılarda sıktır. Osteoporoz, kırıklar oluşmadan da tanısı konabilen, gerekli önlemlerle ve tedavilerle, kırıkların yaratacağı sağlık sorunlarının önlenebildiği bir hastalıktır." diye ifade etti.
"Kafein kalsiyumun emilimini azaltır"
"Tüm kadın ve erkekler osteoporoz, riskli açısından değerlendirilmelidir." diyen Ünal, şunları kaydetti: "Risk faktörleri ne kadar fazlaysa kırık riski de o denli yüksek olacaktır. 50 yaş üzerinde olmak, kadın olmak, erken yaşta menopoza girmek, erkekte erkeklik hormonu olan testosteronun eksikliği, kalsiyum ve vitamin D'den eksik beslenmek, hareketsiz yaşam sürmek, sigara, alkol veya kafein tüketmek, daha önceden bazı hastalıkları geçirmiş olmak (astım, tip 1 diyabet, romatoid artirt, zehirli guatr, vb.) diğer risk faktörleri arasında sayılabilir. Kafein; kalsiyum emilimini azaltır ve idrarla kalsiyum atılımını artırır. Kafein tüketiminin artışı kırık riskini artırır."
Beslenme ve egzersiz, önleyici etkiye sahip
Öncelikle yeterli kalsiyum ve vitamin D alınması, egzersiz yapılması, sigara ve alkolden uzak durulması gerektiğinin altını çizen Ünal, "Bu önleyici genel tedavinin yanı sıra osteoporoz tespit edilen hastalarda uzun süreli kullandığımız ilaçlar vardır. Bu ilaçlar haftada bir gün kullanıldığı gibi ayda bir veya yılda bir kere kullanılan ilaçlar şeklindedir. Bu tedavilere yine kalsiyum ve vitamin D eklenir. Ayrıca yaşlı kişilerde düşmenin engellenmesi olası kırık gelişimini azaltır." dedi.
Egzersizin kırık ve düşme riskini azalttığını ifade eden Ünal, şunları söyledi: "Kalp damar sağlığına katkısı yanında çeviklik, kuvvet, duruş, ve denge becerilerini geliştirir. Kemik yoğunluğunu olumlu yönde artırır. Yürüme, jogging, merdiven çıkma, tenis, vb. önerilmektedir. Bu egzersizlerin herhangi birinin haftada 3-4 gün olmak üzere 30-60 dakikalık sürelerde yapılması önerilmektedir. Yüzme, kemik kütlesini artırmaz ancak kas gücünü artırması nedeniyle faydalı olabilmektedir. Ancak, bu hastalar kalp damar hastalıkları yönünden değerlendirildikten sonra kendilerine en uygun olabilecek egzersiz yapma yönünden teşvik edilmelidirler."
Direkt güneş ışığına ihtiyaç var
Güneşlenmenin osteoporoz tedavisinde ve osteoporozdan korunmada önemli olduğunu belirten Ünal, şunları dile getirdi: "Vitamin D, yüzde 10-20 gıdalarla alınırken önemli bir kısmı yani yüzde 80-90'ı güneşten gelen ultraviyole ışınlarının etkisi ile ciltte sentezlenir. Bu sentez için cilde direkt güneş ışığı gelmelidir. El yüz gibi açık bölgelerin 20-30 dakika güneşe maruz kalması, yeterli vitamin D sentezlenmesine yardımcı olur. Burada önemli bir nokta faktör 15 ve üzeri güneş koruyucu kremleri güneş ışığının deriye ulaşmasını engeller. Cam ve tül arkasından güneşlenmek de aynı şekilde vitamin D sentezini engeller."
Yedikleriniz kemiklerinizi etkiler
Dengeli beslenmenin genel sağlık üzerine olduğu kadar, kemik sağlığı üzerine de son derece önemli olduğuna işaret eden Ünal, "Süt ve süt ürünleri, et, yumurta, kuru baklagiller, taze sebze ve meyve, ekmek ve tahıl grubu olmak üzere dört besin grubundan kişinin ihtiyacına göre uygun miktarlarda tüketilmesi gerekir. Kemiklerimizin yüzde 90'ınını kalsiyum ve fosfor oluşturur. Ayrıca bu iki mineral dışında protein, magnezyum, çinko, demir, florid ve başta vitamin D olmak üzere bazı vitaminler de normal kemik sağlığı açısından son derece önemli besin öğeleridir." diye belirtti.
Kalsiyumdan zengin beslenmek gerektiğini ifade eden Ünal, kalsiyumdan zengin gıdalar arasında süt ürünleri (süt, peynir, yoğurt), brokoli, yeşil yapraklı sebzeler, kurutulmuş meyveler, fındık, çekirdek ve bakliyat gibi besin maddeleri bulunduğunu, erişkin bir insanda günde 1000-1200 miligram kalsiyum alınmasını tavsiye etti.
Ünal, şu tavsiyeleri sıraladı:
"Tuzu azaltmak gerekir.
Güneş ışığından daha fazla faydalanmaya çalışmak, günde 700-800 IU vitamin D almak gerekir.
Et ve et ürünleri gibi proteinden zengin gıdaları gereğinden fazla yememek gerekir.
Kafein içeren kahve, kola, çikolata gibi gıdalar fazla tüketilmemelidir.
Sigara ve alkolden uzak durmak gerekir."
İLKHA