Dilsizliğin, çaresizce suskunluğun ne anlama geldiğini hiç kimse bu camiadan daha iyi bilemez.
Uzun bir zaman kendisini ifade edemediği için ne büyük bedeller ödediğini hatırlamaya çalışalım.
Gözünüzün önüne şöyle bir fotoğraf getirin; Eliniz kolunuz bağlı, ağzınıza bant çekilmiş duruyorsunuz, bir kişi de sizi insanlara gösteriyor, güya sizi onlara tanıtıyor fakat siz hiç bir şey söyleyemiyorsunuz, hiç itiraz edemiyorsunuz.
Yani sizi birileri tanımlıyor, sizin hakkınızda istediği her şeyi söylüyor, dinleyen herkes sizi o şekilde kabul ediyor.
Bunun ne kadar büyük bir zulüm ve çarpıklık olduğunu düşünebiliyor musunuz?
Allah Teâlâ'nın insanoğluna verdiği en büyük nimetlerden birisi de beyan, lisan, yani kendisini başkalarına ifade edebilme imkânını vermiş olmasıdır.
Elhamdülillah sonradan da olsa Rabbim bu camiaya kendisini ifade edebilme fırsatını, meramını anlatabilme imkânları lutfeylemiştir. Eğer bugün haftalık bir gazetemiz, bir televizyon kanalımız, radyolarımız, dergilerimiz, kısacası dilimiz olmasaydı bundan iki sene önce şöyle bir haber duymuş olacaktınız:
“Diyarbakır'da barış gösterileri yapmakta olan halkın üzerine bir binanın üçüncü katının balkonundan tuğla atan Yasin Börü isimli bir genç bu esnada başı dönerek aşağıya düşerek ölmüştür”
Yıllarca bundan daha büyük yalan ve iftiralara maruz kalmadık mı? Bundan daha vicdansızca ithamlara maruz kalınmadı mı?
Hatta bundan dolayı binlerce kardeşimiz şu anda zindanlarda değil mi? Binlerce kardeşimiz yerinden yurdundan göçüp gitmemiş midir?
Yine bu iftiralardan dolayı bizlere bulaştırılmaya çalışılan kötü imajdan kurtulmak için uğraşıp durmuyor muyuz?
Birileri medya diyor, biz ise beyan diyoruz, lisan diyoruz, kendimizi ifade etme diyoruz, meramımızı aktarma diyoruz.
Bu konuda yeni bir adım atmak için, günlük bir gazete için yollara düştük, kardeşlerimizin arasına daldık.
Elhamdülillah herkeste bir heyecan gördük, zaten yıllardan beri bunu beklediklerini biliyorduk, bu gecikmeli kararımıza sevinmeyen bir tek kişi görmedik.
Günlük bir gazete çıkarmak demek hep birlikte sahaya inmek demektir, hayatın bütün alanlarında biz de varız demektir. Her gün için söyleyecek sözümüz, dayatılan böylesi bir hayat tarzına itirazımız var demektir.
Günlük bir gazete aynı zamanda medyanın bütün kollarına eleman yetiştirmek demektir. Sinemacı yetiştirmek, film yapımcısı, hikâyeci, romancı, araştırmacı, tartışmacı yetiştirmek, senarist yetiştirmek demektir.
Eğer dikkat etmişseniz medya dünyasında bildiğimiz ne kadar meşhur kişi varsa büyük bir kısmı gazetecilikten gelmedir. Sadece medya değil siyaset dünyasının önemli bir kısmı gazetelerden gelmedir.
Geç kaldığımız bir dünyaya inşallah 1 Kasım günü adım atma kararını almış bulunuyoruz. Özellikle ilk altı ay için resmen seferberlik ilan ediyoruz. İstisnasız herkes bu seferberlik kapsamındadır. Teknik detay bilgilerini ilgili kardeşlerimiz sizlere sunacaktır. Dualarınızı bekliyoruz.