Dünyada birçok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de tuz tüketiminin fazla olduğuna dikkat çeken Batman İl Halk Sağlığı Müdürü Dr. Vecheddin Acar, '21-27 Mart Dünya Tuza Dikkat Haftası' münasebetiyle yazılı bir açıklama yaparak, günlük tuz tüketiminin 5 gramdan az olması gerektiğini ifade etti.
Acar, Dünya Sağlık Örgütü’nün, yüksek tansiyon, kalp hastalıkları, böbrek hastalıkları başta olmak üzere şişmanlık, şeker hastalığı ve bazı kanser türlerinden korunmak ve kemik sağlığını korumak amacıyla tüketilmesi gereken tuz miktarının günde 5 gram (bir tepeleme çay kaşığı veya 1 silme tatlı kaşığı) olarak önerdiğini söyledi.
Bu miktarının ise yemeklere tuz eklenmeden doğal olarak günlük tüketilen yiyecek ve içeceklerle sağlandığını hatırlatan Acar, "Fazla tuz tüketiminin sağlık üzerine olumsuz etkilerine yönelik kamuda farkındalık oluşturulması ve bilgilendirme yapılması, aşırı tuz tüketiminin azaltılması amacıyla dünyada olduğu gibi ülkemizde de 'Tuza Dikkat Haftası' etkinlikleri yapılmaktadır. Daha önceki yıllara göre toplumda aşırı tuzun sağlığa etkileri konusunda farkındalığın biraz daha arttığı, farklı sektörlerde işbirliklerinin gerçekleştiği, yine de tükettiğimiz tuzun fazla olduğu vurgulanmış, özellikle farkında olmadan gıdalarla aldığımız gizli tuza dikkat etmemiz gerektiği belirtilmiş ve daha az tuzlu olan gıdaları tercih etmemiz önerilmiştir." dedi.
Dünyada birçok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de tuz tüketiminin fazla olduğuna dikkat çeken Acar, bölgelere göre farklılık görülmekle birlikte günlük tüketimin genel olarak önerilenin 2,5-3,5 katı kadar olduğunu ve günlük tuz tüketiminin 5 gramdan az olması gerektiğini belirtti.
Acar, daha az tuz tüketiminin sağlanması için Sağlık Bakanlığı Türkiye Beslenme Rehberi tarafından yapılan önerileri şöyle sıraladı:
"-Tuz tüketimi azaltılmalıdır. Günlük olarak 5 gramı (1 tepeleme çay kaşığı veya1 silme tatlı kaşığı) geçmemeli ve iyotlu tuz kullanılmalıdır.
-Besin sanayisinde kullanılan ve genellikle ambalajlı besinlerin tüketimine dikkat edilmelidir.
-Yemek hazırlama, pişirme ve tüketim sırasında ilave edilen tuz miktarı azaltılmalıdır. Hatta besinlerin bileşiminde sodyum bulunması nedeniyle hazırlama ve pişirme sırasında mümkünse tuz eklenmemelidir.
-Sofrada yemeklere tuz ilavesi yapılmamalı ve sofradan tuzluk kaldırılmalıdır.
-Hazır soslar (soya sosu, ketçap sos, barbekü sos, tartar sos, salsa sos, hardal, makarna sosu gibi), atıştırmalık ürünler (cips, tahıl bazlı bar, meyve bazlı bar, ekstrüde ürünler, patlamış mısır gibi), tuzlanmış kuruyemişler (fındık, fıstık, ceviz, badem, leblebi, kavurga, kabak ve ayçiçeği çekirdeği, her türlü çekirdek içi vb.), turşu ve salamura (siyah ve yeşil zeytin, sebze turşuları), balık konserveleri, tuzlanmış, tütsülenmiş ve/veya salamura edilmiş et ve balık ürünleri ile aromalı/aromasız, doğal/doğal olmayan mineralli içecekler yüksek miktarda tuz içermeleri nedeniyle az tüketilmelidir.
-Geleneksel olarak evlerde hazırlanan turşu, salça, tarhana, kurut, yaprak salamurası vb. yiyeceklerin tuz içeriği fazladır. Bu nedenle daha az tüketilmeli ve hazırlarken yüksek miktarda tuz kullanımından kaçınılmalıdır.
-Salamura ürünlerin tuz içeriğinin azaltılması için suda yıkama ve bekletme gibi işlemler uygulanabilir.
-Satın alınan işlenmiş ürünlerin etiket bilgisi mutlaka okunmalı, tuzsuz ya da tuzu azaltılmış ürünler tercih edilmelidir.
-Ambalajlı tüketime sunulan gıdaların içeriği etiket bilgisinden okunmalı ve benzer gıdalarda tuz ve tuz yerine geçen maddelerin miktarları daha düşük olanlar tercih edilmelidir.
-Ev dışı beslenmede yemeklerin ve besinlerin içindeki tuz miktarı öğrenilerek mümkünse az tuzlu veya tuzsuz hazırlanması istenmelidir.
-Tuz yerine doğal lezzet arttırıcılar (soğan, sarımsak, baharatlar, limon, sirke, biber vb.) kullanılmalıdır.
-Tuz tüketiminin azaltılması konusunda bir süre ısrarlı davranıldığında, kişinin tuzu azaltılmış beslenme biçimine alışabileceği unutulmamalıdır." (İLKHA)