Peygamber Sevdalıları Vakfı Şanlıurfa Koordinatörlüğü tarafından düzenlenen ve konuşmacı olarak Eğitimci-Yazar Emin Güneş’in katıldığı "Siyer Mektebi" programları devam ediyor.
Şair Nabi Konferans Salonu'nda düzenlenen programda bu hafta; Müslümanların Habeşistan’a hicreti, Kureyşlilerin muhacirlerin peşine düşmesi, Necaşi’nin Müslümanlarla görüşmesi, muhacirlerin Mekke’ye dönüşü, boykot yılları ile çağrımızdaki muhaceret ve boykotlara değinildi. Güneş, geçmişteki Müslümanların yaşadığı muhaceret ve boykotların gününüzde de aynen devam ettiğine dikkat çekti.
Program, Abdüssamed Ergün tarafından okunan Kur'an-ı Kerim ile başladı. Programda daha sonra Şanlıurfa Vahdet İlahi Grubu tarafından ilahi ve marşlar seslendirildi.
Programa konuşmacı olarak katılan Güneş, Mekke’de müşriklerin her gün biraz daha artan şiddet ve eziyetlerinin ardından Peygamber Efendimizin emriyle sahabelerin Habeşistan’a hicret ettiğine dikkat çekti.
Günümüzde de Müslümanların çeşitli sebeplerden dolayı hicret ettiğine dikkat çeken Güneş, “Çağımızda halen muhacir olan Müslümanlar var. Bunların acılarının ve dramlarının üzerinde durmak lazım… Çok büyük bir kısmımızın yakından bildiği, tanıdığı hatta içimizde bile bu dramları yaşamış olanlar var. Ben daha önce izah etmiştim; bir hareketin istikameti, doğruluğu ancak böyle test edilir. Eğer bir hareket; hangi devirde olursa olsun, düşmanın hakaretine, işkencesine, muhaceretine, boykotuna maruz kalıyorsa; o hareket doğrudur, istikamet üzeredir. Bu yüzyılda çocuğu dünyaya gelmeden muhacir olup, çocuğu büyüyüp, gelin olduğu halde çocuğunu görmemiş babalar var. Halen o muhacereti yaşayanlar var. Öyle ki, kimisi uzak diyarlara gitti, kimisi kendi ülkesinde çocuklarından ayrı, kendini gizlemek suretiyle muhaceret yaşadı. Daha dramatik olanlarını söyleyeyim. Bu gününün zalimleri o kadar gaddar davrandılar ki, zindandaki Yusufilere muhaceret yaşattılar. Yani adam zindanda belli bir süre yatacaktı, onu ailesinden uzaklaştırmak için uzak diyarlara sürgün ve muhacir ettiler. Bu dava ve hareket diğer Yusufilerin hicretinden de faydalandı.” ifadelerini kullandı.
Hicret’in sünnetullah olduğuna ve hikmetlerine vurgu yapan Güneş, “Bir bölgedeki İslami hareket diğer yerlerde tanınmıyor ve bilinmiyorken iken; Yusufilerini, ziyarete giden aileler, gittikleri yerin çarşısında, camisinde oranın halkı ile tanıştılar. Onlar sordular, ‘Siz buranın insanına benzemiyorsunuz, şiveniz, diliniz ayrı, kılık kıyafetiniz farklı, siz kimsiniz? Necisiniz?’ tanışmalar ve kaynaşmalar vesilesiyle dava ülke sathına kadar yayıldı elhamdülillah.” diye konuştu.
“Birkaç aile bir eve sığındı, günlerce çocuklar açlıktan feryat figan ettiler”
Müslümanların sırf inançlarından dolayı en yakınları tarafından boykota maruz kaldığına değinen Güneş, günümüzde de Müslümanların çeşitli boykotlara maruz kaldığını söyledi. Güneş, “Günümüzde, çağımızda da bu boykot çok şiddetli bir şekilde uygulandı. Bunu yaşadık daha ağır koşullarda yaşayanlar var. Bu süreç içerisinde Müslümanlara uygulanan boykotun içinde, ulaşım araçlarına bile bindirmediler, değirmenler unlarını öğütmedi, köyde imamlar şehre gidip maaşlarını alamadılar. Birkaç aile bir eve sığındı, günlerce çocuklar açlıktan feryat figan ettiler. Bunların da zengin olanları vardı. Kendi bulundukları ilin, ilçenin şöhret sahibi, varlık sahibi insanları; mağazalarını, dükkânlarını kapattılar, ticaret yapamadılar, iflasa gittiler, bütün varlıklarını bu uğurda kaybettiler. Bunların boykotu o kadar acımasızdı ki; bir çuval şeker fiyatına bir kilo şeker alamıyorlardı.” diye konuştu.
“Yardım götürenlerin yolları kesildi, acımasızca şehit edildiler”
Günümüzdeki Müslümanlara uygulanan boykotun şiddetine değinen Güneş, “Bu dönemin müşrikleri o kadar terör ve tehdit estirdiler ki; insanlar böyle bir malı 50 katı fiyatına almaya ve satmaya cesaret edemiyorlardı. Daha çok uzak değil 6- 8 Ekim olaylarında hastaları ve yaralıları bile kabul etmeye korkuyorlardı. Böylesine çok acımasız bir boykot vardı. Yine burada boykot altında aç ve perişan olan insanlara başka yerlerden yardım götürenlerin yolları kesildi, acımasızca şehit edildi. Yine sahabeler boykot altındaki arkadaşlarına bir eşeğin sırtında bir çuval un yükleyip gönderdikleri gibi burada da karanlıkta, geceleyin evlerin avlularına bir çuval un, buğday, bulgur ve pirinç bırakanlar oldu. Kimse açıktan yardım etmeye cesaret edemiyordu. Yani aynı boykot bu şekilde bu dönemin Müslümanlarına da en ağır bir biçimde uygulandı. Bunların da kızlarını boşalttılar, almadılar, vermediler ve çok daha dramatik olaylar yaşandı. Bu boykotun gözcülüğünü yapanlar ailenin içinden insanlardı, düşman ile işbirliği yapan insanlar vardı, böylesine acımasız bir boykot yaşandı.
İLKHA