İnsanoğlu, hayatı boyunca mutluluğun peşinden koşar durur. Mutluluğu uzaklarda arar. Hâlbuki mutluluk çoğu kere onun hemen yanı başındadır. Komşularımız, ailemizden sonra yüzlerini en çok gördüğümüz ve iletişim kurduğumuz kimselerdir. İnsan toplum hâlinde yaşayarak hayatını ikame eder. Komşularımızla birtakım ilişkilerimizin olması kaçınılmazdır. Bu sebeple onların dindar ve iyi ahlâklı kimseler olması istenir.
İslâm, komşu haklarına büyük önem vermiştir. Öyle ki İslâm, tencereden çıkan yemek kokusuyla dahi komşunun rahatsız edilmesine razı olmamıştır.
Peygamber Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurmaktadır:
“Cebrail bana, daima komşu hakkını tavsiye ederdi. Öyle ki ben, komşuları birbirine mirasçı kılacak zannetmiştim!” (Buhari, Edep, 28; Müslim, Bir, 140) Hadisi Şeriften çıkan temel düşünce, insan kendi mirasçıları olan çocuklarına, ana-babasına nasıl davranıyorsa, komşularına da öyle davranmaya çalışmalıdır.
Komşu hakkının ne olduğunu biliyor musunuz?
Senden yardım istediğinde maddi ve manevi anlamda yardımda bulunmak, hastalandığında ziyaret etmek, mutluluklarını paylaşmak ve üzüntüleriyle dertlenmek, öldüğünde cenazesine katılmak… gibi daha çok örnekler verebiliriz. Nitekim Ebu Hüreyre'nin (r.a) rivayetine göre Peygamber Efendimiz:
“–Vallahi iman etmiş olmaz. Vallahi iman etmiş olmaz. Vallahi iman etmiş olmaz!” buyurdu. Sahabeler:
“–Kim iman etmiş olmaz, ya Rasûlallah?” diye sordular. Efendimiz:
“–Yapacağı fenalıklardan komşusu emniyet içinde olmayan kimse!” buyurdu. (Buhari, Edep, 29; ) Dinimizin komşuluk ilişkilerine ne kadar fazla önem verdiğini görmekteyiz.
Müslüman, komşusuyla güzel geçinen, seven, sevilen ve etrafa güven veren insandır. Yüce Allah(cc) şöyle buyurmaktadır:
“Allah'a ibadet edin, ona hiç bir şeyi ortak koşmayın. Anaya, babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolda kalmışa, sağ ellerinizin malik olduğu kimselere iyilik edin. Allah, kendini beğenen ve daima böbürlenen kimseyi sevmez.” (Nisâ: 36)
Görüldüğü üzere, ayet bir taraftan, ibadetin Allah'a yapılması mesajını verirken diğer taraftan da bir mü'minin toplum içinde yerine getirmesi gereken öncelikli görevlerini dile getirmektedir.
Ailemizden sonra en yakın ilişki kurduğumuz insanlar, komşularımızdır. Onlar; günün her saatinde değişik nedenlerle görüştüğümüz insanlardır. Bu açıdan onları ailemizin birer üyesi olarak görmeliyiz.
İslâm, bir yandan komşulara iyi davranılması gerektiğini belirtirken, bir yandan da komşulardan gelecek olumsuzluklara, mümkün olduğunca sabredilmesi tavsiyesinde bulunmuştur.
Öncelikle kendimiz iyi ve güzel ahlaklı bir komşu olmalı, daha sonra da güzel ahlaklı ve sâlih komşular arasında oturmaya gayret etmeliyiz. Selam ve dua ile..