Bu ne veciz söz. Canı gönülden tebrik ederim. HÜDA PAR Başkan Yardımcısı Zekeriya Yapıcıoğlu’nun analiz cümlesi. Peki Niye mi?
Bu güne kadar Amerika’dan bir tek hayır gören bir İslam ülkesi veya topluluğu gördünüz mü? ABD’nin girip de huzur getirdiği bir tek örnek var mı? Bilen varsa beri gelsin lütfen.
İşgalci israil’in güvenliği ve emperyal hedefleri uğruna milyonlarca Müslüman’ın ölümüne göz yumduğu ve teşvik ettiğini, yerine göre fiilen gerçekleştirdiğini bilmeyen var mı?
Mazlum halklarımızı hunharca katleden, desteğini çekse 15 günde devrilecek olan İslam Coğrafyalarının kral ve diktatörlerini koruyup kolladığını inkar edecek kadar cesur olan var mı acep?
Irak, Suriye, Afganistan, Yemen, Libya, Tunus, Sudan, Cezayir ve diğer coğrafyalarımızda devam eden iç savaşların baş mimarı olduğu hususunda şüphesi olan var mı? Fiilen girdiği Afganistan, Suriye ve Irak’ta katlettiği sivil sayısının çetelesini tutan var mı; sayısını bilen var mı?
Mısır’da ilk defa seçimle başa gelen Mursi’ye darbeyi planlayıp kuklalarına yaptırdığı hususunda bir itirazı olan var mı?
Ha keza ABD’nin 15 Temmuz Darbe Girişimi’nin planlayıcısı, azmettiricisi ve alenen destekleyicisi olduğu en yetkin ağızdan defalarca duymayacak kadar sağır olan var mı? Darbenin baş aktörü F.Gülen’i halen ülkesinde koruyup kolladığını bilmem söylememe gerek var mı?
Yine 12 Eylül Darbesi’ni “Kendi Çocukları”na yaptırmadı mı?
On yıllarca örgüte silahı ve her türlü lojistik desteği İncirlik’i de kullanarak sağlamadı mı? Müttefikliğinize ve bas bas bağırmanıza rağmen bir orduyu donatacak büyüklükte on bin tır dolusu silahı PYD’ye, sınırın hemen öte yakasından yine size el sallayarak götürdüğü gerçeği hangi dost/müttefik angajmanı ile izah edilebilir. Daha birkaç gün önce de birkaç tır daha geçmedi mi? “Örgüt İttifakı”nı “NATO Müttefikliği”ne değişmedi mi?
Hadi Kıbrıs Harekatı’nı, ambargoyu unuttuk diyelim. Son zamanlarda, başta işgalci israil olmak üzere it ve eşekleri eliyle Akdeniz’i bize zindana çevirmeye çalışan yine bu dost ve müttefik Amerika değil mi?
Gezi’yi sonuna kadar desteklediklerini de mi unutturuyorsunuz. Çuval geçirmeyi, banka müdürünü hapsetmeyi, bakana yasak koymayı, gece yarısı ekonomik devalüasyon Tweetini, seçime ve sonuçlarına direk ve dolaylı müdahale etmesini saymıyorum bile.
Şimdi soruyoruz size; bir ülkenin, zalim, hain, katil ve güvenilmez olması için daha ne yapması lazım. Bu ayı ile aynı yatağa girilemeyeceğini, aynı yolda yürünemeyeceğini anlamak için daha kaç pençe yemek, kaç kol ve bacak kaptırmak lazım.
ABD ile Suriye’de ortak “Güvenli Bölge” oluşturulacakmış. Bizatihi güvensizliğin müsebbibi o değil mi? Ne olursunuz aklımızla alay etmeyiniz. Hangi ortaklığınız hayır getirdi ki bu ortaklığınız hayır getirsin. Yetmezmiş gibi kamuoyunu 15 km-30 km polemiği ve sözde kavgası üzerinden iknâya ve tatmin etmeye çalışıyorsunuz.
Zaten anlaşma yapılmış, adamlar en üst düzeyde askeri yetkililer ile alan çalışması yaptılar bile. Plan program da hazır. Belki çok gereksiz ayrıntılar henüz netleşmemiştir o kadar. Güvenli bölge 30 km olsa ne yazar 15 km olsa ne yazar. Peh! peh! peh! ABD ile ortak devriye gezeceklermiş! Münbiç’te nasıl kandırıldıklarını bakan söylüyor.
Zaten PYD(SDG) komutanı Mazlum Abdi açık açık sürece ve görüşmelere ABD üzerinden dahil olduklarını ve görüşlerinin Türk tarafına iletildiğini söylemekten imtina etmiyor.
Tabi biz devletin âli menfaatlerini nereden bileceğiz ki! Bu kadar bağırıp çağırmanın ve sınır dışı harekatlar dahil olmak üzere bunca operasyonun bizi getirdiği yer ABD’nin yanı ve himayesi idiyse ne diye bu kadar emek ve para harcadınız ki?
Eğer yanı başınızdaki akraba Kürdlerden masaya oturacak ve konuşacak dost ve müttefik edinememişseniz bu sizin sorununuz. ABD’ye kızmayın. Ama ABD ile de iş de tutmayın lütfen. Kürdler de kullanılıyorlar biliyoruz. Ama onların size göre en az on fazla gerekçesi vardır.
Bu, bal gibi PYD’ye (Kürdler değil) statü kazandırmanın ilk adımıdır. Tamam! ABD’ye rağmen hiçbir şey yapamayız deyin anlayalım! Dört parçadaki Kürdler üzerinde etkisi çokça olacak bir statü, PKK’nin tarihinin en büyük kazanımı olacak ve Barzani’yi de bertaraf etmeye yeltenecek kadar güçlenecektir.
Dervişe sormuşlar “Padişah ile aran nasıl?” Demiş ki “Nasıl olsun. Hep onun dediği oluyor.”