Güzel Ahlak Zulmedenlerde Alerji Yapar

Hasan YILMAZ

Eğitim öğretim sürecinde bilgi edinme formları, otobiyografi uygulamaları, sınıf danışman öğretmenlerin belirlenip ilgilenme süreçleri, veli toplantıları, öğrenci ziyaretleri, okul veli öğrenci ilişkileri ve bunun gibi nice çalışmalar...

 Bu etkinliklere bakıldığında sorunların çözülmesi gerektiğini düşünürüz. Fakat herşey düşündüğümüz gibi olmuyor. Neden? Diye düşündüğümüzde insanın olduğu yerde sorun kaçınılmaz oluyor. Merak edip Sorunun kaynağına indiğimizde insanın varlığı tarih boyunca başka varlıkları hep rahatsız etmiştir. Yani İnsanın kendi özelliklerinin farkına varıp şerefli bir şekilde yaşama isteği ve pratiği kendi türünden olup şer için çalışanları hep rahatsız etmiştir.

 Hatırlayalım: Kainatın Efendisi (a.s) yaşadığı toplumunda en güzel şekilde yaşayan ve örnek olan bir şahsiyetti. Yakınında yaşayanlar ona en güzel vasıfları atfetmişlerdi. Fakat insanlar kendi vasıflarında bulunması gereken adaleti, erdemi, vicdanı yaşamadıkları için güzel ahlakı tamamlamaya gelen bu vazifeyle görevlendirilen Efendimiz (a.s) bu konuda kendilerini uyarınca durum değişmeye başladı.

Niçin durum değişti?

Çünkü uyarı ciddiyet arz ediyordu. Yanlışlar söylenmekle kalmıyor doğru olanın yapılması gerektiğini, yapılmaması halinde göğün ve yerin herşeyin yaratıcısı bir olan Allah tarafından hoş karşılanamayacağı vurgusu yapılıyordu. Bu anlayışın basit bir anlayış olmayacağını söyleyebiliriz. Ortaçağda da bilimsel anlamda bazı hakikatlere rastlamak mümkün. Doğrular söylenince insanlar çeşitli hareketlere maruz kalmış, kimisi canından olmuştu.

Bu anlayıştan yola çıkarsak geçmişteki uygulamalara bakıldığında uygulamalar  daha çok fiziksel içerikliydi. Günümüzde ise düşünürlerden protogaras:'' İnsan her şeyin ölçüsüdür; ‘'Yani her insan farklı bakar, farklı düşünür bunu da kendinden bir hak görüp saygı duyulmasını ister. Bu anlayışı adaletsizlik üzerinden yorumlayanlar, içi dolu kavramlar üzerinden sistematik zulümlerini devam ettirmekte.

 Bunun yansımasını en çok eğitimde görüyoruz nasıl diye düşündüğümüzde: Başarı ve başarısızlık kavramları üzerinden örnekleyebiliriz. Öğrencilerin başarısızlık nedenlerine baktığımızda sürekli kendi kültürünü bir küçümseme kendi tarihinden habersizlik, başarıyı hep dışarda arayan, yabancı düşünürlerin izahlarının hep doğru kabul edildiği bir anlayış. Ve bu düşüncenin de her zaman kendilerini yanılttığını, hayallerini suya düşürdüğünü söyleyebiliriz. Oysa ki başarının anahtarı açık ve net. Yani başarı kendi tarihimizde, kendi örnek şahsiyetlerimizde ve Onların yaşamlarının referans alınmasında. Değer sahibi bir insanın aklı selim insanların bu örnekler üzerinde kısa tefekkür etmesi yeterli olacaktır.

Nedir bu örnekler?

‘'Amellerin en hayırlısı az ve daimi olandır'' Ya da ‘'iki günü bir olan zarardadır.'' Açık ve net bir anlayış. Bu anlayışın modern psikolojide karşılığı ergo terapidir. Ergo terapi az çalışıp çok verim almak anlamına gelir. Yani çok konuşarak çok çalışarak bazı şeyler değişmiyor. Önce kendimizi tanımalı, toplumun değerlerini, yanlışlarını ve doğrularını analiz edip en uygun olan amelleri öncüllemeliyiz. Yeri geldiğinde dünyanın yuvarlak olduğunu söyleyebildiğimiz gibi ahlak olmadan eğitim ve çoğu şeyin sağlıklı  olamayacağı mesajını verebilmeliyiz. Doğru haberlerimizi kısa ve öz verdiğimiz gibi.

Selam ve dua ile...

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.