Mescid-i Aksa'nın derdine giriftar olmak o kadar isabetli bir durum ki, bunu gözle görülür derecede fark etmek mümkündür. Büyük güç ve ittifak da herhalde Kudüs'le mümkün olacaktır.
Ümmetin uzun süre özellikle Suriye'yle ilgili duçar olduğu hal, gerçekten içler acısı bir vakıa(ydı.) Şimdi sorun çözüldü mü? derseniz, tabi ki ‘hayır!' derim. Hala despot Esad, zulüm cenderesini devam ettirmekte ve fırsat buldukça da mazlumların kanını akıtmaktan geri durmamaktadır. Ancak zalimin zulmünü devam ettirmesine olanak sağlayan ve her bir ‘taraf'ın kendini haklı gösterme adına Suriye bataklığına saplanarak içine düştüğü tefrika ve ihtilaf, bir nebze de olsa Müslümanların Kudüs'e tekrar yönelişleriyle beraber bertaraf olmuş ve dünyanın dört bir tarafında Müslümanlar bir araya gelmek suretiyle seslerini yükseltmeye başlamışlardır.
Uzun süredir ümmetin muhtaç olduğu dünyanın dört bir yanındaki o haykırışlar, başka ümitleri de beraberinde getirmektedir. Bana sorarsanız burada asıl mesele, sadece Kudüs'ün kurtarılması meselesi değildir; belki asıl mesele, daha fazlası olan ve Kudüs'ün kurtuluşunu da içine alacak o birbiriyle diyalog, omuz omuza yürüyüş ve hatta aynı platform altında çalışmalar yürütebilme becerisinin kapısını aralayabilme meselesidir.
Elin Hristiyan'ının Kudüs kapısındaki ‘dayanışma'sını öve öve bitiremeyenlerin, şöyle veya böyle kimi konularda ihtilaf içerisinde bulundukları(kabul edelim veya etmeyelim kıble ehli) insanlarla ilgili sözüm ona ve kendine göre ‘haklı çekinceler'ini bağımsız hak terazisinde nasıl tartabilir ve bunu haklılık veya yarar/fayda getiricilik adına nasıl temellendirebiliriz.
Livni gibi zalimlerin korkulu rüyası olan o birlikteliği kurmanın çıkar yollarını aramaktan başka çaremiz kalmadı. Önceki gün işgal çetesi israil eski Dışişleri Bakanı Tzipi Livni, israil medyasına yaptığı açıklamada israil'in Müslüman dünya ile bir din savaşına girmesinin eşiğinde olduğunu söyledi. Livni, israil'in, Filistinlilerle yaşadığı durumun, israil'e karşı 'tüm Müslümanları kapsayan bir olaya' dönüşmesinden sadece 'bir adım uzakta' olduğu ifadelerini kullandı. Livni bu nedenle Başbakan Benyamin Netanyahu hükümetinin kendine güvenli olmasını ve bu tarz bir senaryoya meydan vermemesini istedi.
Livni, ‘Tüm Müslümanları kapsayan bir olay' demek suretiyle, onları(Müslümanları) bir araya getirecek emarelerin olduğundan söz etmektedir. Şüpheniz olmasın ki, o da Kudüs meselesi muvacehesinde görülen hareketliliktir. Livni'nin açıklamalarıyla, bunun fark edildiğini anlamakla beraber, bu birlikteliğin önlenmesi adına fitne-fesat ve şeytanlıklara başvurabileceklerinin de işaretini almış bulunuyoruz.
Suriye savaşının bitmesinden rahatsızlık duyan işgalcilerin bu tavrı dahi, bize çok şeyi anlatmaktadır, aslında. O kargaşa ve karmaşadan maalesef bize yani İslam Ümmetine bir kâr gelmedi. Binlerce Müslüman evladı katledildi; milyonlarcası yerinden yurdundan oldu. ‘Haklı-haksızdan taraf olma' meselesi yüzünden geri kalanların neredeyse tümü, maalesef aralarındaki selam-kelamı keserek biri diğerinin yüzüne bak(a)mazken, ‘tarafların fanatikleri', daha da ileri giderek sokaklarda ‘kahrolsun!' sloganlarıyla birbirlerine beddualar eder duruma geldi.
Şimdi bütün darmadağınıklığı ortadan kaldıracak, düşmanın yüreğine korku salacak ve mukaddesatımız konusunda onları daha ‘hesap yapar' duruma getirmek suretiyle o pervasızlıklarına gem vuracak birlikteliği oluşturmanın zamanıdır.
Eğer o birlikteliği sağlayacaksa, o zaman gerçekten ve bir kez daha mukaddestir Kudüs ve mukaddestir etrafı mübarek kılınan o ilk kıblegâhımız Mescid-i Aksa!
Selam ve dua ile…