Beş yıldan bu yana çatışmalara sahne olan Halep ilk defa böylesine şiddetli hücumlarla karşı karşıya. On dokuz Eylül'den bu yana Esed rejimi ve Rus uçakları şehrin üzerine ölüm yağdırmakta.
Yeteri kadar olmasa da bundan önce uğradığı katliamlarda Halep'in az çok ağlayanı vardı, yaralarını saranları vardı, uğradığı zulmü dünyaya duyuranları vardı.
Son günlerde uğradığı zulüm ve katliamların boyutları çok daha fazla olduğu, enkazların altından sayısız çocuk cesetleri çıkarıldığı halde başta İslam âlemi olmak üzere bütün bir dünya kör ve sağır kesilmiş durumda.
İki milyon nüfusa sahip olan Halep şu anda sadece üç yüz bin kalmış. Zalimlerin hedefi geri kalanı sürüp çıkarmak. Hava saldırılarında savaşlarda kullanılması yasak olan ne kadar bomba varsa kullanılıyor.
Zalim Esed rejimi vicdansızca çocuk katliamını sürdürüyor. Fırınların önlerinde ekmek kuyruklarında sivillerin katledilmesine artık alıştık.
Son on gün içerisinde binden fazla insan katledilmiş durumda.
Ölümlerle birlikte dikkat çeken husus; şehir viraneye çevriliyor, yerle bir ediliyor. Şehrin son iki hastanesi hedefte. Halep tam bir kuşatma altında, hiç bir yardım ulaşmıyor.
Yani bugünden sonra saldırılar dursa bile kuşatmadan dolayı insanları bekleyen tek şey ölüm.
İşte tam bu esnada ümmet suskunluğa bürünmüş, küfür cephesi zaten kendisine yakışanı yapıyor.
Enteresan bir şekilde Türkiye sanki kendi eliyle kendi ağzını kapatmış, Rusya'yı bir daha kaybetmeme adına, ABD karşısında dengeyi koruma adına tam bir çaresizlik İçinde.
Birileri bunun 15 Temmuz'un karşılığı olduğunu, asıl hedefin R. T. Erdoğan olduğunu yazıp çizseler de her şeye Türkiye merkezli bakmayı o kadar isabetli bulmuyoruz.
Elbette Halep'in karşı karşıya kaldığı bu felaket Türkiye ve iktidar için kötü bir şeydir. Fakat bu felaket Ümmetin tamamı için felakettir.
Biz yine Halep'in öksüzlüğüne, kimsesizliğine dönelim.
Maalesef Türkiye'deki İslami kesim bir konuda iktidar konuşmadan konuşmadığı için onlar da Halep'i öksüz bırakmış durumdalar.
Son olarak ABD'nin Rusya'yı bu konuda uyarması Halep halkına merhametinden değil, ya Rusya'nın stratejik dengeleri bozduğundan ya da sadece laf olsun kabilindendir. Bu konuda, yani Halep'in düşürülmesine gizli bir anlaşma içerisinde olma ihtimali başta Türkiye olmak üzere Ümmet için haince bir tuzaktır.
Bizim yapabileceğimiz, gündemimizde düşürmemek, sığınmacılara kucak açmaya devam etmek, buradan onların sesi olmayı sürdürmek ve bir de dualarımızda eksik etmemek.
Çünkü Halep'in düşmesi demek güney-kuzey istikametinde ümmetin bölünüp inkıtaya uğraması, ümmetin orta yerine büyük bir çıban yerleşmesi demektir.