Hiçbir gerekçe artık sizi-bizi bu sorumluluktan kurtaramaz. Halep harap oluyor. İnsanlık her gün bombalar altında yerle yeksan oluyor.
Doğruhaber'in bir manşetinde ifade edildiği gibi siyasilerin görüşmeleri umut veriyor ancak Halep ölmeye devam ediyor.
Elin gâvuru bizim anlaşmazlık ve kaprislerimiz üzerinden fırsat kollayarak coğrafyamızda soykırım uyguluyor.
Bizim mezhepsel ve çıkar endeksli stratejilerimiz; çocuklarımızı, yaşlılarımızı, kadınlarımızı, erkeklerimizi maalesef ihya etmiyor.
Enkaz altından çıkarılan bebeler arş-ı alayı titretiyor. Dün beton yığınları arasından çıkarılmaya çalışılan 10 aylık yetim ve öksüz Hasan bebeğin çığlık ve hıçkırıkları hiç kimseye bir mazeret bırakmıyor. Zalimden yana olanın yanacağını ifade ediyor, Yüce Rabbimiz.
Bu mazlumların kanının akıtılmasını durduracak her görüşme meşrudur ve caizdir.
Hele bu görüşmeler aynı kıbleye yönelen insanlar tarafından gerçekleşecekse, bir an önce yapılması ve sonuç odaklı sıklaştırılması vaciptir, farzdır.
Bir milyona yakın insanın katledildiği Suriye'de hangi çıkarımızı elde edebildik, hangi mezhebimizin nasıl bir üstünlüğünü sağlayabildik?
Bize yaklaşık bir milyon cenaze gelmişken işgalci ABD ve Rusya'ya şu ana kadar kaç tane tabut gitti; söyler misiniz Allah Aşkına?
Bir-iki tane pilotları öldü diye neredeyse Türkiye ile de savaşıyorlardı. Bunun sonuç ve yansımaları halen de bitmiş değil. Bizim insanlarımızın hayatı niye bu kadar değersiz oluyor, söyler misiniz?
Ecnebilere, bizi, yani dindaşlarımızı, yani coğrafyamızın insanlarını öldürmeleri için bilerek veya bilmeyerek sağladığımız desteğin, insanlar yanında da Allah nezdinde de muhakkak bir suali olacaktır.
Zalimlerin paranoyasına bırakılan insanlar bizim insanlarımız. Daha önce Afganistan ve Irak'ta öne sürülen paranoyakça gerekçeler şimdi de Suriye'de tüm hızıyla devrede.
Oysaki en büyük terörist kendileri… İnsanları diri diri yakan kendileri…
Binaları yerle bir eden yine bu zalim emperyalistlerin kendileri değil midir?
Fransa, Cezayir'i işgal etme sürecinde 8 yılda 1,5 milyon, 137 yıllık işgal süresince de 5 milyon insanı katletmiştir. Yine Fransa ve ABD'nin Libya'ya dönük saldırılarında 50 binden fazla insan öldürülmüştür.
ABD Irak işgali süresince kendi halkına 400 bin insan öldü yalanını uydururken, aslında 1 milyon insanı katletmişti.
Rusya'nın Afganistan işgalindeki katliamında 1,5 milyon insan yok edildi. Bu vahşilerin Kırım cinayetlerinin faturası 110 bin insan olmuştur.
Artık yetmez mi? Bir mümin, bir delikten daha kaç sefer ısırılacaktır.
Bunların katliamlarının önüne geçmenin zamanı çoktan geçmedi mi?
Özellikle Suriye meselesinde Türkiye ve İran'ın kilit rol oynayabileceklerini herkes biliyor. Peki, geçen gün gerçekleşen Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın İran ziyaretlerine benzer ziyaretler niye sıklaştırılmıyor?
Türkiye ve İran artık bu sorunu hal edecek adımı ivedilikle atmalı ve şu işgal ayağının muhkemleştirilmesinde etkisi olanların bir muhasebe içerisinde olmalarında elzemiyet vardır.
Sağı-solu, Sunniyi-Şiiyi, ABD'yi-Rusya'yı kısacası herkesi şaşırtacak adımlar Halep için, Suriye için atılsın ki, dünya da yeni bir gücün varlığını hissetsin artık…
ABD ve Avrupa'ya karşı Türkiye'nin Rusya ile anlaşmasını anlayışla karşılayıp ‘stratejik' addedenlerin Türkiye-İran yakınlaşmalarını sorgulamaları nasıl iyi niyetle açıklanabilir?
Artık yeter! diyoruz.
Görüşün, konuşun, anlaşın, hareket edin ve şu zalimleri def edin topraklarımızdan…
Selam ve dua ile…