HÜDA PAR, kuruluşundan bu yana aslında basın üzerinden olmasa da farklı mecralarda hep dikkatleri üzerinde toplayan ve belki tahmin edilemeyen yerlerde bile konuşulan, üzerinde durulan bir parti.
HÜDA PAR, salt siyasi söylemlerle dikkatleri üzerine çeken bir parti olmaktan ziyade, halkların huzur ve refahı için icracı yönüyle de pek çok sömürge huylu mahfillerin uykularını kaçıran nevi şahsına münhasır bir hareket.
Dört bir yandan gerçekleştirilen kuşatılmışlıkla sayısal oy oranlarına adeta müdahale edilen böylesi bir partinin, siyasi ağırlığına herkesin vurgu yaptığı da bir gerçek. Dış müdahaleler, partinin sayısal yönünü etkilese de, siyasal yönünü etkilemediğini bilmeyen yok sanırım. Şuan için özellikle bölgeyle alakalı kotarılan her düşüncenin, tartışmanın ve müzâkerenin ana mihverinde bu partinin adı geçiyor.
Kuşatılmışlıktan söz ederken soyut bir söz vurgusundan ibaret olarak bunları ifade etmiyoruz tabi. Geçtiğimiz Pazar günü Ankara'da gerçekleştirilen parti kongresinde konuşan Genel Başkan Zekeriya Yapıcıoğlu, kendilerine dönük yapılan saldırıları bir bir sıraladı ve adeta ‘Böylesi bir atmosferde siyaset yapmaya çalışıyoruz' demeye getirdi.
Bir siyasi parti düşünün ki, bir seçim döneminde yüzlerce temsilciliği saldırıya uğramış, binlerce üye ve gönüllüsü şu veya bu şekilde tehdit almış, ondan fazla üyesi katledilmiş, bunların yanında ayrıca devlet kisvesi adı altında neredeyse bütün toplantı ve buluşmaları takip ve tacize uğramış, ama yine de doğru bulduğu yoldan taviz vermeyerek kendi usulüyle siyaset yapmaya devam etmiş…
Partiye duyulan bu yoğun ilgi(!) yabana atılacak türden bir ilgi olmasa gerek. Atılan her adımın yerine göre ya saldırı veya tacizle karşılık bulduğu bir partinin, çomak soktuğu çok sayıda karanlık odağın olduğunu işaret veriyor.
Peki, kurulan birçok siyasi partide olduğu gibi, asıl gaye makam, şöhret, ekonomik çıkar elde etme ve kendi şahsi emelleri icra için farklı yöntemler var iken, bu kadar sıkıntı, acı ve ızdaraba katlanmak niye? Görünen-görünmeyen bu kadar kahramanın gece gündüz uğraşı neden?
Halkların umudu olmaya başlayan HÜDA PAR'ın, her ne olursa olsun bu umudu boşa çıkarmama, Hakk'ın ve halkın yanında olmak için ne pahasına olursa olsun tavizkâr olmama gibi önemli ve bir o kadar da mukaddes bir misyon yüklendiği gözden ırak edilmemelidir. Ve asıl değerlendirme buna göre yapılmalıdır. HÜDA PAR ve onun özgün ağırlığı o zaman iyi anlaşılacaktır.
Sayın Genel Başkan Yapıcıoğlu'nun kongredeki konuşmasına bakılırsa şayet, bölgesel, ülkesel ve küresel bazda değinmedikleri ve ilgi duymadıkları konu yok neredeyse. Ümmet meselelerinin kendi meseleleri olduğunun altı çiziliyordu.
Genel başkanın şu sözleri, yüklendikleri ağır sorumluluğu bir kez daha ortaya koyuyordu: “HÜDA PAR küresel güçler ve onlara bağlı güç odaklarından icazet alma ihtiyacı hissetmeyen; ‘Bize Allah yeter' diyen bir siyasi harekettir. HÜDA PAR emrolunduğu gibi dosdoğru olan, zilleti hayatından kovmuş, haklı olmayı en büyük güç kabul eden bir kadronun adıdır. HÜDA PAR, mazlumların feryadına, imdat haykırışlarına verilmiş güçlü bir cevaptır. Adımız HÜDA PAR'dır. Doğruları söylemek, hakkı haykırmak vazifemizdir. HÜDA PAR, siyasi tarafgirlik veya dünyalık mal ve makam uğruna lafı eğip bükmeden, hakkı ayakta tutmak için aleyhinde bile olsa adil şahitlik yapar. Bütün dünya kavmiyetçilik veya mezhepçilik yapsa, biz ümmetçi duruşumuzdan taviz vermeyeceğiz. Fitne ateşine odun taşımayacağız. Bunu herkes bilsin.”
Evet, HÜDA PAR bu anlayış ve birleştirici rolüyle halkların umudu olmaya namzet bir harekettir. Bunu sekteye uğratacak tek şey, karanlık mahfillerin kotaradurdukları projeler değil, manevi hastalıklardır. Onun için emaneti omuzlayanların buna pür dikkat etmeleri gerekmektedir. Kibir, ucb(kendini beğenmişlik), ihlassızlık ve ihanet olgusu birincil düşman olarak her daim zihinlerde yer edinmelidir. İhlasla, iz'anla ve hep beraber ama bir birlerine karşı mütevazı bir edayla Allah'ın izniyle üstesinden gelinemeyecek sorun olmayacaktır. Özellikle bunun altını çizmede yarar var.
Herkesin birbirini kanla, şiddetle ve ölümle tehdit ettiği ve sonuç almaya çalıştığı bir zaman ve zeminde, umudu olduğunuz bu halkın umudunu kıracak hiçbir davranışa tevessül etmeyeceğinizi her platformda dile getirmenizde de yarar olduğunu düşünüyorum.
Bu arada, 2. Genel Olağan Kongre'de tekrar başkan seçilen Sayın Yapıcıoğlu'nu tebrik eder, bu ağır yükü taşımada sırat 'el müstakimden sapmadan hayırlı işlerde başarılar elde etmesini Cenab-ı Allah'tan(cc) niyaz ederim…
Selam ve dua ile...