Halep konusunda ortaya konulan çözüm iradesi, ümit vericidir. Bu yaklaşımın genel bir anlayışa dönüşmesi, Suriye meselesi açısından ümit verici olur. İran ve Türkiye başta olmak üzere, bölgesel aktörler, istikrarın olmadığı bir yerde, yerel halkın durumu gözetilmeden kendi çıkarlarını önceleyen politikaların, ne denli yıkıcı olduğunu ve bu ateşin kendilerini de yakmakta olduğunu artık görmelidir. Dış siyasetlerinde bu hakikati göz önünde bulundurmalıdır. Siyaset yaparken, “ya hep ya da hiç” anlayışı yerine, siyasetin gri tonlarının da yeri geldiğinde tercih edilmesi gerektiği kabul edilmelidir. Bu güne kadar Suriye'de herkes kaybetti. Ama bu sürecin devamı, bir mukadderat değildir. “Zararın neresinden dönülürse kardır”, ilkesini siyasette de uygulamak gerekir. Devlet ilişkilerinde dostluk ve düşmanlık baki değildir. Siyaseten yapılan yanlışlıklar varsa, bunların düzeltilmesi için fırsatlar değerlendirilmelidir. Ulus eksenli siyasetin İslam ümmeti zemininde yeri yoktur. Ulus eksenli siyasetin yıkıcı sonuçlarından ders çıkarılmalıdır. Bu yaklaşım, bizim bünyemize uymamaktadır. Yaşanan olumsuz yaklaşımlarda ısrar edilecek olursa, çok daha kötü bir tablo ile karşılaşacağımız bir gerçektir. Daha kötüsü ile karşılaşmamak için, mevcut politikaları revize etmeliyiz. Acilen siyasal çözüm zemininde kendi kurumlarımız aracılığı ile sorunlarımızın çözümüne yönelmeliyiz. Sorunun direkt muhataplarının yanı sıra, dolaylı muhatapları da tarafları siyasal çözüme zorlamalı, kimsenin yok sayılmadığı bir müzakere zemini inşa edilmelidir. Adaletin gözetileceği, siyasal temsiliyetin sağlanacağı; mültecilerin dönüşü sağlandıktan sonra nüfus oranında temsiliyetin esas alınacağı bir yaklaşım, çözüm yolunda iyi bir adım olabilir. Mutabakat sağlanan konular öncelenerek, diğer sorunlar da müzakere yolu ile ele alınmalıdır. Savaşın bir çözüm yolu olmadığı gerçeği, herhalde iyi niyetli herkesin kabul ettiği bir husustur. Öyle ise, silahlar susmalı ve müzakere için uygun bir zemin aranmalıdır. Silahlar susmadan diğer seçeneklerden bahsedilemez. Savaş ile bir yere varılmadığı, tam tersine yabancıların müdahalesine uygun bir zeminden başka bir faydasının olmadığını herkes görmüştür. O halde Suriye halkının menfaati gözetilerek başlatılacak bir süreçte, uzun soluklu bir müzakere neticesinde; taraflar, iyi ortaklar olarak bir çatı etrafında bir araya gelme yönünde irade ortaya koyabilirler. En azından bu seçeneği denemeye değer, diye düşünüyorum. İyi bir ortaklık mümkün değil ise, iyi bir komşuluğun hangi şartlarda mümkün olabileceği müzakere edilebilir.
Siyasal vizyon çerçevesinde denenebilecek seçenekler hala vardır. Kanaatimce hala bu seçenekleri denemeye değer. Milyonlarca insanın öldüğü, şehirlerin harabeye döndüğü, değerlerin yok olduğu, namusların talan edildiği, birlikte yaşama iradesinin ortadan kalktığı, “yetmiş yedi millet”ten ecnebinin işgalinin söz konusu olduğu, ülkenin taş devrine döndüğü bir savaşın galibi yoktur. Böyle bir zafer yerine, eksiklikleri ile beraber siyasal zeminde inşa edilmiş bir barış daha evladır.