“…eğer su bulamazsanız Tayyip(temiz) bir toprakla teyemmüm yapın”(Maide:6) buyrulur. Teyemmüm, İslam’ın en hikmetli hükümlerindendir. Bu nedenle teyemmüme sadece abdestin yerine ikame edilen bir hüküm nazarıyla bakmamak lazım. Çünkü “Namaz, dinin direğidir.” Binaenaleyh direğe ait olan bir hüküm, bütün binayı ilgilendirir.
Abdest; İslam’ın zahirî hükmü, teyemmüm ise İslam’ın batınî lezzeti ve hikmetidir. Çünkü suyun temizleyiciliği zahirde müşahede edilir. Buna mukabil teyemmümün temizleyiciliği zahirde müşahede edilmez. Bu nedenle Allah(c.c), abdest emrinde “kendinizi tathir edin-temizlenin”(Maide:6) buyururken teyemmüm hükmünde ise “Allah bununla sizi tathir etmek ister” (Maide:6) buyurur. Çünkü teyemmümün kelime anlamı bir şeyi kastetmektir. Yani abdestte vakıa, teyemmümde maksat önemlidir.
İnsanlar gök ile olan ilişkilerini kestikleri için gökten su inmeyebilir. Yani Şeriatın ahkamının uygulanmadığı haller olabilir. Bu durumda Müminlerin kirli kalmaması için Allah(c.c) onlara teyemmüm yoluyla temizlenme imkanı bahşetmiştir. Çünkü teyemmüm, göğe ait olan suyun bulunmadığı hallerde devreye girer. Su; semadandır, gökseldir. Teyemmüm ise arza aittir, yereldir. Bu nedenle Allah(c.c), teyemmümde özellikle yerin sathına vurgu yapmıştır. (Madie:6).
Teyemmüm alınacak toprağın “Tahir-temiz” olma vasfı değil, “Tayyip” vasfı zikredilmiştir. Çünkü Tahirlik vasfı ancak gökten indirilen suya aittir. (Furkan:48) Bu nedenle dünya sathı için “Tahir olma” değil, “tayyip olma” vasfı aranır. Tâhirin zıttı necis, tayyibin zıttı ise habistir. Örneğin bir insanın elbisesinde necaset varsa ve elinde bulunan su, ya sadece abdeste ya da necaseti izale etmeye yeterliyse bu suyla necasetin yıkanması eastır. Abdest yerine de teyemmüm edilir. Demek ki teyemmüm; necaseti değil, habisliği izale eder. Buna göre İslam’ın ahkamının uygulanmadığı, yani suyun olmadığı yerde Müslümanlar necaseti gideremez ama habisliği giderebilir. Çünkü habisi seçmemek bireysel bir tercihtir. Bu nedenle Allah(c.c): “habis olanı teyemmüm etmeyin-seçmeyin”(Bakara:267) buyurur. Eğer su yoksa teyemmümle yani hikmetle insanlar Allahın yoluna çağrılır. Bir toplum necasete bulaşabilir. Ama habise razı olamaz. Yine de güzel olanı ister. Buna binaen Allah(c.c): “Rabbinin yoluna insanları hikmetle çağır”(Nahl:125) buyurur. Ayrıca Peygamber(s.a.v) bu Ümmete hem kitabı hem de hikmeti öğretmiştir. (Bakara:129). Kitap; Kuran’ın ilkeleri, hikmet de onun ruhudur. Küfür, bizi sudan mahrum bırakıp bizi dünyaya mahkûm etmeye kalkışmışsa bu sefer teyemmümle habise karşı mücadele ederiz.
“Teyemmüm” ile deniz anlamındaki “yemm” kelimeleri aynı köktendir. Oysa deniz, suyla, teyemmüm ise yer ve toprakla alakalıdır. Bu demektir ki insanın maksadı ve niyeti yani teyemmümü halis ise muhakkak genişlik bulur. Su, ona kupkuru bir yol olur. Kurumuş toprakta da suyu bulur.
Allah(c.c): “Musa’nın annesine vahyettik; onu yemme(denize) at. Korkma ve üzülme. Muhakkak onu sana geri getireceğiz ve hem de onu resullerden biri yapacağız”(Kasas:7) buyurur. Musa’nın(a.s) Annesi teyemmüm yoluyla oğlunu suya bıraktı. Niyetini ve maksadını Allah için halis kıldı. Allah’ın hükmüne uymayan Firavunun şerrinden korunmak için teyemmüm etti. İşte o teyemmüm Musa’nın(a.s) ve firavunun önünde hep farklı şekilde tezahür etti. İkisi de denizle imtihan oldu. Allahın hükmüne uymayan firavun yemme-denize yem oldu. Musa’ya ise deniz kuru bir yol oldu. (Taha:77) Demek ki teyemmüm sadece abdestin yerine ikame edilen bir farz değildir. Aynı zamanda hareket fıkhına dair bir hükümdür ve çok büyük hikmete sahiptir. Zalim ve zorbalara karşı teyemmüm eden, habisten kaçınan güzel ve temiz olanı seçen muhakkak muradına erer. Eğer Musa’nın(a.s) annesi, teyemmüm etmede tereddüt etseydi firavunu devirecek olan oğlunu selamete bırakamazdı. Teyemmüm, imkanların kısıtlı olduğu şartlarda mevcut imkanlarla elden geldiğince bir şeyler yapmaya devam etmektir. Bu teyemmümün sonucunda muhakkak firavunları devirecek Musalar ortaya çıkar. Yani Müslümanların mazereti yoktur. İbadet edecekler, çalışacaklar. İslam’ın ahkâmı tatbik edilmediği için necasetle mücadele edemiyorlarsa habise karşı mücadele edecekler. Hükmü uygulayamıyorlarsa hikmeti anlatacaklar. Teyemmümle her türlü ibadet yapılabilir. Teyemmümle mutmain olmayan, teyemmümü ihmal ederek güya daha fazlasının peşinde koşan kimse cahildir, gafildir.
Hareket fıkhını ibadet fıkhıyla anlayıp uygulayanlara selam olsun.