Dün “Taş İntifadası"nın yıldönümüydü..
Filistin'in ilk intifadasının üzerinden tam otuz üç yıl geçmiş meğer..
Başta Merhûm Şeyh Ahmet Yasin olmak üzere Mübarek Aksa direnişinde emeği geçen herkesi bir kez daha rahmetle yâd ediyorum!
Kuşkusuz, direnişin en büyük üstadlarından biri de “Mühendis" lâkaplı Merhûm Yahya Ayyâş..
Geçen sene tam da bu vakitlerde vefat eden babası vesilesiyle andığımız Mühendis ve ailesine..
Altı ay sonra bu kez annesinin vefatı sebebiyle bu köşede bir nebze de olsa değinmeye çalışmıştım.
Madem, hem intifadanın, hem de Baba Ayyâş’ın vefat yıl dönümüne denk geldi..
Müsâadenizle, bazı tasarruflarla beraber, önceki yazı içeriğini tekrarlayacağım:
Hâce Aişe Ayyâş..
Sadece "Mühendis" Yahya Ayyâş'ın değil, tüm direnişçilerin annesiydi.
Defalarca tutuklanmış, evleri basılmış, malları ve eşyaları tahrip edilmiş, her türlü baskı ve tehdide maruz kalmıştı.
Takdir-i ilahi, vefatından hemen bir gün önce de Yahya'nın ilk torunu gelmişti üstelik!
Henüz üç yaşındayken babası Yahya'yı yitiren oğul Bera'nın kızı Meryem, dördüncü kuşağının başlangıcıydı Hâce'nin.
Epeydir de bekliyordu bunu.
Tam yirmi dört yıl önce bizzat kendi elleriyle defnettiği Yahya'nın, o zamandan şimdiye, taallukatının ilki olacaktı, zira.
Zaten aile boyu umutlu bir hasret yaşadılardı hep beraber.
Hâce Aişe'nin çok beklemeden ve de bekletmeden kavuştuğu Hacı Abdullatif Ayyâş da ümitli hasret ehlindendi.
Vefatından sadece birkaç gün önce oğlunun son anındaki sesini dinleyebilmişti.
Yirmi dört sene süren hasretten sonra..
Senelerdir siyonistlerin an be an peşinden koşup yok etmek istediği Yahya ile uzunca bir süreden sonra telefon yoluyla konuşmaya çalışmasının üzerinden geçen yirmi dört seneden sonra..
İçinde ukde olarak kalan, yarım kalmış telefon görüşmesinin diğer tarafındaki Yahya'nın, beş saniye sonra bombanın eşlik ettiği sesini..
Korkak siyonistler, bataryasına patlayıcı yükledikleri telefonu, bir şekilde, ulaştırarak ancak şehit edebildikleri Yahya'nın tam o anki sesini tam yirmi dört sene sonra medyalarından paylaşabilmişlerdi, zira.
Aynı hasreti yaşayan 27 yaşındaki oğul Bera da "Babamın sesini ilk kez duymanın heyecanını yaşıyorum" diyecekti.
Sonradan anlaşılacaktı ki, meğer Yahya da ebeveynine, henüz yeni doğmuş çocuğunu müjdeleyecekti!
Ne bunun haberini vermeye yetti sesi..
Ne de yeni oğluna babasının ismini verdiğini müjdelemeye..
Böyle bir hasret ender hasret işte..!
Kocası ile beraber minik Abdullatif'in ismini Yahya diye değiştirerek, kendi elleriyle defnettiği oğluna hasreti bir nebze olsun dinmişti Hâce Aişe'nin o vakit.
Yirmi dört sene sonra gelip hasreti biraz daha dindiren yeni kuşağın ilk müjdecisi Meryem'i görmeden göçtürmeyen Rabbine hamdederek..
Rabbim, Hâce Aişe ve Hacı Abdüllatif'e..
Yahya Ayyâş ve arkadaşlarına..
Ve tüm şehitlerimize rahmet eylesin!
Bizi Âhiretteki hasret ehlinden eylemesin!