Çocuktum israil Filistin'i vururdu;
Bu kavganın sebebini bilmezdim; kim haklı kim haksız onu da bilmezdim.
Ama ben Filistin'i tutardım… Filistin'i tutardım çünkü küçük çocukların kollarının taşlarla ezildiğini izler, kin ve nefretle büyürdüm.
Gençliğimde İslami camia ile tanıştım; kavganın sebebini de öğrendim.
Anlamıştım; Hayber'in intikamını alıyorlardı ve bizim Hayber'i fethedecek bir Ali'miz yoktu.
“Müslümanlar birleşecek ve Siyonistler cehenneme gönderilecek” diye hayal ederdim.
İslam dünyasının çelişkilerinden, ihtilaflarından, egolarından, hırslarından, çıkar merkezli yaklaşımlarından nerede ise hiç haberim yoktu.
Müslümanlar birleşecek, “Haydi gençler cihada diyecekler ve biz de bize düşen görevi yapacak ‘Allah'ım katından bize yardımcı gönder diyen bir halk için cihad edecektik'
Sonrasında üniversite…
Farklı gruplar, farklı bakış açıları ve tezatlar…
Hiç unutamıyorum Müslüman öğrenciler israili boykot adına afiş hazırlamış; afişte boykot edilecek israil ürünlerinin resimleri…
Afişi asmaya çalışan arkadaşın elinde kahve…
Bana “afişi asana kadar tutar mısın?” dedi. Aldım kahveyi… Afiş artık duvara asılmıştı
Üniversite kantininde genelde hangi kahvenin satıldığını bildiğim için “bu hangi kahve?” diye sordum “nescafe” demez mi!
Boykot edilecek ürünlerden biri de nescafe idi ve bizim İslamcı üniversite arkadaşımız elinde nescafe ile öğrencileri boykota çağırıyordu.
Evet, Kudüs neden kurtulamıyor sorusunun cevabı bu çelişkide… Kudüs çelişki içinde bocalayanlar tarafından kurtarılamayacak kadar mübarek bir beldedir. Oysa dünya Müslümanları olarak çelişkiler içinde debeleniyoruz.
Buyurun Musul çelişkisi… Musul'da tecavüze uğrayan, uçurum kenarından fırlatılan işkence edilen insanlar hakkında tek kelam etmeden, işkencecileri mahkum etmeden “Kudüs'e özgürlük sloganları atmanın Allah indinde karşılığı ne kadar olabilir ki!”
Musul büyük bir çelişki de Yemen'de işler sütliman mı? Yemen'de çocukların açlıktan, susuzluktan kaynaklı olarak koleradan ölmesine sağır kesilen bir vicdanın Kudüs'ün özgürlüğü için Rabbe tazarruda bulunması ne kadar sahici olur ki!
Kudüs'ü ancak saf olanlar, berrak olanlar kurtarabilir. Her iki zulmü de görenler kurtarabilir.
Ulus devletçi de, mezhepçi de, tekfirci de Kudüs konusunda hassasiyet sahibi. Bu gerçeği elbette kabul ediyorum amma velakin adaletsizliğimizden dolayı dualarımızın kabul edilmediğini anlamak için de dâhi olmaya lüzum yok.
Kudüs davasında tek saf olmak elbette mühim ama ondan daha önemli olan saf(adil şahitler) olmaktır.
Bizler meselelere bakışta çıkarcı, ikiyüzlü bakıştan kurtulmadıkça Kudüs davası maalesef sadece bir avuç aziz Filistinlinin kavgası olarak kalacaktır.
Öyle kalacaktır çünkü İmam Ali'nin ki gibi düşmanına bile adaletle muamele eden/ettirecek bir ahlakımız yok.