Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından hayvanlara yönelik "aile hekimliği" uygulamasının getirilmesiyle ilgili değerlendirmede bulunan veteriner hekimler, vatandaşların şu anki isteğinin, aile hekimliğinden ziyade sütünü nasıl değerlendireceği ve yoğurdunu nasıl satacağı konusu olduğunu belirtiyor.
Batman'da veteriner hekimlik yapan Abdulkadir Ataç, hayvanlara "aile hekimliği" uygulamasının yanında hayvan ürünlerinin nasıl değerlendirileceği konusunda da çalışma yapılması gerektiğini söyledi.
Ataç, "Hayvanların aile hekimliği işiyle ilgili geçenlerde Sayın Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba açıklama yapmıştı. Fakat detaylı bir bilgi yok. Sadece her işletmeye veteriner hekimlerin gideceği bilgisi aktarıldı. Her işletmeye gidilip, hayvanlar kayıt altına alınacak. Hayvanların küpelenmesi, aşılanması, detaylı bir şekilde kontrol edilmesi gerekir. Her mahalleye, her köye birer veteriner görevlendirilmiş ve sanırım ücret almaktalar. Ben, serbest çalışan bir veteriner olarak 35 yıllık hizmet aşamasında taşra teşkilatlarında çalıştım. Vatandaşların şu anda istediği aile hekimliğinden ziyade, sütünü nasıl değerlendirip, yoğurdunu nasıl satacağı konusudur." dedi.
"Vatandaşa saman, yem ve ilaç desteğinde bulunulması lazım"
Devletin, küçük işletmelere ve vatandaşlara destek vermesi gerektiğini anlatan Ataç, şunları söyledi:
"Şimdi arpa ve yem pahalı. Arpanın kilosu bir lira 20 kuruş ve saman 60 kuruş. Bunun yanında fenni yem fiyatı da yükseldi. Vatandaş hayvanını beslemek istiyor ama giderler çok olunca besleyemiyor, sütünü ucuz satıyor. Benim düşüncem, devletin küçük işletmelere destek vermesi, en azından inek bazında destek olması gerekiyor. Her aileye 2-3 inek vermesi, bunun yanında sütünü değerlendirebileceği bir pazar oluşturması lazım. Doğru, vatandaş hayvancılık yapıyor ama bununla beraber sütünü satacağı bir yer bulmak için kapı kapı dolaşıyor. Müşteri bulamıyor, bulsa da ucuza satıyor. Bunun yanında vatandaşa saman, yem ve ilaç desteğinde bulunulması lazım. İlaçlar da pahalı, bu sebepten dolayı vatandaş hayvanını gerektiği şekilde besleyemiyor, ilaç veremiyor, bakımını sağlayamıyor."
"Vatandaşa verilen ineklere inek demeye bin şahit gerekiyor"
Besiciler için yapılması gereken bazı hususlarla ilgili Ataç, "Şimdi 'Genç Çiftçi' projesi var. Vatandaşa 30 küçükbaş, bazılarına 6 inek veriliyor. Verilen ineklere inek demeye bin şahit gerekiyor. Vatandaş alıyor almasına ama devlet bunun karşılığında 30 bin lira hibe veriyor, sonra 3 yıl beslemek şartıyla vatandaşın oluyor. Verdiği hayvan 8 aylık, bunu 2 yıl beslemek zorunda, 2 yıl cepten yemek zorundadır. 2 yıl sonra gebe kalacak, doğum yapacak, sütünü alacak. Böylelikle bu projede bunun yerine 3'er tane sütlü inek verilip, tanesine 10 bin lira verilse hatta yavrulu inek verilse en azından sütünü değerlendirecek, hayvanını düzgün besleyecek, ilaçlarını verip aşısını yapacak. Bununla birlikte kendi ailesine katkıda bulunacak. Şu an aile hekimliğinden bahsediliyor, bu güzel bir şey ama bunun yanında tüm küçük ölçekli işletmelere destek verilmesi lazımdır. Devlet, örneğin 100 baş inek, 50 baş tosundan aşağı olmamak üzere hibe vereceğini söylüyor. Küçük çaptaki çiftçi bunu değerlendiremez. Yapılan bu uygulama ile beraber küçük ölçekli işletmeleri de kapsayacak şekilde bir düzenleme yapılsa daha faydalı olacağını düşünüyorum." ifadelerini kullandı.
İLKHA