Hayvancılığın can damarı olan yaylaların, güvenlik gerekçesiyle yasak ilan edilen bölgelere düşmesinden dolayı hayvan sahipleri zor günler yaşıyor. Hayvancılık yaparak geçimini sağlayan köylüler, özelikle yaz aylarında daha iyi verim almak için çıktıkları yaylaların yasaklı bölgeye düşmesinden dolayı büyük zarar göreceklerini belirtiyor.
Yaşanan sıkıntılar nedeniyle kara kara düşünen köylüler, bu yasağın sadece dağlık ve ormanlık alanlarıyla sınırlı olmasını istiyor. Bingöl’ün meşhur yaylalarının yasak dışında kalmasını isteyen köylüler, yaylalara çıkmamaları halinde büyük zarar göreceklerini dile getiriyor.
Konuya ilişkin İLKHA'ya açıklamalarda bulunan İncesu (Derenazik) köyü sakinlerinden Habib Karakuzu, hayvancılık ile ilgili yaşanılan sıkıntıları ve yasaklı bölge ilan edilen yerlerde bulunan yaylaların kendileri için ne kadar önemli olduğuna vurgu yaptı.
Çobanlığı severek yaptığını belirten Karakuzu, sadece kendi köylerinde 5 bine yakın hayvan bulunduğunu belirtti. Köylünün su sorunu da yaşadığını dile getiren Karakuzu, bununla beraber yaylalara gidilememesi durumunda köylünün daha çok sıkıntı yaşayacağını ifade etti.
Ayrıca çobanlıktan önceki hayatından da kesitler anlatan Karakuzu, 1994 yılında Kırkpınar yağlı güreş müsabakalarında madalya aldığını, şu an ise kaval çalarak, mevlid ve dört dilde ilahi seslendirdiğini ve 'Dengbêj'lik yaptığını söyledi.
"Hayvanlarımız için su sıkıntısı yaşıyoruz"
Hayvancılık alanında yaşadıkları sıkıntıları dile getiren Karakuzu, "İncesu köyünde oturuyorum. Güzel bir köyümüz var. Ama köy olarak su sorunu yaşıyoruz. Şu an için bir köyde gölet var. Hayvanlarımız için iki gölet suya daha ihtiyacımız var. Su sıkıntımız ortadan kalkarsa hayvancılıkta daha iyi bir verim alabiliriz. Susuz kalan hayvanlar sarılık dediğimiz bir hastalığa müptela olur ve zayıf düşer. Bu hastalığa yakalanan hayvanlardan hiçbir konuda verim alamayız. Dolayısıyla köyümüze acil iki gölet suya ihtiyacımız var.” dedi.
Sadece kendi köylerinde 3 bin küçükbaş ve 2 bin civarında büyük baş olmak üzere yaklaşık 5 bin hayvanlarının olduğunu söyleyen Karakuzu, köylerinin Bingöl genelinde hayvancılıkla en çok uğraşan köylerden biri olduğunu söyledi.
“Yaylalar hayvancılığın verimini daha da artırıyor”
Yaz aylarında hayvanlarını Solhan Şerafettin ve Karlıova Kartal yaylalarına götürdüklerini ifade eden Karakuzu, "Allah izin verirse Mayıs ayının başından itibaren yaylaya gideceğiz. Bu yıl güvenlik nedeniyle bazı bölgelerde bulunan yaylalar yasaklandı. Özelikle Karlıova Kartal yaylasının bazı yerleri yasak ilan edildi. Buralar hayvan için çok önemli yerler arasında yer alıyor. Yaylalar hayvanlar hayat kaynağıdır. Buralarda birçok çeşit ot ve soğuk sular var. Hayvanlarımız burada et alıyor. Kışın verdikleri kiloları yaylada alıyor. Burada bulunan hayvanlarımızın etinden, sütünde ve peynirinden çok çok verim alıyoruz. Yaylalara gitmesek hayvancılık ölür ve hiç bir konuda verim alamayız. Burada beslenen kuzular çifti 120 kiloya kadar ulaşıyor. Yani yaylaya giden hayvandan kazanıyoruz. Yazın yaylaya gitmeyen hayvanlar sağlıklı olmaz, devamlı hasta olur ve sağlıklı bir verim elde edilemez.” ifadelerini kullandı.
“Yaylaların hayvan sahiplerine kapatılmaması gerekir”
Hayvancılığın gelişmesi ve verimin daha iyi alınması için yaylaların hayvan sahiplerine kapatılmaması gerektiğini vurgulayan Karakuzu, bu konuda yetkililerin hayvan sahiplerine gereken yardım ve olanakları sağlaması gerektiğini belirtti.
“Köyümüzdeki su sıkıntısı yüzünden tarım arazilerini değerlendiremiyoruz”
Büyük baş hayvancılığı yapan Hasan Tekin ise köylerinde su sıkıntısın olduğunu anımsatarak, bu konuda yetkililerin kendilerine yardımcı olunmasını istedi.
Tekin, "Su sıkıntımız giderilse hayvancılık dışında başka şeyler de yapabiliriz. Mesela suyumuz bol olsa tarım arazimiz de var. Böylece buraları tarım arazisi olarak değerlendirmiş oluruz. Özelikle yaz aylarında su sıkıntımız daha kendini gösteriyor. Şu an kısmi olarak da bu mevsimde seracılık da yapmaya çalışıyoruz. Anlayacağınız hiçbir şey susuz olmuyor.” şeklinde su sıkıntısını dile getirdi. (Nihat Kanat-İLKHA)