İnsan aklının tasavvur ettiği, insan nefsinin tahayyül ettiği her şeyi yaşamanın meşru bir hak kabul edildiği bir dünyaya eviriliyoruz. Yeter ki akıl düşünmüş olsun yeter ki nefis istemiş olsun… Bu öyle bir sınır tanımazlık içinde yürüyor ki itirazın cesaret istediği ve aforoz edildiği bir “hak” ve “haklılık” evresine geçti.
Batı bütün enerji ve birikimini sömürü ve ‘nefsi tatmin’e adamış. Şeytanla girilen bu ittifak toplumda mal, akıl, nesil ve dolayısıyla can güvenliğini tamamen dumura uğratmış. Bunlara ayıp veya günah dediniz mi eyvah yandınız! Oysa sol muhalefet dindar iktidara sabah akşam veryansın ediyor.
Aralarında Türkiye’nin de olduğu 30 ülkedeki Dünya Sağlık Örgütü araştırmasına göre “Dünya'da, Kadın cinayetleri dâhil cinayetlerin %85, Tecavüzlerin %50, Şiddet Olaylarının %50, Ölümcül Trafik Kazalarının %65, Aile içi kavga ve geçimsizliklerin %70 ve sonradan görülen akıl hastalıklarının %60 oranında en etkili unsuru ya da sebebi ALKOL'dür!!! Ne yazık ki Kur’an haram dediği halde siz alkole haram diyemiyor ve mani olacak hiçbir yasal, örfi tutum geliştiremiyorsunuz. Ama Dindarlar iktidar, “ayyaş sol” muhalefet!
Erkeğin erkekle evlenmesine kadar gidebilen, cinsel kimlik tanımına bile tahammül etmeyen, nesli bozan ve Lût kavminin helâkının çok ötesine taşınan cinsel sapkınlıklara ayıp, günah demenin ve yasak koymanın; ayıp, günah ve yasak olduğu günler yaşıyoruz ama “Liboşlar” mağdur, dindarlar ise iktidar! Bir Lût(as) olsaydı helak kaçınılmaz olurdu.
Erkeğin yatak odasındaki karısıyla beraber yabancı erkeğe itirazını yasaklayan, adı bile 1453’ün intikamı gibi duran İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı yasa muktedir. Ama alkolün ürettiği kadın cinayetinin faturası iktidardaki dindarlara; neması da “mağdur, zavallı ayyaş solculara…”
Bilmem hangi istihbarata çalışan kepaze sözde bir şeyh çocuk istismarına karışıyor. Haftalarca basın yayında bütün tarikat ve cemaatler aynı suçun ortağı gösterilip “şeytanlaştırılıyor”. Oysa CHP ve HDP’de belgeli, delilli, “kadın beyanlı”, tecavüz ve taciz almış başını gidiyor doğru dürüst haber bile olamıyor. Ama sol muhalefet kızılca kıyameti koparıyor; “dindar iktidar tacizcileri koruyor” diye.
15 Temmuz direnişinin omurgasını oluşturan dindar kesimler “sakıncalı piyade” muamelesine tabi tutulurken, solcular, ulusalcılar, liberaller, laikler nimette yüzüyorlar. Ama dindarlar iktidarda! Sol muhalefet “kontrollü darbe” naraları atıyor. “Kontrolün” kime yaradığına siz karar verin gayrı.
Danimarkalı, Peygamber’e hakaret içeren karikatür yaptı diye bu ülkede milyonlar meydanları doldurup adama dünyayı dar ederken; bu gün Kâbe’ye, Kur’an’a, Peygamber’e en merkezi meydanlarımızda en aleni şekilde hakaret ettiriliyor; tık yok. Ama dindarlar iktidar. Sol muhalefet dindarlaşmaktan rahatsız!
İmar ve ihya için çalışan ve çoğu yasal engelden ötürü dernekleşen cemaat ve tarikatların, BM’nin “kitle imha silahlarına finansman sağlıyorlar” görüş ve talimatıyla kapatılıp cezalandırılmalarını öngören yasa meclisten güle oynaya geçti. Ama Batı karşıtları iktidar, Batıcılar da mağdur ve muhalif!
Faizin açık bir hırsızlık olduğunu, emekçinin alın terinin zenginin cebine kanun(suzluk) marifeti ile geçtiğini, gelişmiş ülkelerde faizin ya sıfır olduğunu ya da sıfıra yakın olduğunu bilmeyen yok. Faizin en alası bizde. Çirkin insanların çirkef işlerinden olan kumarı hoş gören bir tek Allah’ın kulu yok ama piyango devlet elinde ve tekelinde. Buna rağmen faiz haram, kumar şeytanın işi demek günah ve yasak bu memlekette. Ama dindarlar iktidar “şeytanlar” ise mağdur!
Zincir uzar gider elbet. Ve elbette iktidar olabildiğince birçok özgürlük alanını toplumun birçok katmanına açtı. Ama dindarlaşma düzensiz, özensiz, örgütsüz, kanatsız, öndersiz, bilinçsiz gerçekleşmez. Kişi kişi, ilmek ilmek dokuyarak gelişir!
Müslüman halkın on yıllardır birikmiş enerjisinin yarısını FETÖ berhava etti, kalan yarısı “iktidarda” can çekişiyor. Ya iktidar yeni bir çıkış aralar ya da Müslüman halk Keçeli’ye yeniden çay koydurtur. Bir yüz yıl daha sürse bile sabır ve sebatla enerji biriktirir.