Memur-Sen Mardin Şubesi, “Her yerde barış, her zaman birlik” temasıyla bir programı düzenledi. Mardin İl Müftülüğü Konferans salonunda yapılan programa Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın katıldı. Burada konuşan Yalçın, bölgede kazılan hendeklerin vesayet çukurları olduğunu söyledi.
17-25 Aralık hadisesinin küresel operasyon olduğunun bir kez daha ispatlandığını belirten Yalçın, “Post modern” darbeye “Dost modern” eklemek istediklerine dikkat çekti.
“Hizmet hezimete cemaat ceraate dönüştü”
Kendilerine meselenin ‘Dershane’ dediklerini aktaran Yalçın, “Ancak meselenin dershane olmadığı ilerleyen süreçlerde Diyarbakır Belediyesi’nin arka kapısından girilip pazarlık yaptıklarında ortaya çıktı. Çünkü mesele dershane değildi, mesele milletin iradesine ipotek koyma, güç zehirlenmesi yaşayan bir örgütlenmenin bu anlamda haddini aşmasıydı. Herkesin iradesini ipotek altına almaya çalışmasıydı. Biz sağduyuyla ‘Beyler! Milletin size verdiği himmetleri infakları yanlış yorumlamayın. Hizmetinizi hezimete cemaatinizi ceraate dönüştürmeyin’ diye çağrıda bulunduk. Ama gelinen noktada hizmet hezimete cemaat ceraate dönüştü. Her türlü ajan provokatörün içinde cirit attı. Akıl almaz oyunlara imza atıldı.” dedi.
“Merhamet yürekli çocuğu katlettiler”
6-8 Ekim olaylarına değinen Yalçın, “Dün beyaz Türklerden şikâyet eden beyaz Kürtlerin Kürtleri kendi arasında kategorize edip bizden olan bizden olmayan Kürdün en iyisi ölüsüdür yaklaşımıyla Yasin Börü’yü Diyarbakır’da Kurban eti dağıtan merhamet yürekli çocuğu ve onunla beraber 50 insanı katlettiler.” dedi.
“Hak verilecek hiçbir yanı yok”
Önemli bir coğrafyada ve önemli bir ilde olduğunu anımsatan Yalçın, “Yanı başımızda sokağa çıkma yasağı var. Cizre’de, Silopi’de, Nusaybin’de sokağa çıkma yasağı var. Diyarbakır Sur’da ‘nefes alma’ zorunluluğu var. Dün inkâr asimilasyon ve red politikalarından şikâyetçi olanlar, Türkleştirmek için asit kuyuları açanlara inat bugün Kürtleştirmek için hendek kazıyorlar, aralarında hiçbir fark yok. Dün JİTEM’in özel birliklerin faili meçhullerin şikâyetçisi olanlar bugün aynı ezber üzerinden gördüklerini kopyalamaya çalışıyorlar. Bunu asla kabul edilebilecek tarafı yok. Memur-Sen ailesi olarak şehir merkezlerinde hendek kazanların okul yakanların cami yakanların Hazreti Peygambere küfür edercesine billboardlara küfür afişleri asanların bölgede çocukların eğitim hakkını engelleyen ve onların kariyerini eğitim almasını yok edenlerin yanında asla olmayız. Bunun hak verilecek hiçbir yanı yok.” diye konuştu.
“Düşmanlığınızı açtığınız hendeklerin içine atın”
Medeniyet coğrafyasında kardeşlerin bir araya gelmesine ve kucaklaşmasına engel olmaya çalışanlara çağrıda bulunan Yalçın şunları söyledi; “Öfkenizi, kininizi, nefretinizi, düşmanlığınızı açtığınız hendeklerin içine atın. Yakma, yıkma stratejisine son verin ve o stratejinizi hendeğin içine gömün. Hendek açmak yerine okul açmaya, buraya gelen yüreğini koyan kendini riske atan fedakârlık yapan insanlara kucak açın. Camileri yakmayın, Kur’an’lara basmayın. Açılmış olan hendekler vesayet çukurlarıdır. Buradan bir özgürlük buradan bir gelecek tasavvuru olan varsa otursun şapkayı önüne koysun ve bir kez daha düşünsün. Buradan bir çıkış yolu yok bu bir çıkış yolu falan değil. Dünkü T.C ne kadar İslam ülkesi ise IŞİD ne kadar Müslüman ise PKK’de o kadar Kürt’tür. Tetiğe basan gençler değil yere sağlam basan gençler yetiştirmek için kamu görevlileri olarak bize düşen sorumluluğu yapmaya devam etmeliyiz. Hendek kazan değil iyi üniversite kazanan gençler hedeflemeliyiz.” (M. Salih Keskin – İLKHA)