Bu desiselerin hepsini bu camia yaşadı da ondan. Şu ana kadar Türkiye’de bütün mağduriyetlerin, bütün mazlumiyetlerin odağında olan bir camianın, başkalarına yapılan kumpaslarla alakalı “daha önce buna benzer dek ve tuzaklarla karşılaşmıştık ama kimseye dinletememiştik” demesi kadar doğal ve normal bir şey olamaz! Ve bu niye rahatsız ediyor. Yalan yanlış bilgilerle ve sahte delillerle mağdur olmuş insanların bunu dillendirmeleri kadar doğal bir şey yok sanırım. Son operasyonun yolsuzluk ayağına bir şey söylediğim yok, ancak birilerini vurmak ve bütün bir kariyerini, insanlar arasındaki itibarını yerle yeksan etmek için başvurulan yöntemlerle alakalı tabi ki söylenecek çok şey, çok örnek var.
Biz son gelişmeleri bir darbe girişimi olarak değerlendirirken başkaları da İslam Cemaati’ne mütemadiyen kurulan haince tuzakları görüp artık hiç kimseden çekinmeden ikrar etmelidir. Balyoz ve başka davalarda olduğu gibi bi tarikil evla derin kumpaslar sonucu haklarında hüküm verilen Müslümanların davaları da yeniden açılmalıdır. Elazığ İhya Der ve İstanbul merkezli İslami stk ve yazarlara yönelik yapılan operasyonlarda mahkûm edilen Müslümanların durumları aynen gözden geçirilmelidir.
Bir belediye başkanını ifadeye çağırmak veya hakkında mahkeme nezdinde dava açmak varken bunu yapmayıp gözaltına almak ne kadar eleştiriliyor ve mahkûm ediliyorsa, Batman’da halk tarafından tanınan, belli bir çevresi olan, hem sivil toplum kuruluşlarında yer almış, hem de ticari hayatta bir konumu olan birinin evine, bütün bir mahalleliye ilan etmek suretiyle bütün terörle mücadele ekipleri ve korkunç kıyafetlerle baskın yapmak, daha yaptığı kesinleşmemiş bir olay üzerine onu peşinen katil ilan etmek o kadar yanlıştır, o kadar kumpastır ve o kadar tuzaktır.
Bütün bu zalimane saldırılarla ve tuzaklarla karşı karşıya kalmış bir camia fertlerinin bunu dillendirmesi kadar normal bir şey olamaz. Çağın teknolojisi telefon zehrinden tutun da sahte e-mail ihbarları ve evlere konan belgelere kadar hangisinden dolayı bu camia mağdur edilmedi ki, dillendirmekten imtina edelim veya etsinler.
Bu camiadan insanlar Filistin için gıyabi cenaze namazı kıldırdı diye gözaltılar gördü, cezaevlerini boyladı. Başkaları “böcek”lerle dinlenirken HÜDA PAR Diyarbakır il eski Başkanı Vedat Turgut’un ifadesiyle “Bu camiaya gönül verenlerin araç içi yüksek teknolojik cihazlarla yani “öküz”lerle dinlendikleri suçüstü edildi…” Ama ne duyan oldu ne de ilgilenen…
Gündüz ortası bu camiaya gönül vermiş insanlar daha doğrusu Mümine bayanlar sokak ortasında kaçırılmaya çalışıldı ama bu kumpaslar, saldırganlıklar ve haddi aşmalarla ilgili tek bir yetkili bir açıklama yapma zahmetinde bile bulunmadı.
Değişik hile ve desiselerle hatta insanlık dışı işkencelerle cezaevlerine tıkanan Müslümanlarla ilgili bir ara bir sürgün furyası başlatıldı. Bunun emrinin hangi derinlerden geldiği bir türlü anlaşılamadı. Adalet Bakanı’nı bile aşan bu sürgünlerin kimler tarafından gerçekleştirildiği bir türlü anlaşılamadı. Ve bundan sonra da hepimizin hafızasına yazılan Rana Teyze ve diğer anne ve babaların uzak ve çileli yollar sebebiyle çocukları hasretiyle bu dünyadan irtihalleri haberlerini basından okur olmuştuk.
Şuana kadar bütün mağduriyetlerden nasibini almış ama birilerine özel çıkan yasalarla ilgili de yani lehte çıkarılan kanunlarla ilgili de hep kapsam dışı tutulmaya çalışılan insanlar... Bunlar başlarından geçenleri anlatmayacaklar da kim anlatacak?! Aleyhte olanlar onlara uygulandı, lehte olanlar hep onlardan esirgenmeye çalışıldı.
Sahte e-mail ihbarlarıyla astronomik cezalara çarptırılan insanları çok önceden dile getirdik. Bunların bir gün seslerini çıkarmayanlara da döneceğini ve onları da yakmak için birer bahane olacağını hep ifade etti. Ama ne yazık ki dinleyen olmadı.
Bakın son birkaç gündür batı illerinde bir görev değişikliği ve görevden alma furyası başlamış, ama ne hikmetse daha önce Ergenekon meselesinde olduğu gibi hukuksuzlukların daniskasının yaşandığı doğu taraflarında, daha doğrusu Fırat’ın ötesinde hiçbir hareketlilik gözükmüyor. Oysaki kumpas ve hukuksuzlukların alası Bölge diye tabir edilen Kürdistan’da gerçekleşiyor. Niye orada yaşananlarla alakalı bir adım atıl(a)mıyor.
Koskoca bir araç şehrin ortasında bir siyasi partiyi yasadışı takip ettiği suçüstü edilecek ve hiçbir yetkiliden bir açıklama gelmeyecek. Olacak şey mi bu yahu?!
Sözüm o ki, bütün bu haince planlar çoktan karanlık odalarda kotarılıyordu, ama ona ama buna, fakat sesini çıkaran olmuyordu. Bugün birileri bunun farkına varmışsa veya öyle göstermeye çalışıyorsa bırakın bizim de “dün bunları söylüyorduk ama dinletemiyorduk” diyecek kadar hakkımız olsun. Bu söylemler birilerini niye rahatsız ediyor, onu anlamak zor. Bu ülkede sadece birbirlerinin kuyusunu kazanlar yaşamıyor… Bu ülkede hep kuyusu kazılmaya çalışılan bir de halk var.
Selam ve dua ile.