20 yıl önceydi sanırım. Camide ders verdiğimiz yıllarda Fethullah Gülen'in “İnsanlığın İftihar Tablosu” isimli eserini okumuş ve çok istifade etmiştim. Sonra bu derslerden dolayı bize verilen cezayı yatıp çıktıktan sonra birkaç kitabını daha okudum. “Kırık Testi” serisinin 5. si olan “İkindi Yağmurları” eserinin devlet yetkililerine tavsiye niteliğindeki bir bölümünde şöyle diyordu: “Şayet şakiyi, şakiye karşı kullanırsanız, ona karşı da başka bir şaki bulmak zorunda kalırsınız. Hizbullah'ı Mizbullah, onu da Tizbullah takip eder ve bu mesele sürer gider. Bunlar güçlü bir hukuk devleti için ayıptır. Onları çıkaranlar, alet olarak kullananlar ve hem devlet bünyesinde hem de kendi başlarına gaile yapanlar tarih mahkemesinde sorgulanacak ve tarihe birer kara leke olarak geçeceklerdir ve tabii Allah'ın huzurunda bu cürümlerinin hesabını vereceklerdir.”
Daha önce de “Prizma” isimli eserinde bu netlikte olmasa da benzer ifadeler okumuş ve Mevlana Hazretlerinin tavsiyesine uyarak yetmiş defa hüsnü zan eleğinden geçirmeyi deneyip unutmuştum. Ancak yukardaki kitabında çok daha açık zikredilince elimde elek filan kalmadı. Sonra köprünün altından nelerin geçtiği de herkesin malumu.
Tabi ki, yukarda alıntıladığımız bölümü o camiadan binlerce kişi ders niyetine, tam bir kabul ve teslimiyetle okudu ve öyle inandı bunu başkasına böyle nakletti. Bu arada Hizbullah cemaatinin başta rehberi olmak üzere birçok ferdi ruhunu Hak'ka teslim etti.
Yani yarın farz-ı muhal, Fethullah Gülen; “Ben eserlerimde ve kimi beyanlarımda iftirada bulunmuşum, Hizbullah cemaatinin tüm fertlerinin hakkını helal etmesini dilerim” dese bile binlercesi ile hesap mahşere kalmış olacak. Yaşayanların da hakkını helal edip etmemesi ayrı bir konu.
Hizbullah cemaatinin değil önderlerinden, sıradan gönüllüsü bile, tepki olsun diye benzer bir isnadı kendilerine yöneltmediği halde bu kadar rahat itham etmek; Hakka, hukuka ve hakikate karşı doğrusu büyük cesaretti. Gerçekten “Ateşe karşı ne kadar da dayanıklıdırlar.” (Bakara 175)
Ne olacaktı peki, elinize ne geçecekti? Hizbullah cemaatine mensup olmaktan başka suçları olmayan bu insanlara, bunca iftira ve eziyetten sonra Firdevs cennetine gireceğinize dair bir ayet ve hadis vardı da haberimiz mi olmadı? Yoksa Yahudilerin tahrif ettikleri Tevrat'ın: “Onları tamamen yok edeceksin, onlarla ahdetmeyeceksin, onlara acımayacaksın.” (Tesniye 7/1-3) emrini mi yerine getiriyordunuz?
Sahiden Hizbullah'tan ne zarar gördünüz, Filistin'e yardım ettiniz, Kutlu Doğum etkinliği yaptınız diye bir sabah derneğinizi mi bastılar? Allah aşkına söyleyin, bu insanlar size ne yaptı, yaşlı demeyip âlim demeyip ellerinize kelepçe mi taktılar? Size terörist deyip içinizden muhbir mi devşirmeye kalktılar? Olmadı, size bol vahşetli lakaplar takıp da dizi filmlere senaryo mu yaptılar?
Kendi adıma konuşayım, varsın saflık olsun ama uzunca bir zaman susmanın hayrına sığınıp, ‘hayır onlar şu anda bilmeden, tanımadan, birilerinin yanlış yönlendirmesiyle böyle yapıyorlar ama onlar da bir gün öyle olmadığını görecekler, insafa gelecekler ve geri adım atacaklar diye düşünürdüm.' Ama o üretilip kullanıldı dedikleri şakilerle(!) mücadele etmenin ne büyük bir sevap olduğuna dair hiç tereddüt etmediklerini hayretle müşahede ettim. Şimdi bu kadar sevap kazanıp dünyada da mükâfatını(!) görmeye başladıklarına inananlara üzülmek paradoks olmaz mı?
İki çift söz de hükümete söyleyelim. Şu an inlerine girdiğinizi söylüyorsunuz ve mağdur ettikleri kişileri gündeme getiriyorsunuz. İyi güzel de geçmişte bunlar bu kumpasları kurarken mağdurlar bas bas bağırıyordular. Sadece İhya Der'e kurulan tuzak için yüzlerce açıklama yapıldı ama zerre kadar itibar etmediniz. Yine Mustazaf Der'e kurulan komplolar için binlerce kişi meydanlara çıktı duymamazlıktan geldiniz. Peki, dünyaları yıkılırken sesinizi çıkarmadığınız o masumlar, ya haklarını helal etmezlerse diye hiç düşündünüz mü?
Evet, bu coğrafyanın Müslümanının yüz yıldır çekmediği bela kalmadı. Önce ümmetin başına üşüşen ecnebi kurtlardan, sonra ulu kurtarıcılardan, sonra da kurtlanmış Müslümanlardan(!).
Sabredip direnirken hepsini Allah'a havale ettiler, doğru yapmışlar değil mi?