Hayaller Yüce Allah’ın bizlere verdiği muhteşem hediyelerdir. Onlarla zamanın ve mekânın sınırlarını aşarız. Yapmak istediklerimizi nasıl yapacağımızı tasarlar, strateji ve projeler üretiriz. Yol haritası belirler, hayatımızı hayalimize veya hayallerimize ulaşmak yönünde dizayn ederiz.
Aslında hayaller ulaşmak istediğimiz hedeflerdir. Hedef belirlemek hayata anlam katmaktır. Hedef belirlemek başarının anahtarıdır. Hedefi olmayan insan serseri kurşuna benzer. Önümüzde nihai bir hedefle birlikte ona ulaşacağımız küçük çaplı hedefler belirlemeliyiz. Bu, kişiyi ulaşmak istediği büyük hayaline/hedefine daha sağlıklı bir şekilde emin adımlarla ulaştıracaktır.
Hedefi olan insanlar kendi yaşamlarına anlam kattıkları gibi içinde yaşadıkları topluma da anlam katarlar. Çünkü onlar toplumlarının da önüne hedef koyarlar. Toplumlarına ulaşmaları için bir hayal verirler. Hayali olan toplum birbirine kenetlenir. Aynı hedefte yol almanın mutluluğunu yaşar. Bunun için topluma peşinde koşacakları bir hayal verilmelidir. Önlerine gerçekleştirmeleri gereken bir hedef belirlenmelidir. Çünkü bu onları harekete geçirir. Aksi halde toplumu harekete geçirmek deveye hendek atlatmaktan zordur.
Eğer yaşadığınız topluma bir hayal veremiyor ve onlara ulaşacakları bir hedef belirleyemiyorsanız, o toplumu harekete geçiremezsiniz. Onlara öncülük yapamaz, onları bir araya getiremezsiniz. Birey gibi toplumları da harekete geçiren gerçekleştirmeleri gerektiğine inandıkları hayal(leri)dir.
Hayallerimiz gerçekleşmez ya da gerçekleşmiyor demeyin. Gerçekleşmesi imkansız görülen nice hayal(ler) gerçekleşmiştir. Ashab–ı Kehf’i hatırlayın. Mensubu oldukları dinin yaşadıkları toplumda ve çoğrafyada hakim olmasını hayal ediyorlardı. Bu onlara imkânsız gibi geliyordu. Ne oldu? Bir mağarada geçen üç asırlık bir uyku sonrası, gerçeklemesi imkânsız görünen hayalin gerçekleşmesi... Hem de hiç tahmin etmedikleri bir şekilde…
Kim bilir, kızgın kumların üstünde kırbaçlanan Bilal, belki de Umeyye’yi öldürdüğünü hayal ediyordu. Selahaddin–i Eyyubi’yi Kudüs fatihi yapan bir gün Kudüs’ü fethetme hayali değil miydi? Peki ya Mehmed’i İstanbul Fatih’i yapan da aynı şey değil miydi?
Hendek’i kazarlarken, karşılarına çıkan kaya parçasını parçalamak için Hz. Peygamber Sallallahu aleyhi ve sellem’den yardım isteyen ashab’ın yardımına giden sevgili peygamberimizin kayaya vurduğu her bir darbeden sonra verdiği müjdeler aslında ashaba verdiği hayallerdi. O hayallerin tümü gerçekleşti.
Yüce Allah hayalinize ulaşmanızdaki samimiyetinize bakar. Ne kadar çok samimi olursanız O da o oranda hayalinize ulaşmanız için size yolu açar ve kolaylaştırır.
Hayal zihinsel bir devinimdir. Bir şeyi çok hayal ederseniz bu bir süre sonra zihninize yerleşir. Zihin artık büyük oranda bu hayalle meşgul olur. Hayalin gücünü küçümsemeyin. Aslında farkında olmasak da hep hayallerimizin peşinde koşarız. Gerçek hayattaki her şey ilk başta hayaldi. Aya gitmek, uçmak birer hayaldi. Bizler bugün gerçek hayatta dünün hayallerini yaşıyoruz. Hayal etmek bir anlamda projelendirmek, planlamak ve hedefe kilitlenmek demektir.
İnsanların en büyük hayali ne biliyor musunuz? Sonsuzluğa ulaşmak… Ve her insan bir gün bu hayaline ulaşacak…