Hesap var hesap içinde

M. Müfit YARAY

 Türkiye bir kez daha seçim sath-ı mahalline iyice girdi. Seçimlere yaklaşık 70 gün kala, ortalık toz duman. Ancak; bu sefer biraz farklı. Her seçim döneminde iktidar ile muhalefet arasında görmeye alıştığımız sahneleri, hiçte beklenmedik bir şekilde Ak partinin en üst çatısında izliyoruz bu defa. Erdoğan, Arınç, Gökçek… Üstelik seçimlerden hemen önce, anayasayı tek başına değiştirecek ve başkanlık sistemini yasal çerçeveye dönüştürecek bir Meclis aritmetiği çıkarmak hedefiyle yola çıkan bir AKP'de.

Son iki üç aydır Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın hükümete yaptığı itirazları kısaca hatırlayalım;

1- Merkez Bankası'na ve politikalarına itirazı,

2- Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ı uyarması,

3 -Hakan Fidanın adaylık sürecine itirazı,

4 -Çözüm sürecinde izleme kuruluna itirazı,

5- Hükümetin kendisini

bilgilendirmemesine itirazı,

6- Kendisinin mimarı olduğu çözüm sürecinde,  “Kürt sorunu yoktur” demesi,

7- Hükümet ve HDP'nin birlikte

yaptıkları Dolmabahçe toplantısına itirazı,

Sayın Erdoğan bütün bu itirazlarına iki gerekçe gösteriyor.

Bir; Yeterince bilgilendirilmiyorum, iki; ben istemediğim, onaylamadığım halde bazı adımlar atılıyor.

Peki gerçekten durum böyle mi? Şimdiye kadar izlediğimiz Akp ve Davutoğlu profili hiç de bu görüşü doğrulamıyor aslında. Öyle ki siyaseti izleyen büyük bir kesime göre Sayın Davutoğlu gölge bir Başbakan olmaktan çok da öteye gitmiş değil. Erdoğan'a rağmen bir iş yapabileceğini söylemek çok zor. Erdoğan'ın da  7 ay önce başbakanlığı bıraktığı ve hala kendisinin atadığı kadroların % 100 iş başında olduğu bir AKP'de ipleri bu kadar elinden kaçırdığına hiç kimse inanamaz. Bu her şeyden önce Erdoğan'ın karizmasına aykırı bir durum.

Öyleyse AKP' deki bu kavga gürültü ne ve bu gürültü AKP'ye ne fayda sağlayacak? AKP'nin tepesindeki bu savaş danışıklı bir dövüş, yani bir seçim hamlesi mi, yoksa gerçek bir kavga mı?

Danışıklı bir dövüş olması durumunda, AKP ve Erdoğan'ın bundaki amacı; Kamuoyuna mevcut sistemle Türkiye'nin artık yönetilemeyeceğini, aynı partiden olan bir Başbakan ve Cumhurbaşkanı arasında bile bir sürü sorun çıktığına inandırmak ve başkanlık sisteminin Türkiye için tek seçenek olduğu konusunda halkı ikna etmek.

Ben de şahsen bu kanaati taşıyorum.

Ancak sebebi ve amacı ne olursa olsun, AKP'yi gerçekten seven insanlara göre bu gerginlik her halükarda AKP'ye zarar verecektir. Bu nedenle AKP'liler bu kavgayı büyük bir endişeyle izliyorlar ve bir an önce bitmesini temenni ediyorlar.

Açıkça söylemek gerekirse, eğer bu durum danışıklı bir dövüş değilse, AK Parti'nin kurulduğu 14 Ağustos 2001 tarihinden bu yana AKP'nin kendi içinde yaşadığı en ciddi krizle karşı karşıyayız. Bu durum AKP'nin geleceğini ciddi manada tehlikeye atacak, hızla çöküş sürecine götürecek bir potansiyele de sahip. Kuşkusuz son 3 ayda yaşanan olaylara benzer sürtüşmeler, daha önce AKP'de yaşanmamıştı. Halkın AKP'ye oy vermesindeki en önemli saiklerden birisi de AKP yöneticilerinde görülen mevki, makam hırsından uzak kardeşlik havasıydı. Oysa başta CHP olmak üzere diğer partiler her gün birbirlerini yiyiyorlardı.

Türkiye geçmişte Çankaya ile hükümet arasında yaşanan  Bizans oyunlarını, Cumhurbaşkanı ile Başbakanlar arasındaki sürtüşmelerden meydana gelen dizi filmlerini yıllarca izledi. Bu filmlerden dolayı ağır bedeller ödedi. Özal ile Mesut Yılmaz, Demirel ile Tansu Çiller, Ecevit ile Sezer çekişmesinin kazananı hiçbir zaman olmadı. Tam tersine hepsi beraber kaybettiler. Partiler barajın altında kalarak, siyasi liderler siyaset sahnesinden silinerek, ülke ekonomisi ise bir krizden diğer bir krize girerek ağır bedeller ödedi.

Erdoğan yönetimindeki AKP'nin son 3 aya kadar halk nezdinde diğer partilerden en büyük farkı bu uyum ve güvendi. Şimdi ise bu uyum ve güvende ciddi bir kriz var. Üstelik her şey tv'lerde canlı yayınlarda, halkın gözleri önünde cereyan ediyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan bu güne kadar ortaya çıkan krizleri mükemmel yönetme ve bu krizleri kendi lehine çevirebilme becerisiyle hep başarıdan başarıya koştu. Acaba yine bunu yapabilecek ve bu krizi kendi lehine çevirerek sandıktan ‘Başkanlık Sistemini' çıkarabilecek mi?
 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.