Bugün Gazetesi'nden Seda Şimşek'in Hemin Hewrami ile gerçekleştirdiği röportajı sizlerle paylaşıyoruz:
PYD ile Irak Bölgesel Yönetimi arasındaki anlaşmazlığın sebebi ne?
Bizim PYD ile bir sorunumuz yok ama PYD sorun çıkarıyor. Hem bizim için hem de Suriye’deki Kürtler için sorun üretiyor. Maalesef, PYD ile Suriye rejimi arasındaki ilişkiler Suriye’deki Kürtler için ve bizim için büyük problem çıkarıyor. Suriye’deki bütün Kürtler’i bir araya getirmek için Kürt Ulusal Konseyi kurulmasını önerdik, PYD’nin de buraya dahil olması için çok çaba sarf ettik. Suriye’deki Kürtler’in birleşmesini istedik. Eğer Suriye rejimi ile çatışma kararı verilecekse bu karar sadece bir unsurun değil bütün Kürtler’in kararı olmalı, aynı şekilde rejimle bir diyalog kurulacaksa bu da Suriye’de yaşayan bütün Kürtler’in kararı olmalı.
Suriye Kürtleri, kendi gündemlerini kendileri belirlemeli. Maalesef PYD buna katılmıyor, mesela sınır kapılarındaki problemlerin çözülmesi konusunda yardımcı olmuyor. PYD, Kobani, Kamışlı, Afrin gibi şehirlerde diğer Kürt partilerinin çalışmalarına izin vermiyor. Rejimle diyalog kurmaları Suriye’de yaşayan Kürtler’in hangi problemini çözdü? Suriye Kürtler’i için hiçbir gelişme sağlanmadı. Kürtler’e herhangi bir şey kazandırmadı.
Esed özerklik verdi.
Esed hiçbir şey vermedi. Suriye rejiminin askerleri hâlâ Kamışlı’da duruyor ama PYD, “Buralarda biz hakimiz” diyor. Biz PYD’nin Kürt Ulusal Konseyi’ne dönmesini ve diğer partilerle birlikte hareket etmesini istiyoruz. Silah zoruyla kendilerini Kürt halkına dayatıyorlar. Biz, Irak Bölgesel Yönetimi olarak Suriye Kürtleri’ne ne yapmaları gerektiğini söylemedik. Sadece onların birleşmelerini istedik, birbirlerine karşı savaşmalarını, ayrı ayrı gündemlerle, birilerinin peşine takılmalarını istemedik. Sadece Kürtler’in kazanımlarını takip etmelerini istedik.
Bir Erbil mutabakatı sağlanmıştı.
PYD, Erbil mutabakatına uymadı.
YPG, Kürt Ulusal Konseyi çatısı altında oluşturulacak bir askeri güce dahil olacaktı, bu gerçekleşmedi mi?
Hayır, YPG olarak kaldı.
Barzani Rojava’da inisiyatif mi almak istiyor?
Barzani, Suriye Kürtleri’nin birleşmesini istiyor, onlar adına bir inisiyatif alma gibi bir hedefi yok. Ne yapmak isterlerse biz onları destekleriz. Alacakları karar Suriye’de Kürtler’in çıkarlarına uygun, Kürt haklarına ve Kürtler’in geleceğine dayalı olmalı.
Suriye’de Irak’taki bölgesel yönetim gibi Suriye’de de özerk bir Kürt yönetimi mi hedefleniyor?
Suriye Kürtleri için Irak Kürtleri’nin bir kopyasını istemiyoruz. Irak Bölgesel Yönetimi modeli Suriye’ye kopyalanıp yapıştırılamaz. Bir kopyala yapıştır modeli istemiyoruz. Suriye’de Suriye Kürtleri bugün hangi noktadalarsa bu noktaya kendileri geldi, biz getirmedik. Onlara “Federalizm için gidin savaşın” ya da “Muhaliflerle diyalog kurun” deme noktasında değiliz. Kendi kararlarını kendileri vermeli.
PYD oradaki süreci gasp mı ediyor?
Şu an PYD’nin silahlı gücü YPG, orada Suriye rejimi ile koordine halde ve o sebeple orada varlar. Rus kanalında bir rapor vardı, PYD’nin güçleri ile Esad güçleri Kamışlı Havaalanı’nı birlikte koruyorlar. PYD bunu inkâr eden bir açıklama yapmadı.
Erbil’de düzenlenmesi planlanan kongreden önce Ankara’da bir konferansın düzenlenmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu konferans daha çok think-tank özelliği taşıyor. Türkiye kamuoyunun neler düşündüğünü öğrenmemiz, bizim de düşüncelerimizi aktarmamız için önemli. Türkiye’de şu anda devam eden barış süreci var. Kürt sorunları ve çözümlerini konuşmak için davet edildik.
Türkiye’deki Kürt sorununda pozitif bir gelişme sadece Türkiye’de değil Ortadoğu’daki diğer bölgelerde de önemli gelişmeye yol açacaktır. KDP olarak her zaman çözümün bir parçası olmak istedik. Barışın ve diyaloğun yerini hiçbir şey tutamaz. Kanlı çatışmaların son bulacağı, birlikte barış içinde yaşayabileceğimiz bir ortam oluşturmalıyız. Bölgemizde artık silahlar susmalı, barış konuşmalı.
“Çözüm süreci için terör yasasının değiştirilmesi, genel af, PKK tarafından daimi bir ateşkesin ilan edilmesi, mesela 10 yıl asla silah kullanmayacağını açıklaması gibi somut adımlar atılmalı”
Türkiye’deki çözüm sürecini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Öcalan 21 Mart’ta “Artık silah dönemi kapandı” dedi, bundan çok önce biz Türkiye’deki Kürt sorununun silahla çözülemeyeceğini ifade ediyorduk. PKK’ya karşı silahlı mücadele de çözüm değil. Sürecin devam etmesini istiyoruz. Bin yıllık bir barış sürecini üç dakikalık bir savaş sürecine tercih ederiz. Kürtler ve Türkler birlikte yaşıyor. Akrabalık ilişkileri var. Kan çözüm değil.
Türk ve Kürt anneleri artık barışı konuşmalı. PKK tarafından ilan edilen ateşkes de hükümetin demokratikleşme paketi gibi barışa yönelik attığı adımlar da çok değerli. Erdoğan çok cesur adımlar attı. Demokratikleşme paketi, belki Kürtler’in bütün taleplerini kapsamıyor fakat doğru yolda önemli adımlar. Bardağın dolu tarafını görüyoruz. Kürtler’in diğer taleplerini de içeren paketler gelmesini umut ediyoruz. Okullarda anadilde eğitimi, aktivistlerin serbest bırakılması gibi adımlar da atılsa olumlu etkileri olacaktır.
Barzani yönetimi bu süreçte herhangi bir rol oynuyor mu?
Biz her iki tarafı sabırlı olmaları, diyaloğu sürdürmeleri yönünde teşvik ediyoruz. Geçen bin yılda yaşananlar için şu an bir şey yapamayız, 5 yıl içinde de bin yıllık problemleri çözmek mümkün değil. Hepimiz bu süreci desteklemeliyiz, başarıya ulaşması için bedel ödemeye hazırız.
Çözüm sürecinin devamıyla ilgili somut olarak ne öneriyorsunuz?
Demokratik paketin geliştirilmesi, terör yasasının değiştirilmesi, genel af, hapishanelerdeki aktivistlerin serbest bırakılması, Öcalan’ın konumunun iyileştirilmesi, sadece konuşması değil onunla diyalog kurulması, PKK tarafından daimi ve kesin bir ateşkesin ilan edilmesi, mesela PKK’nın 10 yıl asla silah kullanmayacağını açıklaması, hükümet operasyon yapsa da sürecin kesilmemesi gibi adımlar olabilir.
Sıfırın gerisine gitmek mümkün değil. Her iki tarafın da dürüst olması önemli. Kuşku ve endişeler yardımcı olmaz. Kazan-kazan formülü yardımcı olabilir. Kürt sorununda kalıcı çözüm sağlanabilirse Türkiye Ortadoğu’da daha güçlü olacaktır. Türkiye’deki Kürt sorununu çözümü İran, Suriye ve Irak’ta da etkisini gösterecek, o coğrafyalarda yaşayan Kürtler’in Türkiye’ye bakışını olumlu yönde değiştirecek.
PKK’yı kendinize bir tehdit olarak görüyor musunuz?
Öcalan artık silahlı dönemin bittiğini söyledi, eğer PKK Öcalan’a karşı gelirse, Kürt halkının çıkarlarına olacak gelişmelere karşı çıkarsa, Kürtler’e yönelik pozitif adımlar atılır ve PKK buna karşı durursa, tüm Kürtler’e yönelik yeni bir savaş gibi olacaktır. Eğer PKK tüm Kürtler’e karşı yalnız kalırsa, o zaman evet PKK bir tehdit olacaktır.
Kürt milliyetçiliği mi yapıyorsunuz?
Biz etnik bir grubuz, dört farklı parçaya dağıldık, bunların hiçbirisi bizim kararımız değildi. Her parçada yaşayan Kürtler’in kendilerine özgü karakteristik durumu var. Biz dünyanın neresinde olursa olsun bir Kürt sorun yaşıyorsa, o sorunun çözümünü destekliyoruz. Barışçı yoldan bu desteği veriyoruz, şiddeti desteklemiyoruz.
Türkiye ile Irak Bölgesel Yönetimi arasında petrol anlaşmalarının hazırlandığı yönünde haberler var.
Ne yapıyorsak bu tüm Irak içindir, Irak Anayasası’na uygun anlaşmalar yapılacaktır.
ABD’nin bu anlaşmalardan bir rahatsızlığı söz konusu mu?
ABD ile devam eden diyaloğumuz var. Her şeyin Irak’ın toprak bütünlüğü içinde olması gerektiğini ifade ediyorlar. Türkiye ile petrol anlaşmalarına ABD’nin itirazı olduğunu düşünmüyorum. Petrol anlaşmalarına ABD karşıysa neden ABD şirketleri Kürdistan’da çalışsın ki? Biz enerji ile ilgili merkezi hükümetin başarısızlık öyküsüne katılmak istemiyoruz.
Erbil’de yapılması planlanan kongre yapılacak mı?
Kürt Ulusal Kongresi ile ilgili çalışmalar sürüyor. Başkan Barzani, Kürt diasporasını, Suriye, İran, Türkiye ve dünyadaki bütün Kürtleri bu kongreye davet etti. Bütün Kürtler’i bir araya getirip Ortadoğu’ya mesaj vermeyi hedefliyor. 25 Kasım’da yapılması planlanıyor ancak ileri bir tarihe ertelenme ihtimali de var.
PKK ile KDP arasında yaşanan sorunlar sebebiyle mi kongre gerçekleştirilemiyor
Bizim tarafımızdan kaynaklanan bir sorun yok. Komitede 21 üye var. Sorun, PYD’nin Suriye’deki durumundan kaynaklanıyor. Bütün tarafları davet ettik, tekrar davet etmeye hazırız. Bu kongre bütün Kürt partilerinin ortak gündemiyle toplanmalı ve bütün Kürtler’i temsil eden bir platform olmalı. Bazıları kongreye kendi gündemlerini hâkim kılmak istiyor. Kürtler’in birliğe ihtiyacı var. Ortadoğu’daki bütün Kürtler, bu kongrede hepimizin birleşerek bir mesaj vermesini bekliyor. Bu mesaj da barış olmalı.
Türkiye, İran, Irak ve Suriye’deki Kürtler, birleşip bağımsız Kürdistan’ın temellerini mi atacaksınız?
Hayır amacımız bu değil. Kürt Ulusal Kongresi’nin amacı Kürtler’e yönelik siyasal bir mesaj vermek. Bütünleşik Kürdistan’a yönelik bir mesajımız yok. Realist insanlarız. Ne istediğimizi ve neyi başarabileceğimizi biliyoruz. Ortadoğu jeopolitiğinin, gerçeklerin farkındayız. Kürdistan’ın her parçasının kendisine özgü, özel durumu var. Türkiye, İran, Suriye ve Irak’taki Kürtler, artık Ortadoğu’da aktif birer oyuncu.
Erdoğan’ın Mart 2011’de Erbil’de ifade ettiği gibi, Kürtler’i inkâr süreci, asimilasyon bitti. Ortadoğu’da pozitif partner olmak istiyoruz. Bütün Ortadoğu değişiyor, Sykes-Picot artık bitti, Sykes-Picot’tan sonra yüzyıldır devam eden statüko artık bitti. Sınırlar resmi olarak değişmemesine rağmen bu sınırların anlamı değişiyor. Irak, Türkiye, Suriye ve İran’da yaşayan Kürtler artık “dağ Türk’ü” değil. Bir ulus artık. Bu inkâr edilemez. Kürtler; Arap, Fars, Türk değil, farklı bir etnik grup. Yeni bir döneme giriyoruz, Kürtler’in tanındığı ve eşit koşullarda yaşayabildiği bir dönem. (Bugün)