İlerlemiş yaşına rağmen on yılı aşkın bir süredir cezaevinde olan Metin Kaplan, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi’nin ameliyat olması yönündeki raporlarına rağmen hastane-cezaevi-savcılık tarafından ciddiye alınmıyor. Metin Kaplan’a Özgürlük Platformu, yaşanan hukuksuzluklara dikkat çekmek ve bir an önce ameliyatın gerçekleşmesi için Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi önünde bir protesto eylemi gerçekleştirdi.
Yapılan açıklamada, 5 yıldır hastalıklarla boğuşan Kaplan’nın bir an önce tedavisinin yapılması ve bir an önce tahliye edilmesi istendi.
“Kaplan Hoca sistem tarafından düşman ilan edilmiştir”
Cerrahpaşa Hastanesi önünde yapılan basın açıklamasını okuyan Musa Büyükbudak, “Metin Kaplan Hoca Efendiye, Almanya’daki 22 yıllık hicret hayatında, İslami çalışma ve hizmetlerinden dolayı Türkiye’deki sistem tarafından düşman ilan edilmiş ve 28 Şubat güdümlü, basın-yayın organları tarafından asılsız, yalan ve iftira yönlü haber ve manşetlerle linç girişiminde bulunulmuştur. Almanya’daki 4 yıl 2 ay hapis cezasından sonra, tüm hukuk kararları hiçe sayılarak önce iltica statüsü kaldırılmış, üst mahkemenin kararı beklenmeden ve tedavi süreci tamamlanmadan 12 Ekim 2004 tarihinde Türkiye’ye sınır dışı edilmiştir. Muhammed Metin Kaplan Hoca Efendi Edirne Yüksek Güvenlikli F-Tipi Kapalı Cezaevinde hükümlü bulunmaktadır. 10 yılı aşkın bir zamandır tecrit edilerek tek başına bir hücrede tutulmaktadır. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinde 13 ayrı davadan yargılanırken 4 Nisan 2005’teki 2. duruşmasında savcılık makamı ‘Anayasal düzeni silah zoruyla yıkmaya teşebbüs’ suçlamasıyla cezalandırılması talebinde bulunmuştu.” ifadelerini kullandı.
“Ortada hiçbir somut delil bulunmamaktadır”
Ortada hiçbir somut delil olmadan Kaplan’nın cezaevinde tutulduğuna dikkat çeken Büyükbudak, “İşkence altında alınan ifadeler mesnet kullanılmış, Adli Tıp tarafından işkence raporlarla kanıtlanmış ve tespit edildiği halde avukatlar tarafından yapılan itirazlar mahkeme tarafından kabul edilmemiştir. Ortada hiçbir somut delil olmamasına rağmen 20 Haziran 2005’te ‘Ağırlaştırılmış ömür boyu müebbet’ hapis cezasına çarptırılmıştır. Yargıtay’ın yerel mahkemenin kararını bozmasından sonra 15 Ekim 2008’de 2. Yargılamada da hukuksuzluk devam etmiş ve ‘Müebbet hapis cezası’ verilmiştir. Yargıtay’ın ikinci defa yerel mahkemenin kararını bozmasından sonra yeniden yargılanan hoca efendi, 2 Temmuz 2010’da ‘Terör örgütü kurmak ve yönetmek’ suçlaması ile örgüt lideri olduğu iddiası ile 17,5 yıl hapis cezasına çarptırılmıştır. Ortada herhangi bir örgüt veya silahlı eylem olmamasına rağmen bu ceza veriliştir.” dedi.
“Ne tahliye, ne tedavi! Sen iyisi mi öl!”
Ameliyat olması gereken Kaplan’nın ameliyatının yapılmadığının altını çizen Büyükbudak, “İstanbul Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesince 2014 Mart ayında ameliyat olması yönünde teşhis konulmuş ve raporlar sunulmuş olmasına rağmen hastane-hapishane-savcılık umursamaz tavırlarıyla ameliyatı ciddiye almıyor. Acilen tedavi edilmesi gerekirken 1 yıldır tedavi edilmemesi, diğer yandan yeniden yargılanması ve tahliye edilmesi yönündeki girişimlere olumsuz cevap alınması ‘Metin Kaplan hocanın cezaevinde ölmesi mi gerekiyor?’ sorusunu akla getirmektedir. Bu açıkça şu demek olmuyor mu; ‘Ne tahliye, ne tedavi! Sen iyisi mi öl!’ Metin Kaplan’ın yeniden yargılanma ve tahliye edilmesi istendi ancak bu talep kabul edilmedi. Biliyoruz ki eşdeğer vakıalarda bu tip talepler kabul edilmiş ve tahliyeler sağlanmıştır. Bu bir ayrımcılık değil de nedir. Yeniden yargılama yönünde yapılan yasa değişiklikleri ne yazık ki bir 28 Şubat mağduru olan Metin Hoca Efendiye yaramadı.” diyerek basın açıklamasını sonlandırdı.
Hastane önüne toplanan kalabalık basın açıklamasının ardından sessizce dağıldı. (Erkan Yavuz –İLKHA)