Hicret, her hak ve hakikati yayan peygamber ve salih insanların yaşadığı bir kader ve çetin bir imtihandır. Atılacak hakikat tohumlarının selamet içinde büyüyüp gelişmesi, hayat veren meyveler vermesi için uygun bir zemin ve ortam arama gayretidir hicret. Rasulullah (sav) Efendimiz doğup büyüdüğü ve çok sevdiği o yurdunu terke maruz kalacağını peygamberliğinin daha ilk günlerinde anlamıştı. Hz. Hatice(ra) validemizin akrabası Varaka bin Nevfel, efendimize ‘Keşke senin kavmin seni yurdundan çıkardığında sağ olsaydım da sana yardım etseydim' dediğinde , Rasulullah(sav) efendimiz birazcık şaşırmış ve ‘Demek onlar beni yurdumdan çıkaracaklar' dediğinde, Varaka: ‘Senin gibi risalet misyonu taşıyan her kesin kaderi budur' diyerek onu teskin etmeye çalışmıştı.
Evet efendimiz hicrete zorlanacaağını Varaka'dan duymuştu ama bunun nereye, ne zaman ve nasıl gerçekleşeceğini henüz bilmiyordu. Aradan bir kaç yıl geçmişti ki Kureyş'in dayanılmaz baskıları Onu ve ashabını bir hicret yurdu aramaya sevk etti. Mekkelilerin yaptıkları işkence ve haksızlıklar artık takat getirilemez sınıra ulaşınca Müslümanlar inandıklarını özgürce yaşayabilecekleri bir yurt arayışına girdiler.
Malum olduğu üzere ilk hicret yurdu Habeşistan olmuştur. Çünkü bu ülkenin idarecisi Necaşi adil ve merhametli biriydi. Necaşi kendisine sığınan muhacir Müslümanları kabul etti ve iyi davrandı. Kureyş'in Habeşistan'a göçen bu muhacir Müslümanların geri iadesini sağlamaya yönelik girişimleri de Necaşi'nin Müslüman muhacirlere karşı beslediği olumlu tavrı sonucunda akim kaldı. Necaşi çok geçmeden İslam'ı kabul etmiş ve Rasulullah Efendimizin yanında olmayı ve ona hizmet etmeyi temenni ettiğini ifade etmiştir. Efendimiz (sav) onun vefat heberini duyduğunda kendisi için gıyabi cenaze namazı kılmıştır.
Habeşistan'a gerçekleşen ilk hicretin ardından bir kaç yıl sonra Efendimiz hac mevsiminde Medine'den gelen bir grup insanla görüştü. Tarihte birinci ve ikinci akabe beyatları olarak anılan görüşmeler sonucunda Rasulullah dahil bütün Müslümanların Medine'ye (Yesrip) hicret etmeleri kararlaştırıldı. Çünkü Mekke'de Müslüman kalarak yaşama imkanı kalmamıştı artık.
Medine bu karardan sonra İslam'ın ve Müslümanların yurdu ve ilk başkenti olma şerefine nail oldu. Artık Medine sıradan bir toprak değil, tarihin akışını değiştiren bir hareketin koruyucusu kutsal bir belde oldu. Medine'nin ‘ensar' diye Kur'an'ın övgüsüne mazhar olan mümin halkı da tarihin şeref levhalarında yerini aldı. Canlarını ve mallarını İslam ve onu tebliğ etmekle memur kutlu elçi için feda ederek her iki dünyanın hayrına nail oldular.
Medine hicret olayından sonra İslam'ın kutsal saydığı üç şehirden biri oldu. Bu her üç beldeyi (Mekke, Kudüs, Medine) mukaddes kılan, orada vaki olan önemli tarihi olaylardır elbette. Özellikle bu her üç şehirde bulunan mescitler, kutsallığın merkezi durumundadır. Kâbe-i Muazzama, Mescid-i Nebevi ve Mescid-i Aksa'nın kutsallığı nasslarla sabittir. Buralarda yapılan ibadetler sair mescitlerde yapılanlardan çok daha değerlidir. Bu üç mescitte ibadet ve dua etmek için uzak yerlerden gelebilmenin meşruluğu da nass ile sabittir.
Medine'nin İslam'ın ilk başkenti oluşu Hulefa-i Raşidin döneminin son yıllarına dek sürmüştür. İslam tarihinin en büyük fetih ve başarıları buradan alınan kararlarla gerçekleşmiştir. İslam'ın ilk nesli burada yetişmiş ve cihana İslam'ın nuru buradan yayılmıştır.
Medine-i Münevvere'ye kutsallık payesini veren orada cereyan eden tarihi önemli olaylardır dedik. Hz. Rasulullah(sav) Efendimizin oraya hicret etmesi, ilahi vahyin büyük kısmının burada nazil olması ve Hz. Peygamber Efendimizin burada vefat edip burada medfun olması Medine'ye kutsallık katan önemli olayların başlıcalarıdır.
İslam tarihi açısından Mekke-i Mükerreme tohumların filizlendiği bir seraya benzetilirse Medine-i Münevvere'yi de o filizlenmiş tohumların ağaç olup meyveye durduğu münbit bir tarlaya benzetebiliriz.
İlahi bir lütuf olarak hicret yurdu şirin Medine'de bulunmaktayım. Kalacağım bu iki ay zarfında görüp gözlemlediğim bazı şeyleri sizlerle paylaşmaya çalışacağım inşaallah.
Kutsal beldelerden hepinize selamlar olsun. Dua eder dua beklerim.