Hikmet denizinden damlalar

Selahaddin YILDIRIM

 Rahmet ve mağfiret ayı Ramazan'da ilahî hikmet dolu Kuran'ı ve onun hikmetinden inciler çıkaran müelliflerin eserlerini okumak en isabetli olandır. Çünkü Kur'an ayında Kur'an ve onun mesajını özetleyen hikmetli sözleri okumak sair vakitlerden hem çok daha manevi sevap kazandırır hem de insan üzerinde daha çok etki bırakır. Biz de bugün siz değerli okurlar için hikmet denizinin meşhur eri Mevlana'dan seçmeler yaptık.

‘ Oruç der ki: Bu kişi, helalden bile çekindi; harama nasıl el atar?.

Zekat der ki: O,kendi malından ayırdı da yoksula verdi; başkalarının malını nasıl çalar?

***

Beden midesi seni samanlığa, gönül midesiyse reyhanlığa çekmekte.

Kimin huyu, şehvetle boğaza düşmekse,' Sizin dininiz sizin, benim dinim de benim' ayeti, onun için inmiştir sanki.

Çocuk ceviz için, kuru üzüm için ağlar; büyük adama göreyse bunlar bir şey değildir.

Gönüle karşı beden de cevizdir, kuru üzümdür; çocuk büyük adamların bilgisine erişebilir mi? Perde ardında kalan da çocuktur; adam ona derler ki şüpheden arınmıştır.

İnsanın asıl gıdası Allah'ın zikridir; ona hayvan gıdası vermek lâyık değildir.' (Mesnev'i'den)

***

‘Kul ile Allah arasında perde, ancak şu iki şeydir: Sağlık ve mal. Öbür perdelerin hepsi de bu ikisinden meydana gelir.

Bedeni sağlıklı olan kişi, Allah nerede der, görmüyorum ki. Fakat bir ağrıya bir sızıya uğradı, hastalandı mı, ya Allah, ya Allah demeye başlar, Allah'la sırdaş kesilir, söyleşmeye koyulur. Gördün ya, demek ki sağlık, perdedir ona; Allah sanki o derdin altında gizliymiş.

İnsanın malı-mülkü oldukça dileklerinin sebeplerini hazırlar; gece gündüz onunla oyalanır. Yoksullaşmaya başladı mı, nefis de zayıflar, Allah'ı arayıp sormaya başlar.

***

Derler anlatırlar ya; padişahın biri oğlunu, yıldız, remil bilgileriyle başka bilgileri öğrenmesi için hünerli bir ustaya vermiş. Çocuk pek aptal olmakla beraber bu bilgileri de elde etmiş, tam usta olmuştu.

Bir gün padişah, yüzüğünü avucuna aldı, oğluna gel dedi; söyle bakalım avucumdaki nedir?

Çocuk, avucundaki dedi, yuvarlak, sarı ortası boş bir şey dedi. Padişah, doğru bildin dedi, peki söyle bakalım, bu anlattığın şey ne olabilir? Çocuk, kalbur olması gerekir dedi.

Padişah: Akılları şaşırtacak kadar ince özelliklerini bilgi gücüyle bildin de kalburun avuca sığmayacağını nasıl bilemedin?

Şimdi, zamanın bilginleri de böyledirler. Bilgide kılı kırk yararlar, kendilerine ait olmayan şeyleri iyiden iyiye bilmişlerdir; fakat asıl önemli olan, kendilerini bilmezler.

***

Senin şu yiyip içmekten, şu yatıp uyumaktan başka bir gıdan var.' Rabbime misafir olurum, o beni doyurur, suvarır' denmiştir ya. Bu dünyada o gıdayı unutmuşsun da şu gıdaya dalıp gitmişsin; gece gündüz bedeni beslemektesin.

Sonuç olarak beden, atındır senin; bu dünya da o atın ahırı. Atın gıdası, ata binene gıda olmaz, onun da kendine göre gizli bir uykusu, gizli bir gıdası, gizli bir beslenmesi vardır. Ama sana hayvanlık üst olmuş da atın başucunda, atların ahırında kalakalmışsın.

Değer bakımından iki dünyadan da üstünsün; fakat neyleyeyim ki değerini sen bilmiyorsun.

Kendini ucuz satma; çünkü değerin pek fazladır senin'.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.