Sarf, Nahiv, Tefsir, Hadis ve Fıkıh gibi Arapça ilimlerinde 4 yıllık eğitimin ardından Peygamber Sevdalıları ve Kur'an Nesli Platformu'nun düzenlediği merasimle icazetlerini alan 144 alime arasında bulunan Hilvanlı 5 alime, ilçedeki İslami çevreler için sevinç kaynağı oldu.
Düzenlenen merasimde alime unvanıyla İcazet alan Hilvanlı 5 kız öğrenci, İLKHA’nın sorularını yanıtladı:
Arapça eğitimi ile geçirdiğiniz 4 yıl sizin hayatınızda nasıl bir etki bıraktı. Neler yaşadınız?
Servet Beyazçiçek: Her şeye rağmen Rabbimiz öyle bir lütuf sundu ki, özellikle şunu demeliyim, arkadaşlarımla dışarı çıktığımızda sokaklarda, caddelerde çirkeflikler görüyorduk. İnsan başını kaldıramıyordu. Her ne kadar bakmak istemeseniz de gözümüze çarpıyordu.
Biz de arkadaşlarımızla karar verip ailemizi, akrabalarımızı ve sevdiklerimizi her şeyi geride bırakıp yola çıktık. Medrese hayatımızda alimler kadar olmasa da çok sıkıntılar çektik. Aile özlemi ve hasreti çektik. Bazen de yapılan imtihanlardaki sıkıntıları arkadaşlarımızla beraber yaşadık, beraber ağlayıp beraber üzüldük, aynı zamanda beraber sevindik.
Tüm sıkıntılara rağmen güzel günler yaşadık ve her şeye rağmen başarılı bir şekilde bitirdik. Şu anda bu mutluğunu ailemiz, akrabalarımız ve sevenlerimiz hepsi sevinç içindeler. Eğitim süreci ve öğrendiklerimiz üzerimizde çok güzel iz bıraktı. Bundan sonra yapacağımız tek şey, öğrendiklerimizi, başka bacılara öğretmek olacak. Rabbim herkese nasip eder.
Medreseye gidip Arapça öğrenmeye sizi sevk eden etkenler nelerdir? Öğrenirken ne gibi sıkıntılarla karşılaştınız?
Fehime Harmanşah: Hepimiz biliyoruz ki bu dünyaya gelişimizin amacı Allah'u Teâlâ'ya hakkıyla kulluk görevimizi ifa etmektir. Allah'u Teâlâ'nın kelamını öğrenmenin kulluk görevi olduğunun farkına vardık. Eskiden Kur'an-ı Kerim'i okuduğumuzda sadece Arapçasını okur ama anlamını bilmiyorduk. Ama kendi kendime dedim ki, madem Allah'a karşı kulluk görevini layıkıyla yapmak gerekiyor, o zaman okuduğumuz Allah’ın Kelamının anlamını bilmek için bu yola koyulmam lazım.
İlk başlarda Arapça öğrenmek için kurs bulamıyorduk ve sonunda Allah'a şükürler olsun ki bize böyle bir nimeti bahşetti. Arapçayı öğrendikten sonra Kur'an-ı Kerim'i daha güzel bir şekilde anlamaya başladık. Ayetleri okudukça Allah'u Teâlâ'nın bize neyi yasakladığını, neleri bahşettiğini daha iyi anlamaya başladık.
Arapça eğitimini bitirip alime oldunuz. Şimdi neler yapmayı düşünüyorsunuz?
Zahide Düşmez: Her şeyden önce alime adına layık bir hayat yaşamayı, yüce Allah tüm öğrenci arkadaşlarıma ve bana da nasip etsin İnşallah. Evet, ilmimizi bitirdik Elhamdülillah. İlmimizi belli bir program ve yönetim içerisinde aldık.
Özellikle diyeceğimiz şudur ki, bu kutlu ve değerli ilmin, ilim ve maneviyattan yoksun olan yerlere yayılması için, değerli sayıda ve duyarlı ağabeylerimizden bizlere medrese ve ortamı imkanı hazırlamalarını istiyoruz. İlmi yayma konusunda bize düşeni elimizden geldiğince ve dilimiz döndüğünce, gece gündüz çalışıp gayret göstereceğiz İnşaallah.
Genç kızlara tavsiyeleriniz nelerdir?
Betül Göçmen: Böyle bir zaman zarfında insanlar birbirlerine ne kadar nasihat ve önerilerde bulunursa azdır. Bir Hadisi Şerif’te Efendimiz şöyle buyuruyor, 'Din nasihattir.' Buna binaen genç kızlara tavsiyem şudur ki; baki olan hayata, geçici olan dünyayı tercih etmesinler. İnsanoğlu aklını kullanarak doğru yolu bulabilir. Bütün herkes bilmelidir ki tek hakikat İslam’dır. Müslüman kimliği altında olduğunu iddia eden bir genç kız, sokaklarda ve caddelerde hoş olmayan görüntüler sergilerse bu İslam’ın değil cehaletin ve fuhşiyatın kimliğidir. İlim kadar üstün hiçbir şey yoktur. Buradan genç kızlara sesleniyorum: 'Elinizdeki kalemin kıymetini bilin, ona sımsıkı sarılın.
Etrafınızdaki hiçbir şey, onu sizden almasın. O kalemi öyle yerlerde kullanınız ki, Allah'ın vaad ettiğine ulaşabilesiniz.' Ben inanıyorum ki, her genç kızın içinde çok büyük mücevherler var. Genç kızlar da bu mücevherleri önce kendilerine sonra etrafındakilerle paylaşmalıdırlar. Hedefleriniz her zaman büyük ve isabetli olmalıdır. Rabbimden bütün genç kızların İslami ilimle donanmalarını ve hak yolu bulmalarını niyaz ediyorum.
Ailenizden ve memleketinizden uzak kalmak sizi zorladı mı? Zorladıysa bu zorlukları nasıl aştınız?
Esma Atmaca: Öncelikle bizleri ilim nimetiyle kuşatan ve bizleri Peygamberlerin varisi kılan Allah'a Hamd olsun ki, hiçbir şekilde ailesinden kopmamış, ilk defa evinden ayrı kalan bir genç kız için ilk başta çok zor gelir. Hele de biz ilk gittiğimizde beli bir amaç üzere gitmemiştik. Ancak aldığımız dersler amacımızı, davamızı, oraya gitmekle omuzlarımıza yüklenen yükü idrak ettik. Sonra Meryemvari davranışlar sergilememiz gerektiğinin idrakine vardık.
Mademki bizi adayan Hanne ve İmran gibi ebeveynlerimiz var, o halde bizim de onların adadığı Meryemler olmamız gerekiyordu. Meryem olmak zordu. Meryem olabilmek için anneden, babadan, aileden, arkadaşlardan ve dünyadan el etek çekmek gerekiyordu. Elhamdülillah biz bu sıkıntılara göğüs gerdik. Bir de kişi rotasını Allah'a çevirirse muhakkak ki Allah, onun yardımcısı olur. (Emine Yardımcı- M.Can Yardımcı - İLKHA)