Şu dünyada insanın hemcinsine ettiğini başka bir canlı veya doğa olayı insana etmemiştir. Ebede müştak bir insanın bu fani dünyada aradığını bulamaması, iradesini nefsin ve şeytanın eline verip ebedi hayatı ona sonuç verecek yoldan da uzaklaşması onu dünyaya karşı hırslandırmış; bu hırs da ‘imkân, toprak, mal, yaşam hakkı…' gibi şeyler konusunda da onun gözünü kör etmiştir.
Elindeki ve avucundakini başkasıyla paylaşmamak ve başkasının elinde olanı da hırsla almak onu insani boyuttan tamamen uzaklaştırmış; sadece kendisine yetecek kadar avı avlayan yırtıcı hayvanlardan daha vahşi bir derekeye düşürmüştür.
İnsandaki duygular iyiye de kullanılabilir, kötüye de. Bunlardan birisi işte bu hırstır.
Hırs, kötüye kullanıldığı noktada ‘tamah, aç gözlülük, aşırı tutku, sonu gelmeyen istek'tir.
Eğer insan bu duyguya kapılırsa mal, mülk, makam, mevki hırsı öylesine kendisini sarar ve kaplar ki, Peygamberimiz aleyhisselamın ifadesiyle:
“Kişiden mal hırsının, şeref ve mevkiye düşkünlüğünün dinine yaptığı zarar, iki aç kurdun sürüye yaptığı zarardan daha büyük olur.”
Hırsın, hüsran sebebi olduğunu bilmeyen zavallı insan kapitalizmin kendisine aşıladığı mantıkla ulaşmak için hırs, kapmak için hırs, nemalanmak için hırs, alt etmek için hırs, yalnız senin olsun adına hırsla hareket etmiş.
‘Haksızlık, zulüm, yok sayma, gaspçılık, alay, ötekileştirme…' kulvarında hem kendini hem de hemcinsi insanı ve de insanlığı dumura uğratmış, mahvetmiştir.
Bugün Afganistan'dan tutun Mısır'a, Suriye'den Pakistan'a, Filistin'den Myanmar'a, Yemen'den Çeçenistan'a kadar ve son zamanlarda Türkiye'de bir iç savaştan daha beter olan olaylar hep bu hırsın sonucudur.
Emperyal güçler ve ensesi kalın kapital baronlar, daha çok kazanmak için hırslanır; hırslandıkça azgınlaşır ve azgınlaştıkça saldırır.
Uşak devletler ve köle ruhlu zavallılar, kendini ispat etme(!) adına, önüne atılan kemikten kapma yolunda hırslanır; hırslandıkça hedefinden uzaklaşır ve uzaklaştıkça isyanları oynar.
Yasin Börü'nün cesedi üzerindeki vahşilik,
Fırat Simpil'in parçalanmış bedenindeki korkunçluk,
Aylan Kurdî'nin kıyıya vuran ölümündeki masumluk;
Bombalar, mayınlar, kurşunlarla sayıları matematiksel işlemden artık sayılmayan ölümlerdeki dehşet bu hırsın insana ve insanlığa ne kadar pahalıya patladığının faturasıdır.
En zengin 85 kapitalistin malvarlığının dünyadaki 4 milyar insanın gelirine eşit olması ve bu orandaki zerre küre misali adaletsizlik maddi hırsın boyutunu gösterir.
Dünyanın tüm çatışmalı bölgelerinin İslam coğrafyası, çatışmasız bölgelerinin de Batı coğrafyası olması fesat, bozgunculuk, hakka düşmanlık hırsının fotoğrafıdır.
Dinin temelinden yoksun yüzeysel bilgi eldesiyle, İslam'ın hikmet boyutunu anlamamış softa endamıyla, imamını Allah Resulünden önde tutan taassubî duruşuyla mezhep, klik, cemaat, camia hırsı biri diğerini tekfirle ötekileştirip ölümünü, camisini kundaklamayı, pazarlarını tarumar etmeyi meşrulaştıran resim karesinin en rezil eldesidir.
Fransız ihtilalinden bu yana kaşınan ırkçılık damarının Irak'ta Türkmen, Arap, Kürt; Suriye'de Arap, Nusayrî, Kürt; Türkiye'de Türk, Kürt, Laz, Zaza… makro ve mikro milliyetçilik halini alarak her birinin bir diğerinin kuyusunu alabildiğine kazması; tüm ahlaki ve İslami tutumların reddedilerek insanların sadece aidiyet üzerine kutuplaştırılması veya buna zorlanması asabiyet, tarafgirlik ve şeytanlaştıran hırsın görüntüsüdür.
Bu hırstır ki, Cizre, Amed, Mardin, Bingöl, Batman, Van'daki Kürt ve Zaza'ya HDPKK'ye destek vermediği ve inançlı bir duruş sergilediği için ölüm kusmaktadır; yine Ankara, Alanya, Kırşehir… ve diğer batı illerindeki Kürt ve Zaza'ya da Türk faşistliğinin körlüğü içinde PKK'li yaftasıyla vandallık kusmaktadır.