Her zaman olduğu gibi şu algı yönetimi denen meret, hep bize gerçekleri olduğu gibi değil, birilerinin istediği gibi görmemize sebebiyet vermiştir. Onu elinde bulunduranlar, akı kara; karayı ak gösterebilmişlerdir. Günümüzde de bu yöntem çok yoğun bir şekilde sürdürülmektedir.
Barış güvercinlerini ve nazenin bedenleri bir bir vuranların barışsever; toplumun selameti için çalışıp didinenlerin ise savaşçıl diye ilan edilmelerinin ve öyle kabul görülmelerinin sebebi de maalesef şu algı yönetimidir.
Eman'ın nişanesi beyazı, kurşun manyağına çevirenler ‘barış bloğu' ve ‘siyasi hareket' diye tanımlanırlarken; yıllardır işleri sadece ıslah ve insanların arasını bulmak ve bir ‘selam' toplumunu meydana getirmek isteyenlerin ise savaşçıl veya ağza alınmayacak sözcüklerle ifade ediliyor olmaları da bu algı meselesinden ötürüdür.
Kimi zevat ve yayın organlarının, coğrafyamızda el-an ellerinden kan damlayanlar için, ‘kabul edelim veya etmeyelim şu kadar kişinin oy'unu almış siyasi bir harekettir…' ifadeleriyle başlamak suretiyle, tartışılır argümanlarla alınan bir desteği bütün bu olup biten ölüm ve vahşetlerin önüne geçirerek yorum yapmaya çalışmaları, katili masum gösterme çaba ve gayreti sebebiyle olsa gerek. Ve bütün bunların ciddi manada katilden veya tarafı oldukları zihniyetten yana bir algı çalışması olduğu muhakkaktır.
Öyle olmasa, yıllardır herhangi bir şiddetle anılmayan Hizbullah Cemaati'yle alakalı yorumlarında insaflı olmaları gerekirdi. On binlerin ölümünde bir şekilde etkisi olan silahlı bir örgütü, cici ve sazlı-cazlı göstermeye çalışırken İslami bir camiayı ‘etini sevdikleri hayvan' bağı üzerinden değerlendirmeye çalışmaları bir algı çalışması değildir de nedir?
İşin garip tarafı, onların savunduğu tarafın katletme şekli o kadar çeşitlenmiş ki, neredeyse dünyada getirip uygulamadıkları yöntem kalmamışken, Hizbullah'ı bir yalan yöntem üzerinden karalamaya çalışmaları samimiyetsizliklerini ortaya koyması açısından önemli bir husustur.
Öyle bir algı oluşturdular ki, entelinden liberaline, İslamcısından solcusuna herkes, bir dönem PKK'ye karşı kendini savunmak durumunda kalan İslami yapıyı konuşurken bile fısıldaşarak konuşur oldular. Böyle bir algı yönetimi olamaz artık. ‘Ya şu partinin veya şu STK'nin Hizbullah'la ilişkisi var mı acaba, bu konuda ne diyonuz?' türünden gelen sorular, artık bugünü bile okumaktan aciz kişilerin saçmalıkları olsa gerek.
Şunu açıkça ilan etmek lazım: İslam'la sorunu olanlar İslam'a direk saldırmak yerine bir camia üzerinden saldırmayı kendileri açısından daha risksiz gördüler ve öyle yaptılar. Tabi işin acı ve üzüntü verici tarafı, dindarların bugün bile olayları değerlendirmekten aciz olmaları. Birileri hala, Bölge Müslümanlarını bugün üzerinden bile okuyarak, 90'lı yılları anlayacak yetenekten yoksun gibi.
Bir fasıkın sözü bile araştırmayı gerektiriyorken İslam düşmanlarının bu olumsuz algıya dönük propagandalarını doğruymuş gibi kabul etmenin nasıl bir izahı olabilir? Bence bundan böyle her şeyden önce bu algıya savaş açmak lazım. Bu algıyı kim oluşturuyor? Bunun üzerine yoğunlaşıp ikide bir Müslümanları can evinden vuran bu hainleri deşifre ederek olumsuz propagandalarının önüne geçmenin zamanı gelmiştir.
Geçen gün camiden çıkarken bir vatandaş yanaşarak ve tabi ki fısıldayarak, ‘Pardon ben sizi basından görmüşüm de… Şu partinin yani HÜDA PAR'ın acaba Hizbullah'la ilişkisi nedir?....' Şeklinde kimi sualler sordu. İlkin hafif gülümseyerek ‘ilişkisi olsa ne olur?' diye sorusunu soruyla cevaplandırdım… Ve ardından ‘Onların ilişkisinden ziyade önce şu Hizbullah'ı tanımamız gerekir' diyerek bölgeyi ve oradaki davayı omuzlayan Müslümanların kim olduklarını ve ne yapmaya çalıştıklarını anlatmaya çalıştım. Vatandaş en sonunda ‘Aslında doğru.. Şu aralarında bir bağın olup olmamasını öğrenmeden önce Hizbullah'ı gerçekten sağlam kaynaklardan öğrenmemiz gerektiği hususu elzem olmuştur' diyerek teşekkür etti ve gitti.
Tabi burada tekrardan HÜDA PAR'lı yetkililerin ‘Organik bir bağımız yok' demeleri kadar doğal bir şey yok ancak şu sürekli ilişkilendirilmeye çalışıldıkları Hizbullah'ın günahı ne yahu? Bir de onu konuşanlar olmalı ve bence bu yanlış algılar zir u zeber edilmelidir. Mesele neyse o anlaşılsın; halkın her şeyi olduğu gibi öğrenmek gibi bir hakkı da yok mu? Halk gerçekleri öğrensin ki hilebazların gerçek yüzleri ayan beyan olsun!
Selam ve dua ile…