İstanbul Beykoz'da 17 Ocak 2000 tarihinde şehid edilen Hizbullah Cemaati'nin kurucu lideri Hüseyin Velioğlu'nun şehadeti yıl dönümü münasebetiyle Hizbullah Cemaati Rehberi Muhterem Edip Gümüş, yayınlandığı mesaj da; İslam coğrafyasında yaşananlar, aile kurumuna karşı yapılan saldırılar, müfsid ve mürtet örgütün toplumda kadına yönelik saldırıları, çocukların Kemalizm'e yönlendirilmesi ve Kudüs'ün özgürlüğü konularına değindi.
Mesajına Allah'a hamd Hazreti Muhammed'e (Sallahu Aleyhi Vesellem) salat ve selam ile başlayan Hizbullah Lideri Gümüş, "17 Ocak 2000 tarihinde, İstanbul Beykoz'da Kemalist rejim güçleri tarafından şehid edilen Hizbullah Cemaatinin kurucu lideri ve aziz Rehberimiz Hüseyin Velioğlu’nu rahmet ve minnetle yâd ediyor, Rabbimden bizi Peygamberimizin sancağı altında cennette bir araya getirmesini diliyorum. O günün şartlarında; 'Eğer birlik olmazsak en çok biz Müslümanlar ezileceğiz' diyerek emperyalistlerin bu topraklarda gerçekleştirmek istediği yüz yıllık planlarına işaret eden Rehber’imizin şehadetini tebrik ediyor ve bıraktığı kutlu mirasa sahip çıkacağımızı bir kez daha ilan ediyoruz." dedi.
"Şehid Rehber'in 40 yıl önce öngördüğü tabloyu ve buna karşı tedbir almak için gecesini gündüzüne katarak şehit oluncaya kadar yaptığı çalışmayı, günümüzde karşılaştığımız sorunlar ve son gelişmelerle beraber değerlendirdiğimizde, ne kadar büyük bir feraset ve basiretle hareket ettiğini ve bize ne kadar paha biçilmez bir miras bıraktığını daha iyi anlamış oluruz." diyen Gümüş, "Bu münasebetle kutlu davayı yüklenen ve yüklenmeye aday olan kardeşlerime seslenmek istiyorum." dedi.
"İslam ümmetine kurtuluş yolunu göstermek için tüm hayatınızda programlı olmalısınız"
Mesajında gençlere seslenen Muhterem Gümüş, "Unutmayın ki hayatı ve ölümü var eden Allah'tır. Mülk O'nundur. Hepimiz O'na aitiz ve yine O'na döneceğiz. İmtihan için bulunduğumuz bu dünyadan bir gün ayrılacak ve yaptıklarımızdan dolayı O'na hesap vereceğiz. Yapılması gereken; Rabbimizi razı edecek ameller işleyerek imtihanımızı en güzel şekilde kazanmaya çalışmaktır. Rabbimiz bir günlük yani 24 saatlik zaman diliminde hayatımıza bir program belirlemiştir. Dolayısıyla tüm hayatımızın belli bir program dâhilinde sürdürülmesi gerekmektedir. Biliyorsunuz ki; yükümüz ve sorumluluğumuz ağır, zamanımız ise azdır. Dolayısıyla, müstekbirlerin şeytani hile ve tuzaklarını boşa çıkarmak ve İslam ümmetine kurtuluş yolunu göstermek için tüm hayatınızda programlı olmalısınız. Rabbimizin 'Boş kaldın mı hemen (başka) işe koyul ve yalnız Rabbine yönel' (İnşirah: 7-8) ayetindeki emri üzerine, her anınızla Allah'a kulluk vazifenizi yerine getirerek İslam'a ve Müslümanlara faydalı olmalı, uhrevi veya dünyevi bir faydası olmayan her söz, yazı, iş, fiil ve uğraştan yüz çevirmelisiniz." ifadelerini kullandı.
"Allah'ın dinini dert edinen genç kardeşlerim! Fikri, ilmi ve ameli olarak 'iki günü bir olan ziyandadır' hadisini düstur edinmelisiniz." diyen Gümüş mesajının devamında şunları kaydetti:
Peygamberimizin bu tavsiyesine kulak verip zarardan şiddetle uzak durmalısınız. Kur'an okuyun! Hadis okuyun! Selefi Salihinin hayatını okuyun. Kendi coğrafyamızda canıyla malıyla bu toplum için çalışmış olan âlimlerimizin hayatlarını ve tavsiyelerini okuyun! Cemaat tarihini ve sizden önce mücadelede bulunan fedakârların hayatlarını okuyun! Yaratılış amacına dair tahliller yapıp bunun üzerinde tefekkür edin! Gelecek nesillere örnek olun!
'Sizi, hayat veren işlere çağırdığı zaman Allah'a ve Resulüne icabet edin.' (Enfal: 24)
İlim nurdur, hayattır. Bilenlerle bilmeyenler bir değildir. Fikri ve ilmi olgunluk elde edilmezse çok ciddi yanlışlıklara düşme ihtimali büyüktür. İslam'ın ilk emri 'oku'dur. Okumak, başta Allah'ı sonra da ona karşı kendi halini ve haddini bilmektir. Okumaktan belki çok daha önemli olan da okuduğunu yaşamak, yani hayatında tatbik etmektir. Okuduğunu yaşamayanlar kendi söylediklerine kendileri de inanmayacaktır. İnandığı gibi yaşamayan ve bilgisi kendisinde amele ve ihlasa dönüşmeyen herkes için tehlike vardır.
Tavırlarınızdan, tepkilerinizden, yazdıklarınızdan ve konuştuklarınızdan Müslümanların ve davamızın zarar görmemesine dikkat etmelisiniz. Unutmayın! Siz sokaktaki sıradan bir insan gibi değilsiniz. Başkaları haram ve günah içinde yüzseler bile belki çok kimse umursamaz, ancak sizin basit bir yanlışınızı bile davanıza hamletmeye, davanıza saldırmaya bahane ederler."
"Öğrendiğinizle amel edin ki bu mübarek davanın yükünü istikamet üzere taşıyabilesiniz"
Her koşulda Hazreti Muhammed'in örnek alınması tavsiyesinde bulunan Gümüş, "Öğrendiğinizle amel edin ki bu mübarek davanın yükünü istikamet üzere taşıyabilesiniz. Düşünce, tavır ve tepkilerinizde ifrat ve tefritten şiddetle kaçının. Her zemin ve mekânda, Resulullah aleyhissalatuvesselam'ı örnek alın, O'nun ahlakıyla ahlaklanmaya azmedin ve O'nun sünnetini yaşayın ki insanlar da sizde İslam'ın güzelliğini ve hayat bulmuş halini görsünler. Söz ve davranışlarınızla sadece kendinizi değil, bu ulvi davayı da temsil ettiğinizi unutmayın.
İslami mücadelede azim, gayret ve heyecanınızı hiçbir zaman kaybetmeyin. Gayret ve azminizi ilk günkü gibi taze ve diri tutun. İnsanların hidayetine vesile olma arzunuzda asla kırılma olmamalı, bilakis her geçen gün iştiyakınızı artırmalısınız. Size kalemleri, dilleri ve elleri ile saldıranlar, asla şevkinizi kırmamalı, bilakis onların da hidayet bulması için elinizden gelen çabayı göstermelisiniz." diye belirtti.
"Sosyal medyadan faydalanırken zararlı yönünü unutmayın"
Mesajının devamında sosyal medya kullanımına da dikkat çeken Gümüş, "Sosyal medyadan faydalanırken zararlı yönünü unutmayın. İslam düşmanlarının sizi izlediğini, kayda aldığını ve saldırmak için bahane aradığını bilin. Sizin yanlış bir paylaşımınız şahsınızda arkadaşlarınıza ve davanıza zarar getirir. Gaflete düşmemek ve İslami hizmette istikrarı elde etmek için Rabbimiz ile sürekli irtibat halinde olmalısınız. O’ndan asla gaflet etmemeli, hatalarınızdan ve günahlarınızdan tövbe etmeyi ve yanlıştan dönmeyi fazilet bilmelisiniz. Allah, hepimizi görüyor. O'nun rızası, sevgisi, hoşnutluğu asıl gayeniz ve işlerinizin ana mihveri olsun. Genç kardeşlerim kendilerini, davanın yükünü yüklenecek şekilde hazırlamalıdırlar. Zamanlarını, enerjilerini programlayıp öncülerinin de birikim ve tecrübelerinden istifade ederek İslami mücadeleyi çok daha ileri noktalara taşıma gayretinde olmalıdırlar." ifadelerini kullandı.
"30-40 yıldır beraber yürüdüğümüz, yola beraber çıktığımız kıymetli dava arkadaşlarım!" diyen Gümüş daha sonra şunları söyledi:
Bugüne kadar dava yolunda işkence, zindan, muhaceret, mal ve canlarınızdan yaptığınız fedakârlıklar ile bu davayı bugünlere getirdiniz. Bıkmadan, usanmadan onlarca misafiri ağırlamaktan, zorluklarına katlanmaktan geri kalmayan, davanın en zor günlerinde eşlerine, kardeş ve çocuklarına destek olan eli öpülesi anne ve bacılarımızın fedakârlıkları hayranlık uyandıracak niteliktedir. Kadın, erkek tüm dava mensuplarının ambargo, muhaceret, gözaltı, işkence, zindan, saldırılar ve şehadet karşısında sebatla davayı sahiplenmeleri elbette ki çok kıymetlidir. Ama bunca sıkıntılardan sonra rahat bir ortama girince davadan geri kalmadan hizmet etmeye devam etmek en az bu sıkıntılara katlanmak kadar önemlidir. Tüm kardeş ve bacılarımın en büyük mükâfatla mükâfatlandırılmalarını ve tüm günahlarının bağışlanarak Kevser havuzunda Peygamberimizle beraber bulunma şerefine nail olmalarını Rabbimden diliyorum.
"Bu dava için yola çıktığımızda, herhangi dünyevi bir mal veya makam gözetmedik"
Gümüş mesajının devamında şu ifadeleri kullandı: "Bu dava için yola çıktığımızda, herhangi dünyevi bir mal veya makam gözetmedik. Rabbimizi razı etmek için yola çıkmış gençlerdik. Dünya malımızı, varlıklarımızı hatta sevdiklerimizi feda ederek ve birçok badirelerden geçerek bu günlere geldik. Hiçbir dünyevi kayıptan dolayı pişman olmadığımız gibi Allah yolunda verdiklerimizin de birer kazanç olduğu mutluluğunu yaşıyoruz. Şüphesiz Mü'minler bunun karşılığını fazlasıyla alacaktır. Bununla beraber imtihan, son nefese kadar devam edecektir. Dünyanın süsüne, nefsin arzularına ve şeytanın vesveselerine karşı uyanık olmak gerekir. Dünyevi olarak sahip olduklarımızın da Allah'a ait olduğu hakikatini göz önünde bulundurarak gaflete düşmemeli, O'nun uğrunda infak etmekten geri durmamalıyız.
'Kim dünya sevâbını/mükâfatını isterse, (bilsin ki) Allah katında hem dünyanın hem de ahiretin sevâbı/mükâfatı vardır. Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.' (Nisa: 134)
'Siz dünyanın geçici malını istiyorsunuz, Allah ise (sizin için) Ahireti istiyor.' (Enfal: 67)
Kardeşlerim! İslam yolunda seferber olmaktan, Rabbimizi razı edecek amel ve faaliyetler yapmaktan geri durmamalıyız. O'nun dinine hizmet etme şerefi herkese nasip olmaz. Bunun için ne kadar şükretsek azdır.
Bu ortamda kardeşlerimize özel bir görev düşmektedir. Her kardeşimiz, başta çocukları ve ailesini ateşten korumakla görevlidir. Çocuklarıyla birlikte akraba çocuklarının da salih evlatlar olmaları için her kardeşimiz gayretiyle örnek olmalıdır. Çocuklarına kötü örnek olan bir babanın ne çocuklarına ne de başkasına anlatacak bir şeyi kalmaz. Örnek olmak sadece anlatarak değil, yaşayarak olur."
"Her birinizin evi bir İslam yuvası ve mektebi olmalıdır"
Ebeveynlere çocukların İslam'i ahlak üzerine yetiştirmeleri gerektiğini belirten Gümüş, "Bacı ve kardeşlerim! Her birinizin evi bir İslam yuvası ve mektebi olmalıdır. Bir evde gayri İslami filmlerin oynatıldığı TV kanalları varsa ve büyükler seyrediyorsa, ana ve babalar akıllı telefonlar ile bütün zamanını heba ediyorlarsa o evde büyüyen çocukların İslami ahlak edinmeleri zordur. Bir evde Kur'an ve hadis okunuyor, ezberleniyor, namazlar çocuklar dâhil cemaatle kılınıyor, İslami dersler yapılıyor, İslami ve faydalı yayınlar takip ediliyorsa çocuklar için doğru ve faydalı bir ortam sağlanmış demektir." dedi.
"Müfsid ve mürtet örgütün toplumda uygulamaya çalıştığı, süslü kelime ve kavramlarla kadınlarımızı iffet ve namuslarından koparmaya çabaladığı bu projeye maalesef iktidar ve siyasi uzantıları da alet olmuştur"
"İslam düşmanları şeytani ve sinsi bir planla aileye saldırmakta; aile terbiyesini, düzenini ve ortamını yok etmeye, Müslüman toplumu ahlaki açıdan çökertmeye çalışmaktadırlar." diyen Gümüş mesajının devamında şunları kaydetti:
İnsanımıza sanal ortamda tozpembe ve hayatın gerçeklerinden uzak sanal hayatlar ısmarlıyorlar. Özellikle gençleri huzursuzluk, aileyi önemsememe ve başka arayışlara yönelme gibi bir kanaatsizlikle buhrana sürükleyerek ailelerini yıkıyorlar. Başta ülkede sorumluluk mevkiinde ve ellerinde yetki olanlar, halkımıza dayatılan bu hayâsızca akına karşı seferber olmalıdırlar. Aile büyükleri konuyu basit görmemeli, büyük bir sivil direniş ve inisiyatif geliştirmelidirler. Kardeşlerimiz bu konuda ellerinden gelen her şeyi yapmalıdırlar. Öncelikle kendi aile gençlerinin aile bağlarını güçlendirecek adımlar atmalıdırlar. Uzun zamandır başta müfsid ve mürtet örgütün toplumda uygulamaya çalıştığı, süslü kelime ve kavramlarla kadınlarımızı iffet ve namuslarından koparmaya çabaladığı bu projeye maalesef iktidar ve siyasi uzantıları da alet olmuştur. Bilinçsiz bir ihanet değilse çok büyük bir cürüm işlenmektedir. Buna karşı durmak bütün Müslümanların vazifesidir.
"Kardeşlerimiz, hiçbir gerekçeyle ailesini ihmal etmemelidir"
Ailenin ihmal edilmemesi gerektiğini vurgulayan Gümüş, "Kardeşlerimiz, hiçbir gerekçeyle ailesini ihmal etmemelidir. Çocuklarının İslami eğitimine en az okuluna verdiği kadar önem vermeli, çocuklarının, Allah'a karşı kulluğunu yerine getireceği bilgi, birikim ve becerisini geliştirmek için çaba sarf etmelidir. Bu konuda herkes programlı olmalı, ailesine ve çocuklarına faydalı olmak için gayret göstermelidir. Ailesi üzerinde yapması gerekenleri ihmal edenler, çok geçmeden ailevi sorunlar nedeniyle diğer işlerini de hakkıyla yerine getiremeyeceklerdir. Rabbim, nesillerimizden salih, abid, davetçi ve müttaki nesiller çıkarsın. Onları insi ve cinni şeytanların şerrinden ve tuzaklarından muhafaza etsin. Rabbim, onların eliyle bu topraklarda, İslam bayrağı altında insanların kardeşçe yaşadığı ve işgalcilerin sökülüp atıldığı, İslam'ın adaletinin hâkim olduğu günleri nasip eylesin.
"Toplumu yönetecek ve Kudüs'ü kurtaracak Selahaddinleri siz yetiştireceksiniz"
Mesajında kadınlara özel olarak seslenen Muhterem Gümüş, kadınların görev ve sorumluluklarını hatırlatarak şu ifadeleri kullandı:
Muhterem Bacılarım! Unutmayın ki kız-erkek gelecek nesil sizin ellerinizden geçerek yetişiyor. Toplumu yönetecek ve Kudüs'ü kurtaracak Selahaddinleri siz yetiştireceksiniz. Bununla beraber toplum üzerinde çalışan şer odakların kadını, iffetini ve ailesini hedef aldıklarını iyi biliyorsunuz. Kızlarınızı yetiştirirken çok dikkatli ve bilinçli hareket etmeli, küçük yaştan itibaren ibadet ve tesettür alışkanlığı kazanmalarını sağlamalı, onların bu konudaki eğitiminde en küçük bir ihmalde bulunmamalısınız. Aile mahremiyetini her hâlükârda korumalı, aileniz içinde gayri İslami bir ortama müsaade etmemelisiniz. Her biriniz, çevrenize Allah'ı hatırlatan, iyilikte yarışan, hal, hareket, söylem, fiil ve giyiminde örnek olan birer davetçi olursanız, halkımızın kurtuluşu sizin elinizle gerçekleşecektir inşallah. Kendi akraba ve yakınlarınıza karşı, hassaten eşinizin akraba ve büyüklerine –onlardan sıkıntı görmüş olsanız bile– iyilik, saygı, hürmet ve hizmette kusur etmemelisiniz.
Hal ve hareketinizle başta yakınlarınız olmak üzere, insanları davamızdan uzaklaştıracak tavırlardan şiddetle kaçınmalısınız. Tesettürünüz kadar ahlak, edep, hürmet, büyük ve küçüklerinize saygı, sevgi ve merhametinizle de örnek olmalı, insanlarımızın ahiretinin kurtuluşu için fedakârlık yapmalısınız.
"Hiçbir bahane sizi Allah'ın dinine hizmet etmekten geri bırakmamalı"
Hizmetten geri kalanlara da hatırlatmalarda bulunan ve yeni bir sayfa açmalarını isteyen Gümüş, "Geçmişte bu davaya hizmet etmekle beraber herhangi bir sebeple geri durmuş olan kardeşlerime söyleyeceğim şudur ki –haklı haksız– hangi gerekçeyle olursa olsun, hiçbir bahane sizi Allah'ın dinine hizmet etmekten geri bırakmamalıdır. Şu an bir kenara çekilmiş kardeşlerimizin zor ve kritik zamanlarda her şeyleriyle fedakârlık yapmaktan geri durmadıklarını bilmekteyim. Ancak ailelerimiz yıkılıyor, çocuklarımız elimizden gidiyor, coğrafyamızda büyük operasyonlar icra ediliyor. Kaybedilen her gün aleyhimize işliyor. Küfre karşı set olacak çalışmalarımız olmazsa, insanlarımızı şeytana ve askerlerine yem yapmış oluruz ki bu bizi büyük bir mesuliyet altına sokar. Bunun için ahiretinizi ve çocuklarınızın geleceğini düşünerek kendinize yeni bir sayfa açın ki hizmetten nasibiniz olsun ve amelleriniz heba olmasın." dedi.
"Dindar ve muhafazakâr kesimlerin Kemalizm’in öğretisi olan ırkçı düşüncelere sahip çıkması, Kemalistleri daha cüretkâr hale getirmiştir"
Çocuklara dayatılan Kemalizm ve tesettürlü kadınlara yapılan saldırılara da dikkat çeken Gümüş, "Dindar ve muhafazakâr kesimlerin Kemalizm’in öğretisi olan ırkçı düşüncelere sahip çıkması, Kemalistleri daha cüretkâr hale getirmiştir. Irkın muhafazakârlar tarafından adeta kutsanması, Kemalist odağın, ırkın kurtarıcısı ve sembolü haline getirdikleri putlarını ilah görme gibi bir şirki, organize bir şekilde gündeme getirmelerini doğurmuştur. Kemalist azınlığın bir asırdır İslam düşmanlığı altında yapmak istedikleri putperest gericiliğin bu zamanda, bu kadar yaygın şekilde Müslüman çocuklara yaptırılmaya çalışılması dindarlar için çok acı bir durumdur. Müslüman halkımızın son asırda ödediği bedelin ve umutlarının, şahsi ikbal ve iktidar ihtiraslarına kurban edilmesi ve gelinen aşamada ülkenin Kemalist azınlığa teslim edilmesi ibret vericidir. Bugün siyasal iktidar olmadıkları halde çarşıda yürüyen tesettürlü bacılarımıza saldıran, çocuklarımızı putlar önünde secde ettirerek putperestliği öğretmeye çalışan bu zihniyetin, hâkimiyeti eline geçirdiği bir ortamda Müslümanlara neler yapacağını Müslüman halkımız ve bütün İslami kesimler görmelidir. Bunlara bugün karşı durulmazsa, yarın çok geç olacak, daha büyük sorunlar ve bedeller ödenmek zorunda kalınacaktır.
Bu konuda ülkedeki tüm âlimlere, Müslüman aydınlara, cemaatlere, tarikatlara ve İslami Sivil Toplum kuruluşlarına büyük görevler düşmektedir. Bugün hakkı söylemek ve yanlışları düzeltmek zamanıdır. Herkes sorumluluğunu ifa etmekle mükelleftir. Rabbim şahit olsun ki biz hatırlatıyoruz. Hatırlatmaya da devam edeceğiz." ifadelerini kullandı.
"İslami kesimler, emperyalistlerin planlarını boşa çıkarmak istiyorsa Kürtlerin İslami ve insani haklarının verilmesi için topluca yoğun bir çaba harcamalıdır"
Muhterem Gümüş, mesajının devamında şunları söyledi:
Uzun süredir; Müslüman Kürt Halkı'nın insani ve İslami haklarının temin edilerek halkımızda yılların ırkçı politikalarının neden olduğu travmaların tamir edilmesini ve emperyalistlere malzeme veren gediklerin kapatılması gerektiğini ifade ediyoruz. Bu konuda Müslüman halkımızı ve İslami kesimleri uyarmaya devam edeceğiz. Teessüfle belirtmemiz gerekir ki hâkim olan ırkçı, ötekileştirici ve incitici dil düzeltilmediği gibi bu konuda istenildiği şekilde bir niyet beyanı dahi ortaya konmuş değildir.
İslami kesimler, emperyalistlerin planlarını boşa çıkarmak istiyorsa Kürtlerin İslami ve insani haklarının verilmesi için topluca yoğun bir çaba harcamalıdırlar. Bu konuda teorik ifadelerden ziyade, somut adımlar atılmalıdır. Aksi halde daha önce yaptığımız uyarılardan çok daha kötü bir duruma doğru hep beraber sürükleniriz. Müslüman halklarımızın büyük zararlar göreceği ve düşmanlıkların tahrik edilerek coğrafyamızın daha büyük bir anarşiye doğru sürüklenmesine sebep olacak herkes, işlenecek cürümlere ortak olacaktır. Irkı ve milli çıkarları için İslam Coğrafyasını ateşe atan hiç kimse bunun hesabını Allah katında veremez.
"Hizbullah Cemaati olarak Kudüs’ün kurtuluşu uğruna ödenecek her bedele hazır olduğumuzu tekrardan ilan ediyoruz"
İslam coğrafyasının güvenliği Kudüs’ün güvenliğine bağlı olduğunu belirten Gümüş ,"İslam coğrafyasının güvenliği Kudüs’ün güvenliğine bağlıdır. Bu bağlamda daha öncede belirttiğimiz üzere İslam ülkelerinin idarecilerine ve tüm İslami yapılara çağrımız, aramızdaki kısır çatışma ve çekişmelerden vazgeçerek İslam düşmanı Siyonistleri bu topraklardan söküp atmak için bütün imkânları seferber edelim. Hizbullah Cemaati olarak Kudüs’ün kurtuluşu uğruna ödenecek her bedele hazır olduğumuzu tekrardan ilan ediyoruz." dedi.
Mesajının sonunda tavsiyelerde de bulunan Gümüş, "Son olarak kadın erkek, genç ihtiyar tüm kardeşlerime naçizane tavsiyem; meşrebi, mezhebi ve kavmine bakmaksızın dünyanın neresinde olursa olsun Müslümanların kanlarını dökenleri, haksızlık ve zulüm yapanları, topraklarını işgal eden emperyalist kâfirleri –fiilen hiçbir şey yapamıyorsanız bile- beddualarınızla tel'in edin ve dualarınızla onlara destek olun. Kâfirlerin ve münafıkların tuzaklarına karşı gafil olmayalım, hassas davranalım ve dikkat edelim.
Hissi, nefsi ve duygusal davranan, söz, tavır, yazı ve paylaşımları ile bilmeden davamıza, çalışmalarımıza zarara veren ve Müslümanlar arasında polemiklere sebep olan bazı kardeşlerimiz vardır. Bu kardeşlerimiz, uygun şart ve ortamlarda ikaz edilmeli, ikazlara rağmen bu tavırlarını sürdürenler, onları ciddiye alamadığımızı görmeli ve bilmelidirler.
İslam’ın, Müslümanların, davamızın ve kardeşlerimizin, tavır ve tepkilerimizden, yazdıklarımızdan, konuştuklarımızdan, hiçbir yerde, hiçbir zamanda ve hiçbir konuda zarar görmemeleri için, Rabbimizden; kabiliyet, imkân ve nefsimizle baş başa bırakmaması konusunda sürekli niyazda bulunalım. Söz ve davranışlarımızla buna dikkat edelim." İfadelerini kullandı.
İLKHA
Mesajın tam metni;
"Bismillahirrahmanirrahim
Allah'ın selamı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.
İnsanı yoktan var edip kendisinden haberdar eden, yaşatan, gözeten ve ölümünden sonra tekrar kendisine döndürecek olan Allah'a hamd olsun. Âlemlere rahmet olarak gönderilen ve insanlar için en güzel örnek olan Hz. Muhammed'e salat ve selam olsun.
17 Ocak 2000 tarihinde, İstanbul Beykoz'da Kemalist rejim güçleri tarafından şehid edilen Hizbullah Cemaatinin kurucu lideri ve aziz Rehberimiz Hüseyin Velioğlu’nu rahmet ve minnetle yâd ediyor, Rabbimden bizi Peygamberimizin sancağı altında cennette bir araya getirmesini diliyorum.
O günün şartlarında; “Eğer birlik olmazsak en çok biz Müslümanlar ezileceğiz” diyerek emperyalistlerin bu topraklarda gerçekleştirmek istediği yüz yıllık planlarına işaret eden Rehber’imizin şehadetini tebrik ediyor ve bıraktığı kutlu mirasa sahip çıkacağımızı bir kez daha ilan ediyoruz.
Şehid Rehber'in 40 yıl önce öngördüğü tabloyu ve buna karşı tedbir almak için gecesini gündüzüne katarak şehit oluncaya kadar yaptığı çalışmayı, günümüzde karşılaştığımız sorunlar ve son gelişmelerle beraber değerlendirdiğimizde, ne kadar büyük bir feraset ve basiretle hareket ettiğini ve bize ne kadar paha biçilmez bir miras bıraktığını daha iyi anlamış oluruz.
Bu münasebetle kutlu davayı yüklenen ve yüklenmeye aday olan kardeşlerime seslenmek istiyorum.
Genç Kardeşlerim!
Unutmayın ki hayatı ve ölümü var eden Allah'tır. Mülk O'nundur. Hepimiz O'na aitiz ve yine O'na döneceğiz. İmtihan için bulunduğumuz bu dünyadan bir gün ayrılacak ve yaptıklarımızdan dolayı O'na hesap vereceğiz. Yapılması gereken; Rabbimizi razı edecek ameller işleyerek imtihanımızı en güzel şekilde kazanmaya çalışmaktır.
Rabbimiz bir günlük yani 24 saatlik zaman diliminde hayatımıza bir program belirlemiştir. Dolayısıyla tüm hayatımızın belli bir program dâhilinde sürdürülmesi gerekmektedir. Biliyorsunuz ki; yükümüz ve sorumluluğumuz ağır, zamanımız ise azdır. Dolayısıyla, müstekbirlerin şeytani hile ve tuzaklarını boşa çıkarmak ve İslam ümmetine kurtuluş yolunu göstermek için tüm hayatınızda programlı olmalısınız. Rabbimizin "Boş kaldın mı hemen (başka) işe koyul ve yalnız Rabbine yönel" (İnşirah: 7-8) ayetindeki emri üzerine, her anınızla Allah'a kulluk vazifenizi yerine getirerek İslam'a ve Müslümanlara faydalı olmalı, uhrevi veya dünyevi bir faydası olmayan her söz, yazı, iş, fiil ve uğraştan yüz çevirmelisiniz.
Allah'ın dinini dert edinen genç kardeşlerim! Fikri, ilmi ve ameli olarak “iki günü bir olan ziyandadır” hadisini düstur edinmelisiniz. Peygamberimizin bu tavsiyesine kulak verip zarardan şiddetle uzak durmalısınız. Kur'an okuyun! Hadis okuyun! Selefi Salihinin hayatını okuyun. Kendi coğrafyamızda canıyla malıyla bu toplum için çalışmış olan âlimlerimizin hayatlarını ve tavsiyelerini okuyun! Cemaat tarihini ve sizden önce mücadelede bulunan fedakârların hayatlarını okuyun! Yaratılış amacına dair tahliller yapıp bunun üzerinde tefekkür edin! Gelecek nesillere örnek olun!
“Sizi, hayat veren işlere çağırdığı zaman Allah'a ve Resulüne icabet edin.” (Enfal: 24)
İlim nurdur, hayattır. Bilenlerle bilmeyenler bir değildir. Fikri ve ilmi olgunluk elde edilmezse çok ciddi yanlışlıklara düşme ihtimali büyüktür. İslam'ın ilk emri "oku"dur. Okumak, başta Allah'ı sonra da ona karşı kendi halini ve haddini bilmektir. Okumaktan belki çok daha önemli olan da okuduğunu yaşamak, yani hayatında tatbik etmektir. Okuduğunu yaşamayanlar kendi söylediklerine kendileri de inanmayacaktır. İnandığı gibi yaşamayan ve bilgisi kendisinde amele ve ihlasa dönüşmeyen herkes için tehlike vardır.
Tavırlarınızdan, tepkilerinizden, yazdıklarınızdan ve konuştuklarınızdan Müslümanların ve davamızın zarar görmemesine dikkat etmelisiniz. Unutmayın! Siz sokaktaki sıradan bir insan gibi değilsiniz. Başkaları haram ve günah içinde yüzseler bile belki çok kimse umursamaz, ancak sizin basit bir yanlışınızı bile davanıza hamletmeye, davanıza saldırmaya bahane ederler.
Öğrendiğinizle amel edin ki bu mübarek davanın yükünü istikamet üzere taşıyabilesiniz. Düşünce, tavır ve tepkilerinizde ifrat ve tefritten şiddetle kaçının. Her zemin ve mekânda, Resulullah aleyhissalatuvesselam'ı örnek alın, O'nun ahlakıyla ahlaklanmaya azmedin ve O'nun sünnetini yaşayın ki insanlar da sizde İslam'ın güzelliğini ve hayat bulmuş halini görsünler. Söz ve davranışlarınızla sadece kendinizi değil, bu ulvi davayı da temsil ettiğinizi unutmayın.
İslami mücadelede azim, gayret ve heyecanınızı hiçbir zaman kaybetmeyin. Gayret ve azminizi ilk günkü gibi taze ve diri tutun. İnsanların hidayetine vesile olma arzunuzda asla kırılma olmamalı, bilakis her geçen gün iştiyakınızı artırmalısınız. Size kalemleri, dilleri ve elleri ile saldıranlar, asla şevkinizi kırmamalı, bilakis onların da hidayet bulması için elinizden gelen çabayı göstermelisiniz.
Sosyal medyadan faydalanırken zararlı yönünü unutmayın. İslam düşmanlarının sizi izlediğini, kayda aldığını ve saldırmak için bahane aradığını bilin. Sizin yanlış bir paylaşımınız şahsınızda arkadaşlarınıza ve davanıza zarar getirir.
Gaflete düşmemek ve İslami hizmette istikrarı elde etmek için Rabbimiz ile sürekli irtibat halinde olmalısınız. O’ndan asla gaflet etmemeli, hatalarınızdan ve günahlarınızdan tövbe etmeyi ve yanlıştan dönmeyi fazilet bilmelisiniz. Allah, hepimizi görüyor. O'nun rızası, sevgisi, hoşnutluğu asıl gayeniz ve işlerinizin ana mihveri olsun.
Genç kardeşlerim kendilerini, davanın yükünü yüklenecek şekilde hazırlamalıdırlar. Zamanlarını, enerjilerini programlayıp öncülerinin de birikim ve tecrübelerinden istifade ederek İslami mücadeleyi çok daha ileri noktalara taşıma gayretinde olmalıdırlar.
30-40 yıldır beraber yürüdüğümüz, yola beraber çıktığımız kıymetli dava arkadaşlarım!
Bugüne kadar dava yolunda işkence, zindan, muhaceret, mal ve canlarınızdan yaptığınız fedakârlıklar ile bu davayı bugünlere getirdiniz. Bıkmadan, usanmadan onlarca misafiri ağırlamaktan, zorluklarına katlanmaktan geri kalmayan, davanın en zor günlerinde eşlerine, kardeş ve çocuklarına destek olan eli öpülesi anne ve bacılarımızın fedakârlıkları hayranlık uyandıracak niteliktedir. Kadın, erkek tüm dava mensuplarının ambargo, muhaceret, gözaltı, işkence, zindan, saldırılar ve şehadet karşısında sebatla davayı sahiplenmeleri elbette ki çok kıymetlidir. Ama bunca sıkıntılardan sonra rahat bir ortama girince davadan geri kalmadan hizmet etmeye devam etmek en az bu sıkıntılara katlanmak kadar önemlidir. Tüm kardeş ve bacılarımın en büyük mükâfatla mükâfatlandırılmalarını ve tüm günahlarının bağışlanarak Kevser havuzunda Peygamberimizle beraber bulunma şerefine nail olmalarını Rabbimden diliyorum.
Bu dava için yola çıktığımızda, herhangi dünyevi bir mal veya makam gözetmedik. Rabbimizi razı etmek için yola çıkmış gençlerdik. Dünya malımızı, varlıklarımızı hatta sevdiklerimizi feda ederek ve birçok badirelerden geçerek bu günlere geldik. Hiçbir dünyevi kayıptan dolayı pişman olmadığımız gibi Allah yolunda verdiklerimizin de birer kazanç olduğu mutluluğunu yaşıyoruz. Şüphesiz Mü'minler bunun karşılığını fazlasıyla alacaktır. Bununla beraber imtihan, son nefese kadar devam edecektir. Dünyanın süsüne, nefsin arzularına ve şeytanın vesveselerine karşı uyanık olmak gerekir. Dünyevi olarak sahip olduklarımızın da Allah'a ait olduğu hakikatini göz önünde bulundurarak gaflete düşmemeli, O'nun uğrunda infak etmekten geri durmamalıyız.
“Kim dünya sevâbını/mükâfatını isterse, (bilsin ki) Allah katında hem dünyanın hem de ahiretin sevâbı/mükâfatı vardır. Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.” (Nisa: 134)
“Siz dünyanın geçici malını istiyorsunuz, Allah ise (sizin için) Ahireti istiyor.” (Enfal: 67)
Kardeşlerim! İslam yolunda seferber olmaktan, Rabbimizi razı edecek amel ve faaliyetler yapmaktan geri durmamalıyız. O'nun dinine hizmet etme şerefi herkese nasip olmaz. Bunun için ne kadar şükretsek azdır.
Bu ortamda kardeşlerimize özel bir görev düşmektedir. Her kardeşimiz, başta çocukları ve ailesini ateşten korumakla görevlidir. Çocuklarıyla birlikte akraba çocuklarının da salih evlatlar olmaları için her kardeşimiz gayretiyle örnek olmalıdır. Çocuklarına kötü örnek olan bir babanın ne çocuklarına ne de başkasına anlatacak bir şeyi kalmaz. Örnek olmak sadece anlatarak değil, yaşayarak olur.
Bacı ve kardeşlerim! Her birinizin evi bir İslam yuvası ve mektebi olmalıdır. Bir evde gayri İslami filmlerin oynatıldığı TV kanalları varsa ve büyükler seyrediyorsa, ana ve babalar akıllı telefonlar ile bütün zamanını heba ediyorlarsa o evde büyüyen çocukların İslami ahlak edinmeleri zordur. Bir evde Kur'an ve hadis okunuyor, ezberleniyor, namazlar çocuklar dâhil cemaatle kılınıyor, İslami dersler yapılıyor, İslami ve faydalı yayınlar takip ediliyorsa çocuklar için doğru ve faydalı bir ortam sağlanmış demektir.
İslam düşmanları şeytani ve sinsi bir planla aileye saldırmakta; aile terbiyesini, düzenini ve ortamını yok etmeye, Müslüman toplumu ahlaki açıdan çökertmeye çalışmaktadırlar. İnsanımıza sanal ortamda tozpembe ve hayatın gerçeklerinden uzak sanal hayatlar ısmarlıyorlar. Özellikle gençleri huzursuzluk, aileyi önemsememe ve başka arayışlara yönelme gibi bir kanaatsizlikle buhrana sürükleyerek ailelerini yıkıyorlar.
Başta ülkede sorumluluk mevkiinde ve ellerinde yetki olanlar, halkımıza dayatılan bu hayâsızca akına karşı seferber olmalıdırlar. Aile büyükleri konuyu basit görmemeli, büyük bir sivil direniş ve inisiyatif geliştirmelidirler. Kardeşlerimiz bu konuda ellerinden gelen her şeyi yapmalıdırlar. Öncelikle kendi aile gençlerinin aile bağlarını güçlendirecek adımlar atmalıdırlar. Uzun zamandır başta müfsid ve mürtet örgütün toplumda uygulamaya çalıştığı, süslü kelime ve kavramlarla kadınlarımızı iffet ve namuslarından koparmaya çabaladığı bu projeye maalesef iktidar ve siyasi uzantıları da alet olmuştur. Bilinçsiz bir ihanet değilse çok büyük bir cürüm işlenmektedir. Buna karşı durmak bütün Müslümanların vazifesidir.
Kardeşlerimiz, hiçbir gerekçeyle ailesini ihmal etmemelidir. Çocuklarının İslami eğitimine en az okuluna verdiği kadar önem vermeli, çocuklarının, Allah'a karşı kulluğunu yerine getireceği bilgi, birikim ve becerisini geliştirmek için çaba sarf etmelidir. Bu konuda herkes programlı olmalı, ailesine ve çocuklarına faydalı olmak için gayret göstermelidir. Ailesi üzerinde yapması gerekenleri ihmal edenler, çok geçmeden ailevi sorunlar nedeniyle diğer işlerini de hakkıyla yerine getiremeyeceklerdir. Rabbim, nesillerimizden salih, abid, davetçi ve müttaki nesiller çıkarsın. Onları insi ve cinni şeytanların şerrinden ve tuzaklarından muhafaza etsin. Rabbim, onların eliyle bu topraklarda, İslam bayrağı altında insanların kardeşçe yaşadığı ve işgalcilerin sökülüp atıldığı, İslam'ın adaletinin hâkim olduğu günleri nasip eylesin.
Muhterem Bacılarım! Unutmayın ki kız-erkek gelecek nesil sizin ellerinizden geçerek yetişiyor. Toplumu yönetecek ve Kudüs'ü kurtaracak Selahaddinleri siz yetiştireceksiniz. Bununla beraber toplum üzerinde çalışan şer odakların kadını, iffetini ve ailesini hedef aldıklarını iyi biliyorsunuz. Kızlarınızı yetiştirirken çok dikkatli ve bilinçli hareket etmeli, küçük yaştan itibaren ibadet ve tesettür alışkanlığı kazanmalarını sağlamalı, onların bu konudaki eğitiminde en küçük bir ihmalde bulunmamalısınız. Aile mahremiyetini her hâlükârda korumalı, aileniz içinde gayri İslami bir ortama müsaade etmemelisiniz. Her biriniz, çevrenize Allah'ı hatırlatan, iyilikte yarışan, hal, hareket, söylem, fiil ve giyiminde örnek olan birer davetçi olursanız, halkımızın kurtuluşu sizin elinizle gerçekleşecektir inşallah. Kendi akraba ve yakınlarınıza karşı, hassaten eşinizin akraba ve büyüklerine –onlardan sıkıntı görmüş olsanız bile– iyilik, saygı, hürmet ve hizmette kusur etmemelisiniz.
Hal ve hareketinizle başta yakınlarınız olmak üzere, insanları davamızdan uzaklaştıracak tavırlardan şiddetle kaçınmalısınız. Tesettürünüz kadar ahlak, edep, hürmet, büyük ve küçüklerinize saygı, sevgi ve merhametinizle de örnek olmalı, insanlarımızın ahiretinin kurtuluşu için fedakârlık yapmalısınız.
Geçmişte bu davaya hizmet etmekle beraber herhangi bir sebeple geri durmuş olan kardeşlerime söyleyeceğim şudur ki –haklı haksız– hangi gerekçeyle olursa olsun, hiçbir bahane sizi Allah'ın dinine hizmet etmekten geri bırakmamalıdır. Şu an bir kenara çekilmiş kardeşlerimizin zor ve kritik zamanlarda her şeyleriyle fedakârlık yapmaktan geri durmadıklarını bilmekteyim. Ancak ailelerimiz yıkılıyor, çocuklarımız elimizden gidiyor, coğrafyamızda büyük operasyonlar icra ediliyor. Kaybedilen her gün aleyhimize işliyor. Küfre karşı set olacak çalışmalarımız olmazsa, insanlarımızı şeytana ve askerlerine yem yapmış oluruz ki bu bizi büyük bir mesuliyet altına sokar. Bunun için ahiretinizi ve çocuklarınızın geleceğini düşünerek kendinize yeni bir sayfa açın ki hizmetten nasibiniz olsun ve amelleriniz heba olmasın.
Dindar ve muhafazakâr kesimlerin Kemalizm’in öğretisi olan ırkçı düşüncelere sahip çıkması, Kemalistleri daha cüretkâr hale getirmiştir. Irkın muhafazakârlar tarafından adeta kutsanması, Kemalist odağın, ırkın kurtarıcısı ve sembolü haline getirdikleri putlarını ilah görme gibi bir şirki, organize bir şekilde gündeme getirmelerini doğurmuştur. Kemalist azınlığın bir asırdır İslam düşmanlığı altında yapmak istedikleri putperest gericiliğin bu zamanda, bu kadar yaygın şekilde Müslüman çocuklara yaptırılmaya çalışılması dindarlar için çok acı bir durumdur.
Müslüman halkımızın son asırda ödediği bedelin ve umutlarının, şahsi ikbal ve iktidar ihtiraslarına kurban edilmesi ve gelinen aşamada ülkenin Kemalist azınlığa teslim edilmesi ibret vericidir. Bugün siyasal iktidar olmadıkları halde çarşıda yürüyen tesettürlü bacılarımıza saldıran, çocuklarımızı putlar önünde secde ettirerek putperestliği öğretmeye çalışan bu zihniyetin, hâkimiyeti eline geçirdiği bir ortamda Müslümanlara neler yapacağını Müslüman halkımız ve bütün İslami kesimler görmelidir. Bunlara bugün karşı durulmazsa, yarın çok geç olacak, daha büyük sorunlar ve bedeller ödenmek zorunda kalınacaktır.
Bu konuda ülkedeki tüm âlimlere, Müslüman aydınlara, cemaatlere, tarikatlara ve İslami Sivil Toplum kuruluşlarına büyük görevler düşmektedir. Bugün hakkı söylemek ve yanlışları düzeltmek zamanıdır. Herkes sorumluluğunu ifa etmekle mükelleftir. Rabbim şahit olsun ki biz hatırlatıyoruz. Hatırlatmaya da devam edeceğiz.
Uzun süredir; Müslüman Kürt Halkı'nın insani ve İslami haklarının temin edilerek halkımızda yılların ırkçı politikalarının neden olduğu travmaların tamir edilmesini ve emperyalistlere malzeme veren gediklerin kapatılması gerektiğini ifade ediyoruz. Bu konuda Müslüman halkımızı ve İslami kesimleri uyarmaya devam edeceğiz. Teessüfle belirtmemiz gerekir ki hâkim olan ırkçı, ötekileştirici ve incitici dil düzeltilmediği gibi bu konuda istenildiği şekilde bir niyet beyanı dahi ortaya konmuş değildir.
İslami kesimler, emperyalistlerin planlarını boşa çıkarmak istiyorsa Kürtlerin İslami ve insani haklarının verilmesi için topluca yoğun bir çaba harcamalıdırlar. Bu konuda teorik ifadelerden ziyade, somut adımlar atılmalıdır. Aksi halde daha önce yaptığımız uyarılardan çok daha kötü bir duruma doğru hep beraber sürükleniriz. Müslüman halklarımızın büyük zararlar göreceği ve düşmanlıkların tahrik edilerek coğrafyamızın daha büyük bir anarşiye doğru sürüklenmesine sebep olacak herkes, işlenecek cürümlere ortak olacaktır. Irkı ve milli çıkarları için İslam Coğrafyasını ateşe atan hiç kimse bunun hesabını Allah katında veremez.
İslam coğrafyasının güvenliği Kudüs’ün güvenliğine bağlıdır. Bu bağlamda daha öncede belirttiğimiz üzere İslam ülkelerinin idarecilerine ve tüm İslami yapılara çağrımız, aramızdaki kısır çatışma ve çekişmelerden vazgeçerek İslam düşmanı Siyonistleri bu topraklardan söküp atmak için bütün imkânları seferber edelim. Hizbullah Cemaati olarak Kudüs’ün kurtuluşu uğruna ödenecek her bedele hazır olduğumuzu tekrardan ilan ediyoruz.
Son olarak kadın erkek, genç ihtiyar tüm kardeşlerime naçizane tavsiyem; meşrebi, mezhebi ve kavmine bakmaksızın dünyanın neresinde olursa olsun Müslümanların kanlarını dökenleri, haksızlık ve zulüm yapanları, topraklarını işgal eden emperyalist kâfirleri –fiilen hiçbir şey yapamıyorsanız bile- beddualarınızla tel'in edin ve dualarınızla onlara destek olun.
Kâfirlerin ve münafıkların tuzaklarına karşı gafil olmayalım, hassas davranalım ve dikkat edelim.
Hissi, nefsi ve duygusal davranan, söz, tavır, yazı ve paylaşımları ile bilmeden davamıza, çalışmalarımıza zarara veren ve Müslümanlar arasında polemiklere sebep olan bazı kardeşlerimiz vardır. Bu kardeşlerimiz, uygun şart ve ortamlarda ikaz edilmeli, ikazlara rağmen bu tavırlarını sürdürenler, onları ciddiye alamadığımızı görmeli ve bilmelidirler.
İslam’ın, Müslümanların, davamızın ve kardeşlerimizin, tavır ve tepkilerimizden, yazdıklarımızdan, konuştuklarımızdan, hiçbir yerde, hiçbir zamanda ve hiçbir konuda zarar görmemeleri için, Rabbimizden; kabiliyet, imkân ve nefsimizle baş başa bırakmaması konusunda sürekli niyazda bulunalım. Söz ve davranışlarımızla buna dikkat edelim.
Allah’a emanet olun Kardeşiniz Edip Gümüş"