Hizbullah Cemaati Rehberi Edip Gümüş, Kurban Bayramı dolayısıyla yayımladığı mesajının başında,
"Onların etleri ve kanları asla Allah’a ulaşmaz. Allah’a ulaşacak olan ancak sizin onun için yaptığınız, gösterişten uzak amel ve ibadettir. (Hac–37)
“Ey İbrahim!” diye ona seslendik. Muhakkak sen rüyanı gerçekleştirmiş oldun. İşte iyileri biz böyle ödüllendiririz. Bu, kesinlikle apaçık bir imtihandı. Biz (oğlunun canına) bedel olarak ona iri bir kurbanlık verdik. Onun hakkında, ‘İbrahim’e selam olsun!’ sözünü sonraki nesiller arasında devam ettirdik. Evet, iyileri işte böyle ödüllendiririz. Çünkü o bizim mümin kullarımızdandı. (Saffat 104–111) ayet-i kerimelerine atıfta bulundu.
Hizbullah Cemaati Rehberi Gümüş'ün Kurban Bayramı mesajı şu şekilde:
"Bismillahirrahmanirrahim
Onların etleri ve kanları asla Allah’a ulaşmaz. Allah’a ulaşacak olan ancak sizin onun için yaptığınız, gösterişten uzak amel ve ibadettir. (Hac–37)
“Ey İbrahim!” diye ona seslendik. Muhakkak sen rüyanı gerçekleştirmiş oldun. İşte iyileri biz böyle ödüllendiririz. Bu, kesinlikle apaçık bir imtihandı. Biz (oğlunun canına) bedel olarak ona iri bir kurbanlık verdik. Onun hakkında, ‘İbrahim’e selam olsun!’ sözünü sonraki nesiller arasında devam ettirdik. Evet, iyileri işte böyle ödüllendiririz. Çünkü o bizim mümin kullarımızdandı. (Saffat 104–111)
Hamd; bütün mahlûkatın yaratıcısı, terbiyecisi ve idarecisi olan Allah(c. c)’a, salat ve selam elçisi ve habibi, insanlığa rehber, âlemlere rahmet Muhammed Mustafa aleyhisselatu vesselama olsun.
Rabbimizin bu sene de idrak etmeyi nasip ettiği Kurban bayramı, başta evlatlarını Allah’a kurban vermiş olan şehit anneleri, babaları ve diğer yakınlarına, kimi gençliğini kimi ihtiyarlığını zindanlarda geçirmek zorunda kalan mahkûm kardeşlerime, anne–baba ve yakınlarına, peygamber sünnetini yerine getirerek hicret etmiş, yakınlarına hasret muhacir kardeşlerime ve bacılarıma, anne–baba ve yakınlarına, gece–gündüz, yaz–kış demeden, yorgunluk bilmeden çalışan bütün kardeşlerime ve bacılarıma, İslam ümmetine hayırlı ve mübarek olsun. Rabbimiz bu bayramı, bütün İslam âlemi için zillet ve esaretten kurtulup, izzet ve adalete erişmeye vesile kılsın.
Allah Celle Celaluhu, milyonlarca insanın kendi evinin etrafında kul olmaktan başka bütün kimliklerinden ayrılarak döne döne yaptığı tavaf, sa’y ve Arafat vakfesinden sonra kestikleri kurbanlarla tamamladıkları hac ibadetlerini, tövbe istiğfar ve dualarını kabul eylesin. Hacca başlarken edilen niyet ve ihrama girmenin temsil ettiği fikren ve bedenen bütün aidiyetlerden arınıp sadece bir olan yaratıcımıza yönelmeyi, bir ömür boyu daim kılsın. Cismen kutsal topraklarda olmak ile şereflenenleri de, henüz bu nimete erişememiş ama kalben orada olanları da bu istikametten ayırmasın. Kurban kesen, kestiren, bu ibadet vesilesi ile hem Allah’ın rızasını kazanıp hem muhtaçları sevindiren, herkesin kurbanı Allah Celle Celaluhu katında makbul kurbanlardan olsun. Kurban ibadeti, asrın getirdiği imkânlar ile beraber başka bir boyut kazandı. Bir Müslüman, dünyanın diğer ucunda yaşayan ve muhtaç durumda olan birine kurbanını ulaştırabilmektedir. Hayatlarında sadece yardım kuruluşları vesilesi ile bayramdan bayrama bir kere et yiyebilen kişileri görme imkânı bulabilmek de müminlerin şevkini artırmaktadır. Bu vesileyle kurban kesme ibadetinin yaygınlaşacağını, Allah’a ‘qurbiyeti’ artıracağını temenni ediyoruz.
Kurban Bayramı'na hangi taraftan bakarsak bakalım, arkasında öyle büyük bir hadiseyi görürüz ki, hem bu bayramın hem hayatımızın asıl anlamını ortaya koyar. Hz. İbrahim’in, hanımı Hz. Hacer ve oğlu İsmail ile beraber Allah’ın emri ile çıktığı yolculukla başlayan bu fedakârlık ve adanmışlık kıssası, kulluğun ve teslimiyetin mücadelede muvaffak olmanın temeli olduğunun belgesidir. Bu olayı okurken, Hz. İbrahim’in yıllar sonra Allah’ın lütfettiği oğlunu ve annesini ıssız bir çölde yapayalnız bırakıp gitmesinin onda bıraktığı hüzün, Hz. Hacer’in kuş uçmaz kervan geçmez bir yerde küçük oğluyla kalmasından ötürü hissettiği endişe ve Hz. İsmail’in boynuna bıçak dayandığında yaşadığı korkuyu iyi düşünmek gerekir. Onlar bir peygamber, onun eşi ve çocuğu olmakla beraber beşer idiler. İnsanları; onları olağanüstü varlıklar olarak görüp aynı davranışları sergileyemeyecekleri zannından kurtarmak için seçilmiş ve gönderilmiş birer beşer idiler. Hayranlıkla okuduğumuz her bir hadiseyi, hüzün, endişe ve korkuya rağmen Allah’a dayanmış olmanın verdiği metanet ve dirayet ile yaptılar. Elhamdülillah, bizler bu örneklikle oluşan fedakârlıklara yabancı değiliz. Allah’ın dini söz konusu olunca her şeyden geçen Müslümanlarla birlikte çalışmak nasip oldu. İnşallah yeni neslin bu fedakârlıkları ikiye katlayarak hareket ettiğini görmek de nasip olacaktır. Hep birlikte bunun gayreti içinde olacağız inşallah.
Dünya büyük bir fitne fesat sarmalının içine sürükleniyor. İnsanı insan yapan değerler bir bir değersizleştirilip şeytanî bir sistem inşa edilmek isteniyor. Yaratıcısına düşman ve onun oluşturduğu düzene savaş açmış bir insanlık özendiriliyor. Maalesef bunun helake sürüklediğinin farkında değiller. Bu sebeple üzerimize yüklenmiş emaneti hiçbir zaman unutmamalıyız. Bu küfür ve fesat çukuru endişelerimizi artırmalı, bizi daha uyanık olmaya zorlamalıdır. Bunun da planlı, programlı ve ortak çalışmadan başka yolu ve çaresi yoktur. Çok okumalı, çok istişare etmeli, çok çalışmalı, İslam’ı yaşamalı ve yaşatmalıyız. Davet, tebliğ ve irşat vazifemizi sürekli olarak yapmalı, bunu hiçbir şekilde ihmal etmemeliyiz. Belki fedakârlık ve teslimiyete en çok ihtiyaç duyduğumuz gün bu gündür.
Bu vesile ile bütün Müslümanların bilhassa mücadele halindeki Müslümanların, canıyla, kanıyla, diliyle, kalemiyle cehdeden kardeşlerimin bayramlarını yeniden tebrik ediyor, yeni bayramlarda muzaffer bir şekilde bayramlaşmayı yüce Rabbimizden niyaz ediyorum.
Kardeşiniz Edip Gümüş" (İLKHA)