Türkçede bir söz vardır, "Yavuz Hırsız ev sahibini bastırır" diye. Şu BDP-PKK medyası da aynen bu minvalde. Serok diye adlandırdıkları adam(!) resmen MİT'in emrine girip Postal öperken onlar kalkmış Mütedeyyin insanları karalamaya çalışıyorlar.
Hiçbir belge sunmaksızın iftira atmak, yalan yanlış iddialarla toplumu ajite etmek ve Müslümanları T.C'ye ispiyonlamak görevini layıkıyla yerine getiren ANF isimli 'Fırat İftira Ajanı', bir kez daha iğrenç yüzünü ortaya koydu.
Bu ve benzeri ajan kuruluşların ortak bir özelliği var. Konu ne olursa olsun muhakkak ki Müslümanlara, Mütedeyyin insanlara ve Hizbullah'a o konunun içinde iftira atacak bir pasaj uydururlar.
'Fırat iftira Ajanı', 7 Nisan Tarihinde Mehmet Nur Ekinci isimli birinin imzasıyla 'Barış Yolu Ünal Erkan Gibi Özel Savaşçılardan Temizlenmeli', başlığıyla bir yazı yayınladı. Yazı Ünal Erkan'la alakalı bir konu üzerine kurgulanmış olmasına rağmen, yine bir yerlerinden bir şey uydurup Hizbullah Cemaatine ve Muhterem Rehber'ine iftira attılar.
Önce haberde yer verilen iftiralara bakalım:
"...Kürt sorununda demokratik çözüm arayışlarının olduğu bir süreçte kamuoyunda gündemleşen ‘Ötüken ve Hançer Timi’ gibi devlet içindeki çetelerin geçmişi, Erkan gibi özel savaşı yürüten güçlerin kurdukları JİTEM, özel güçler, Hizbullah ve çete odaklarına dayanıyor."
"...Gazeteci Yıldırım Türker ise bir analizinde ‘süper Vali’ler başlığı altında Ünal Erkan’ın Kürdistan’daki özel savaş uygulamaları olan JİTEM, Hizbullah ve uyuşturucu şebekelerindeki kirli faaliyetlerine dikkat çekiyor. Türker, Ünal’ın Kürdistan’daki dört yıllık icraatları sırasında 17 bin 550 ‘faili meçhul’ cinayet, devletçe yakıp yıkılan 4 bin köy ve zorunlu göçe tabi tutulan 4 milyon Kürt insanını arkasında bıraktığını yazıyor. Bu rakamlar denizdeki aysbergin sadece görünen yüzünden ibarettir. Bugün Kürdistan ve Türkiye toplumunun yaşadığı siyasi, kültürel, ekonomik ve sosyal sorunların kaynağında bu insanlık ve ahlak dışı uygulamalar var."
"...Gazeteci Yıldırım Türker, 22.08.2011 tarihindeki ‘süper valiler’ analizinde Ünal Erkan’ın fotoğrafını şöyle çekiyor, “1995 seçimlerinde DYP Ankara milletvekili olarak Meclis’e giren Ünal Erkan, 1992 yılında Olağanüstü Hal Bölge Valisi olmuştu. Bu ‘değerli polis’ de ‘vatanperver katillerin şahı Yeşil’i çok iyi tanıyor olmasıyla sivrilmişti. Kendisi inkâr ediyordu ama Hizbullah’ın ikinci adamı Edip Gümüş’ün, ‘Her hafta JİTEM’de toplantı yapar, Cem Ersever’le siyasi meseleleri görüşürdük’ iddiası karşısında da aynı soğukkanlılığı koruyor, JİTEM’in varlığını bile kabule yanaşmıyordu. OHAL valiliği döneminde bölgede işlenen faili meçhul cinayetler kendisine sorulduğunda, “Ben mi soruşturacağım. On üç tane vilayet var” cevabı da onundu. Ama zaten o posta oturana kadar epeyi palazlanmıştı."
Haberin metninde de yazıldığı üzere bu iftiranın asıl sahibi Radikal Yazarı Yıldırım Türker. Radikal, Doğan Grubunun PKK Tandanslı yayın yapan bir gazetesi. Yıldırım Türker ise, burada öttürülen borazanlardan sadece biri.
Şıracının Şahidi elbette ki bozacı olacaktır. "Fırat İftira Ajansı"nın kaynağı da elbette ki Radikal İftira Grubu olacaktır.
Şimdi soralım; Muhterem Edip Gümüş, nerede ve ne zaman yukarıda zikredilen sözleri sarf etmiştir? Yıldırım Türker'in ve Mal bulmuş Mağribi ya da sazan bunlar sazan kaidesince bu habere atlayan "Fırat İftira Ajansı"nın kaynağı neresi?
6 ay boyunca işkence görerek kaldığı gözaltı merkezinde mi söyledi bu sözleri. Yoksa her seferinde tekrar tekrar sorgulanmak üzere alınıp işkence hanelere götürüldüğü Cezaevi hücresinde mi?
Üzerinden helikopterlerin uçtuğu, yüzlerce polisin, özel harekâtçının yağmur gibi kurşun yağdırdığı Aziz dostu ve Rehberi gözlerinin önünde şehid edildiği zaman mı görüştü Ünal Erkan'la.
İddia sahibi iddiasını ispatlamadıkça ona Müddei değil Müfteri denir. Bu iftirayı hesaplarına geldiği için alıp yayınlayanlara ise Ajans değil Ajan denir.
Jitem, varlığı resmen kabul edilmeyen karanlık bir kuruluş. Bu kuruluşun yıllarca Hizbullah mensubu olarak bilinen Mütedeyyin insanları kaçırıp sorguladığı, şehid ettiği ortadayken mütedeyyin insanları Jitem ile ilişkilendirmek hamakattan başka bir şey değildir.
PKK medyasının, her şeyden önce şu anlayıştan kurtulması lazım. Onlar iyi biliyorlar ki, 12 Eylül Darbesi olmadan önce devlet içinden birileri darbeden tamamen etkilenmesinler diye, PKK'nın çekirdek kadrosunun yurt dışına çıkmasını sağladılar. Bu açık bir, derin devlet himayesidir. 12 Eylül Sürecine rağmen ayakta kalabilen tek örgüt olması da bunun göstergesidir. Yani şu anda onların Serokları aslına rucu' etmektedir.
Kendileri ulusal ve uluslar arası derin yapıların himayesinde gelişip katliamlarda bulundukları için güçlenen her yapıyı da öyle bir suçlamaya maruz bırakmaktalar.
Tıpkı, bir yalancının kendisinden başka hiç kimseye inanmaması gibi.
Aslında hedef, İslam düşmanlığıdır. Onların kini İslam'adır. İşte bu yüzden de bu gün İslam'ı hayat nizamı olarak gören insanlara iftira atmakta ve kendilerini laikliğin güvencesi olarak görmekteler.
Bu ne rezalettir Allah aşkına. 1920'lerden bu yana bu Laikler değil miydi Kürt Halkını katleden, dilini, ismini, kültürünü, varlığını yok sayan. Ve şimdi siz kalkmış bu laiklere ilan-ı Aşk ediyorsunuz. İşte bu PKK ve BDP Medyasının onur anlayışı bu kadardır.
Müslümanlara iftira at veya atılmış iftiraları allayıp pullayarak yayınla. Bu mu sizin habercilik anlayışınız. Ne diyelim, sizi gidi Kürt Laikler siziii.
Evet, barış olmalı. Akan kan hemen durmalı. Hepimiz Canı gönülden bunu istiyor ve halkımızın selameti için, bu konuda dua ediyoruz. Rabbim akan kanları durdursun ve halkımızın kalbini kardeşlik duygularıyla doldursun.
Bu müfteriler diyorlar ya 'Barış Yolu Ünal Erkan gibi özel savaşçılardan temizlenmeli' diye. Doğru ama eksik bir cümle bu…
Evet, Barış yolu Ünal Erkan'dan temizlendiği gibi, tacizcisine âşık olan bu iftiracılardan da temizlenmeli. Çünkü iftira; kin ve düşmanlık doğurur. Bunlar da tıpkı sahipleri gibi barış ve kardeşliğin düşmanıdırlar.
Elbette Muhterem Edip Gümüş, gerekli görürse bu konuda açıklama yapacaktır. Ama onun ve Rehberi olduğu hareketin derin yapılardan beri olduğu apaçık ortadadır. Derin ve yüzeyde olan yapılardan darbeler alan, on binlerce ferdi zindanlara giren, başta Kurucu Rehberi olmak üzere Yüzlerce mensubu Kürt ve Türk Laikler tarafından şehid edilen bir camiayı Jitem ve Ünal Erkan'la ilişkilendirmek ve eskimiş haberleri temcit Pilavına dönüştürmek yüzsüzlük ve müfteriliktir.
Muhterem Edip Gümüş'ün ve Rehberi olduğu Camianın geçmişini bilenler bu iftiracıların vicdanlarına, size yazıklara olsun ey Müfteriler, diye sesleneceklerdir.
(Hürseda Haber)