Partileşme sinyali verdiği günden beri Mustazaflar Hareketi`nin kuracağı partinin hem tüzüğü hem de ismi merak ediliyordu ve yer yer bu merak dost ahbap sohbetlerinde veya medyanın manşetleşmemiş sütunlarında konuşuluyordu.
Yakın bir müddet önce hareketin adı Hür Dava Partisi olarak kamuoyuna duyurulunca bin derde deva(!) yorumcular, bir ölçmeden bin konuşmaya başladılar. Oysa bir konuda sağlıklı yaklaşımı, " On düşünüp bir konuşmadan geçiyor." diye biliyorduk.
Ülke olarak velud bir medya toprağında meyveye duran analistler dururken elbette parti kurucusu veya sözcüsü konumundaki kişilere söz düşmezdi(!). Çünkü her derde deva bu analistler, herkesin yerine düşünebilme becerisine de sahip oldukları için dolayısıyla Hüda Par`ın Muhterem sözcülerine izah yorgunluğu yaşatmaya değmezdi.
On yıllardır, bu ülkedeki insanların neyi düşüneceğinden, neyi giyeceğine kadar karar verenler; ülkeye gelecekse komünizm, faşizm dahi kendileri getirecek olanların Mustazaflar Hareketi`nin ismine takmışlar, isim üzerinden nice uzman açıklamalar yapmışlar çok mu? Dua edelim de, işi daha da ileri götürüp hareket daha da yorulmasın(!) diye partiyi kurma gayretine soyunmadıklarına!
Hem Hüda Par`ın muhterem kurucuları, siz niyetinizi insanlara açıklamak için niye o kadar yoruluyorsunuz ki; bakın, sizin sevginizle yoğrulmuş(!) bol Taraflı, Star geçitli, Aydınlık entelijansı, Aksiyon meraklıları... sizin adınıza ne güzel niyet okuyorlar. Partinizin her bir harfine kadar ne güzel ve müthiş(!) sembol ve şifre anlamlar yüklüyorlar.
Medyada bugün köşebaşını tutanları birikimli sanmak, uzman saymak ve izahlarına hayran kalmak yakın tarihin medya cehaletini hatırlamamak sayılır. Ne tez unuttuk, "Bu yıl da Hac, Kurban Bayramına denk geldi." " Cuma namazında camilerde namaz toplu kılınıyor" manşetlerini!
Yani için dışa yansımasından daha doğal ne olabilir?
Allah aşkına söyler misiniz, ırkçı bir çıkışın isminin nasyonal bir çağrışım, eşitlik istekli bir meyilin adının sol bir söyleme dayanmasından daha doğal ne olabilir?
Yüce Allah, Kur`an-ı Kerim`de ana ayrışım olarak yolları ikiye ayırır: Hak-Batıl. Bu iki yolun da yolcularını vasıflandırırken yol derecelerine göre onları niteler.
Hak yolunda mümin, müslim, muhsin, muttaki... gibi isimlendirmeler öne çıkarken batıl yolda da müşrik, mülhid, münafık, münkir... gibi isimlendirmeler öne çıkar.
Referansını İslam olarak ilan eden ve dayanak noktalarını da Kur`an ve sünnet şeklinde ifade eden bir hareket/partinin Kur`an terminolojsinin hak cephesine ait etiketlerinden (Hizbullah, Eskerê Xuda, Mücahidin Hareketi, Ensar`ul İslam veya Hüda Par...) birini seçmesinden daha doğal ne olabilir? Einstien`in "Suyun Kaldırma Kuvveti"ni bulduğunu sananlar yanılıyorlar; çünkü suyun kaldırma kuvveti zaten vardı. Bu şahıs sadece olayın farkına vardı, başka bir şey değil...
Mustazaflar Hareketini veya parti olarak Hüda Par`ı geçmişiyle hesaplaşmaya çağıranlar hiç aynada kendileriyle yüzleştiler mi?
Gerçekten merak ediyorum, geçmiş edebiyatı yapıp da bulanık suda balık avlamaya çalışanlar halkın huzurunda geçmişiyle yüzleşmeye cesaret edebilirler mi?
Malumunuz çirkin bir işle suçlanan bir kadının recm edilmesi için ısrar eden yahudileri, ilk taşı en masum olanın atması ön koşuluna çağırınca Hazret-i İsa, nasıl da geri adım atmışlardı.
Geçmişi Hizbullah olarak gösterilen Hüda Par- velev ki geçmişini öyle varsaysak da- mahkemeye yansıyan savunmalarına binaen söylüyorum ki, Hizbullah geçmişiyle hiç de gocunmuyor; aksine övünçle yad ettiği geçmişinin herhangi bir televizyon kanalında masaya yatırılmasına dünden razı!
"Doğduğu gün, öleceği gün ve dirileceği gün selam üzerine olsun!"lardan olmanız umuduyla Allah`a emanetsiniz!